BİRLEŞİK Krallık, Fransa, Hollanda ve İsveç’te
İsrail karşıtı gösteriler düzenlendi. Bu devletlerin polisleri hemen, Filistin
yanlısı gösterilere müdahale etti. Birleşik Krallık’ın BBC ve Reuters’i önünde
İsrail karşıtı gösteriler düzenlenmesine rağmen, BBC ve Reuters,
bu gösterileri yayınlamadı.
*
Rusya sınırları
içerisinde doğup büyüyen David Ben-Gurion (David Grün), 1942 yılında New
York'ta düzenlenen Biltmore Konferansı’nın programını bizzat hazırladı.
İsrail’in ilk başbakanı olan Grün, 14 Mayıs 1948’de, Tel Aviv’de, İsrail
Bağımsızlık Bildirgesi’ni okudu.
Bildirinin
okunmasının ardından İsrail güçleri, Arapların/Filistin’in Lydda kasabasına
girdi ve yüzlerce
Filistinli öldürüldü. Grün, İsrail’in Filistin’e
saldırısında ülkenin liderliğini yaptı, dünya seyretti. Lydda kasabasında
İsrail’in yaptığı bu katliam İsrail’in Filistinlilere nasıl davranacağını
göstermesine rağmen, 1948 ile 2021 arasında yaşananlar hep aynı
olmuştur. Günümüzde de bu durum değişmeden, göz göre göre devam ediyor…
*
Pakistan, Suriye, Ürdün, Katar ve
bazı Müslüman halklar Filistin’e destek gösterileri düzenlediler.
Genel tablo olarak halkların
Filistin’e desteği yönünde, lâkin idareler İsrail tarafında. Bunun en bariz
örneği Amerika’da. Washington, Minnesota, Los Angeles ve New York’ta binlerce
kişi Filistin’e yapılan saldırıları kınarken, Joe Biden İsrail’e destek
veriyor.
İdare açısından Mısır, Ürdün ve
Suudi Arabistan gibi devletler Filistinlilerin yardımına koşamıyor. Suriye ve
Irak da Filistin’e el uzatamıyor. Mısır, Suriye’nin de yardımına koşamıyor. Bu
ülkelerden ayrışan birkaç devlet var: Türkiye, Katar ve Pakistan gibileri…
Türkiye Cumhurbaşkanı, tek başına
19 devlet başkanıyla görüştü.
*
Genel olarak idaredekiler ile halkların
farklı tutumu çok ciddî bir sorunu ortaya koyuyor. Milletin oyuyla veya başka
yolla idareye gelenlerin büyük kısmı İsrail katliamını görmezden gelirken,
toplumlar akan kanın durmasını ve Filistin’e saldırıyı haykırıyor.
Ortada çok ciddî bir sorun var. Hem de 1948’de başlayan ve günümüze kadar
gelen İsrail’in Arap/Filistin katliamlarından daha dehşetli bir sorun!
Bu coğrafyada hiçbir zaman kavga
bitmemiştir. Şimdilerde bu kavgaya benzer bir sorun, İngiltere, ABD ve Fransa
tarafından Orta Asya’ya, oradan da Türkiye’ye taşınacaktır. Bu süreçte Fransa
ile İngiltere karşı karşıya gelirse, Fransa derhâl “halifelik” kartını ortaya
sürecek ve yangın daha da alevlendirilecektir. Bu farklı bir konu olsa da, Yakın
Doğu, Orta Doğu, Orta Asya ve Uzak Doğu, Batı tarafından birbirine bağlantılı
görülmektedir. Bu nedenle Yakın Doğu, Orta Doğu, Orta Asya ve Uzak Doğu’nun
birbiri ile olan bağlantısı akıllarda tutulmalıdır.
*
Filistin’de olanlara iki ana
başlık altında bakmak gerekir. Bunlardan birincisi, fiilî olarak İsrail’in
katliam yapması ve buna Batı’nın seyirci kalmasıdır. İkincisi ise, Müslüman
ülkelerin ikircikli tavırlarıdır. Batı’nın dayanağı sadece güç/modern odaklı “mim”siz
medeniyetidir. Kalıcı olmayan bu durum Batı’nın da başını yiyecektir.
İsrail’in her Ramazan ayında
katliam yapması, terör estirmesi ve bunun 1948’de başlayıp 1967’de devam ederek
2018’deki olayların ardından 2021’de de yeniden yaşanılır olması, ortada
dehşetli bir sorun olduğunu aşikâr ediyor.
Müslüman ülkelerin yönetim ve halkları açısından ikircikli tavırlar bu
dehşetli sorunu ortaya koyuyor.
Bu sorun, İslâm ile yönetim/siyâset
ilişkisidir. Çünkü Batılılar bu siyâsî
alanda “milliyetler” konusunu kullanarak çok büyük tahribat ve yıkım yaptılar. Bu
yıkım öyle dehşetli oldu ki çok kısa sürede binlerce yıllık emek yok sayıldı. Batı,
Müslüman ülkelerde mahallî özellikleri öne sürerek yıkıma göz göre göre devam
ediyor.
Türkiye, iki bin yıllık tarihinde
ilk defa kendi başkanını millî iradeyle seçerek bu yıkıma “Dur!” dedi. İçeride
“güçlendirilmiş parlamenter sistem” söyleminin, bu aziz milletin iki bin yıllık
tarihindeki millî iradeyle kendi başkanını seçmesinin önüne geçmesi için
kullanılan bir söylem olduğu unutulmamalıdır.
Bu coğrafyalarda dehşetli sorun ve
yıkımın dinî prensiplere ne derece aykırı olduğunu anlatmak bile güç. Aile,
eğitim ve manevî şahsiyetler açısından saldırıyı püskürtememiş olanların, bu
coğrafyalardaki dehşetli sorunu bertaraf etmeleri de zor görünüyor. Eğer aksi
olsaydı, 1948’den itibaren böyle bir zulmün olması imkânsızdı.
1948 ile 2021 arasında süregelen
İsrail katliamlarının arkasında yatan asıl sorunun yönetim/siyâset-İslâm ilişkisinin
yanlış görünümü olduğunu görmeden kalıcı çözüm üretmek zordur. 2018’deki İsrail
saldırılarına dair bütün verilere bakınız, 2021 ile aynıdır. Dünya ve Müslüman
ülkeler kalıcı çözüm adına 3 yıldır hiçbir şey yapamamış olmalı ki İsrail bugün
yeniden katliam yapabiliyor…