
HAKPEREST ve vicdanlı her insanın yapması gereken şey doğruları söylemektir. Özellikle resmî kurumların yapması gereken ise doğruların kılavuz olarak kabul edilmesidir. Doğrular ise en azından insanın istediği düzeyde başkalarına zarar vermeden yaşamalıdır. İdeal olan, bireyin kendisine de zarar vermeden hayat sürmesidir.
Miras ve toprak dâvâları en üst düzeydedir. Bundan sonra diğerleri geliyor. Birinin bahçesine veya toprağına bırakın gecekondu dikmeyi, yan bahçesine ağaç dallarının geçmesine bile izin verilmiyor. Durum bundan ibaretken Filistin’i işgal eden Yahudiler 75 yılda Filistinlilerin topraklarının büyük kısmını gasp ettiler.
İsrailliler, dünyanın gözü önünde 75 yılda yapmadık zulüm, uygulamadık işkence koymadılar. Bu arada Filistinli çocuklar annesiz, babasız, dedesiz, ninesiz ve kardeşsiz kaldılar. Acılarına engel olamadılar; kimi kanser oldu, kimi kahrından öldü, kimi de intikam ateşiyle büyüdü.
Büyüyen bu çocukların kimi ilkokulu okudu, kimi ortaokulu terk etti, kimi de üniversite bitirip silah yapmayı öğrendi. Londra, Moskova, Tahran ve nice vilâyetlerde eğitim gördüler. Füze yapmayı öğrendiler. Bu çocuklar İran ve Moskova’dan öğrendikleri bilgilerle füze ve silah projelerini defalarca boş kâğıtlara çizerek ezberlediler. İsrail üniversite mezunu bu çocukları Filistin’e alırken her taraflarını aradı, bir şey bulamayınca Filistin topraklarına bu çocuklar girdi.
Anayurtlarına geri dönen bu çocuklar yetişkin birer mühendis olarak Gazze’ye geldiklerinde Moskova ve Tahran gibi yerlerde defalarca ezbere çizdikleri silah ve füze projelerini hemen kâğıda aktardılar. Gazze’de kendi imkânlarıyla bu projelere uygun olarak silah projeleri yaptılar. Yıllarca yer altına tünel eşip bu projeleri orada gerçekleştirdiler.
Vatan topraklarını savunmak için yetişmiş birer asker olarak intikam ateşiyle büyüdüler. Anne, baba, kardeş, nine ve dedesiz kalan bu çocuklar hep birlikte birer kardeş olarak Gazze’yi savunmaya ant içerek yetiştiler.
144 dönüm alana kurulu olan, iki yüze yakın esere sahiplik eden ve Müslümanlarca kutsal kabul edilen Mescid-i Aksâ defalarca İsrail askerlerinin postallarınca çiğnendi. Kadınlar ve çocuklar Cuma vaktinde saldırıya uğradı. İşler çığırından çıkınca yetişen Gazzeli bu askerler ilk defa “Yenilmez” denilen İsrail ordularının karizmasını çizdi ve İsrail’e saldırdılar.
Gazzeli askerler, konusunda uzman mühendis, çoğu hafız, silah konusunda yetkin ve intikam ateşiyle yanıp tutuşan en az yirmi otuz yıl önceden başlayarak yetişen kişilerden oluşuyor. Bunlar İsrail askerlerinin elindeki silahların nasıl işlevsiz hâle geleceğini öğrenmiş hâlde. Hangi İsrail silahı nasıl sekteye uğratılır biliyorlar. İsrail’in hangi tankı nasıl durdurulur, hangi meskûn mahalde nasıl savaşılır, hepsini biliyorlar. Üstelik yer altı tünellerinde altı ay gün yüzü görmeden yaşayabiliyorlar. İşte silah ve füze yapımını öğrendikleri İran ve Moskova ile irtibatlı olan askerler bunlar. Bu nedenle Rusya ile görüşüyorlar.
Kısacası acının her türünü yaşamış, hayatın her aşamasında çile çekmiş, konusunda uzman mühendis, mümin ve en önemlisi de gönüllü savaşçı bireyler Gazze’de bulunuyor. İsrail işte böyle bir ordu ile karşı karşıya. Bu nedenle İsrail asla tek başına Gazze’ye girip kara harekâtında kolay kolay başarılı olamaz.
Evet, Gazze orduları şehit verecektir. İsrail bütün Batı ve ABD’nin desteğine rağmen kara harekâtında gözü dönmüşçesine savaşacaktır. Ancak İsrail kazansa bile ordusunun yüzde doksanını kaybederek Gazze’yi ancak terk edebilir.
ABD ise hedefe Türkiye’yi koymuştur. İsrail bahanesiyle Suriye’ye saldırıp olası Rusya’nın Suriye’yi ABD’ye bırakmasıyla birlikte Türkiye ABD ile savaşmak zorunda kalabilir. Suriye’nin yanına Lübnan ve Irak da konulduğunda fotoğraf iyice netleşiyor. Çünkü bin tır dolusu silah, sanırım terör örgütlerine hem dağıtıldı, hem de bu tür bir savaş için hazırlık yapıldı. Doğu Akdeniz’de askerî savaş gemileri bulunduran Avrupa, Batı ve ABD’nin tamamı İsrail’e şartsız ve kırmızı çizgi koymadan destek veriyor. NATO üyesi olan ABD dost mu, düşman mı, karar veriniz!