İsrail ve İran kalıcı çözüm istemiyor

Bu coğrafyada kalıcı çözüm için en azından şimdilik Şanghay İşbirliği Örgütü, İslâm İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın birlikte saf oluşturmaları gerekiyor. Aksi durumda bu coğrafyada daha çok kan akacak. İsrail üzerinden ve sudan bahanelerle bu coğrafyada her gün bir devlet, bir gün her devlet saldırıya uğrayacak.

10 tanesi bir devletin bütçesine denk olan B-2 spirit nükleer başlık taşıyan uçaklar ile ABD tonlarca ağırlıktaki bombaları İsfahan, Fordo ve Natanz’a bıraktı. Trump en kısa sürede çıkıp ateşkes istedi, beyaz şapka ile Lahey’e inen Trump bir de barış ödülü taliplisi oldu… Batı dünyasının çıkmazı işte budur… Önce bütün güçleriyle vururlar sonra da çıkıp barış ödülü taliplisi olurlar. Zihin yapıları böyledir. Güç odaklı, madde odaklı ve güçlünün haklı olduğunu deklere eden kodlara sahipler. Fransa, İngiltere ve benzerleri de aynı yolda ilerliyor.

Doğu toplumları maalesef Batı’nın düşünce yapısını pek anlayamadığından “olaylar olduktan sonra çare bulma” becerisini devreye sokuyorlar. En önemli işin tedaviden ziyade teşhis olduğu noktası hep unutuluyor, hisler ve benlik öne çıkıyor. 

Şimdilerde İsrail’in İran’a hukuksuz saldırısı sonrası gelinen “ateşkes”, çok kırılgan ve asıl belirleyicilik önümüzdeki aylarda olacak. Pentagon İran’ın nükleer çalışmalarının sonlanmadığını en üst düzeyden dillendirerek ABD’nin tekrar İran’a saldırmasını ve İsrail’e destek vermesini dile getirdi. Ciddi bir savaş düzeyine erişmeyen yüksek düzeyli karşılıklı saldırılar dünyanın bütün olaylarını perdeledi.

İsrail, Gazze’yi vurdu kimse durdurmadı. İsrail, Batı Şeria’yı vurdu kimse durdurmadı. İsrail, Lübnan’ı vurdu kimse durdurmadı. İsrail, Suriye’yi vurdu kimse durdurmadı. İsrail, Irak’ı vurdu kimse durdurmadı. En son İsrail, İran’ı vurdu ve ateşkes oldu. Amaç neydi? Asıl olması istenen büyük plan ortaya kondu mu? Bütün bu sorular cevapsız kaldı.

Olaya başka bir pencereden daha bakmakta yarar var. TUSAŞ saldırısında asıl çıbanbaşı patronun ABD olduğu biliniyor. Böyle bir malumat elde varken, üstelik coğrafyanın haritasını değiştirmenin derdine düşen Batı’nın ekonomik olarak ayakta kalabilmek için de silah satması ve gözdağı vermesi gerekiyor. İsrail öncü birlikleri ile ilerlemek isteyen Batı ve ABD bu nedenle nerede bir kan akıyorsa, arkasında yer alıyor. Ayrıca yeni ticaret yollarının açılmasına öncülük edebilecek en önemli ülke olan Türkiye’nin durdurulması gerekiyor. Ne yaptılarsa başaramadılar. 

İsrail’in başlardaki saldırılarına pek istekli cevap vermeyen İran, son olaylarda üst düzey askerî personellerin öldürülmesi üzerine İsrail’in “Demir Kubbe”sini delerek İsrail’i vurdu. Vurdu ama nedense üst düzey askerî yetkililer öldürülürken bir mollaya bile bir şey olmadı. Ne garip değil mi! İran rejimi devam ediyor, iç işlerinde halk kendisi karar vermelidir. Bu yazımızın konusu dışındadır.

13 Haziran, 22 Haziran ve 23 Haziran’da sırasıyla İsrail “Yükselen Aslan” operasyonu ile geniş çaplı hava saldırısı, gece saldırısı ile ABD Fordo, Natanz ve İsfahan’daki İran nükleer tesislerine yönelik GBU57 bunker-füzeleriyle saldırdı ve İran bu kez ABD üssü Al Udeid’e altı füzeyle karşılık verdi.

İsrail’in “Demir Kubbe”si delindi. İran’ın üst düzey askerî yetkilileri öldürüldü. ABD en güçlü silahı ile “barış” şakşaklığına oynadı.

Gazze’de yarım milyon insan kayıp, kimsenin sesi çıkmıyor. İsrail soykırım yapıyor. Doğuda ekonomik olarak güçlenen devletler ekonomilerinin derdine düştü.

Görüntüye göre İran simgesel saldırılarla iç politikada mevzi kazanmak, ABD ile diplomasi kapısını kırmadan gerçek hedeflere yürümek isterken İsrail büyük gücün arkasında olduğunu dünyaya göstererek haritasını genişletmeye devam ediyor. ABD bölgede kontrolde olduğunu gösterdi. İsrail’in hava üstünlüğü İran’a göre çok üst düzeyde olduğu görüldü. 

Ateşkes çok kırılgan, her iki taraf da kalıcı bir çözüm istemiyor gibi görünüyor. ABD’nin diplomatik baskılarının devamı kritik olacak. Tarafların kalıcı çözüm taraftarı olmamalı yarım asırdır süren tahterevalli misali İsrail-İran besiciliğini öne çıkarıyor.

Şimdilik ABD’nin bu coğrafyada kontrolde olduğu öne çıktı ancak kısıtlı bir zaman süreci sonunda her an her şey olabilecek bir durumu da açık etti. Yani yeni ticaret yollarının kontrolünü ellerinde tutmak isteyenlerin adım adım Çin, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye üzerinde bir bekçi gibi duracaklarını gösteriyor. Ekonomik açıdan sürekli seviye düşüşü yaşayan Batı, buna karşın adım adım yükselen Doğu büyük savaşı bekler durumdalar. 

Bu coğrafyada kalıcı çözüm için en azından şimdilik Şanghay İşbirliği Örgütü, İslâm İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın birlikte saf oluşturmaları gerekiyor. Aksi durumda bu coğrafyada daha çok kan akacak. İsrail üzerinden ve sudan bahanelerle bu coğrafyada her gün bir devlet, bir gün her devlet saldırıya uğrayacak.