İsrail’de gergin bekleyiş

Şu an itibariyle İran’dan bir hareket yok. Bekleyiş sürüyor. Yazının yayın tarihinde ne olur, bilemeyiz. Dedemin bir sözü geldi aklıma: “Dolu tüfek bir kişiyi korkutur, boş tüfek herkesi.” Öyle tabiî. Çünkü boş olduğu bilinmez. Onu ancak elinde tutan bilir. Henüz ateş edilmemiştir ve kime ne zaman ateş edileceği belli değildir.

YAŞLI adam, karısı ölünce iki katlı ahşap evin ikinci katını kiraya vermek ister.

Daha “Kiralık” yazdığı kâğıdı cama asarken bir genç talip olur.

İhtiyarın şartları vardır. Temizliğe ve gürültüye dikkat edilecektir. Sese karşı hassasiyeti olduğunu söyler, kesinlikle gürültü yapmamasını ister.

Genç adam şartları kabul ederek üst kata taşınır. İstenildiği gibi sessizce gelip gitmektedir.

Ancak bir gece, eve geç vakit ve sallanarak döner. Merdiveni gürültüyle çıkar, kapıyı gürültüyle açıp kapatır. Evin içinde dikkat etmeden “Tak tak tak” diye yürür. Çizmesinin birini çıkarır, “pat” diye yere fırlatır.

Zeminin tahta olması sebebiyle, gecenin ileri saatinde sesler büyümektedir.

O anda çıkan sesle aklı başına gelir. “Eyvah” der, “Yanlış oldu, çok gürültü yaptım, ev sahibi rahatsız olacak. İnşallah uyanmamıştır”.

İkinci çizmesini sessizce çıkarır, usulca kenara bırakır.

Biraz sonra yatar ve çabucak uykuya dalar.

Uykunun arasında “Tak tak tak” sesiyle uyanır.

Ev sahibi aşağıdan fırça sapıyla vurmaktadır. İhtiyar şöyle seslenir: “Öbür çizmeni de çıkar ki rahatça uyuyalım artık. Ne zamandır onu bekliyorum. Uykumun içine ettin.”

*

Beklemek zordur, gerginlik oluşturur.

Hele başa gelecek hoş olmayan bir beklenti, insanı esir eder.

İsrail bugünlerde ihtiyar ev sahibi gibi.

Bekliyor ki İran harekete geçsin. Füze mi atacak, lâf mı atacak, her ne yapacaksa yapsın…

Kendi toprağından mı saldıracak, kuzeyden Hizbullah’a mı görev verecek, yoksa iki üç koldan birden mi hücum edecek?

Her tıkırtıda gerginlik artıyor.

Bugün vuracak, bu gece vurabilir, hayır yarına bıraktı… Bu gece büyük ihtimâl…

İhtimâl çok. Allah’ın günü sayısınca…

Vurmamaya da bir tanım getiriyor uzmanlar.

“Psikolojik savaş” diyorlar.

İyi bu.

Ger gerebildiğin kadar.

Atış yapmadıktan sonra mesele yok.

*

Şöyle de bir görüş var: “Korkulu rüya görmektense, uykusuz kalmak evlâdır” derler ama bunu gel de İsrail’e anlat. 

Devlet görünümlü İsrail terör örgütü, “Sakın harekete geçme” diye uyarıda bulunuyor, “Yoksa tekrar saldırırım. Çok fena yaparım”.

Saldırmayı, öldürmeyi, yakıp yıkmayı, yok etmeyi, gasp etmeyi, hatta soykırım yapmayı kendi hakkı görüyor.

O isterse tekrar vurup kırar, istediğine istediği zaman, istediği şiddette saldırır.

Başkası kendisine saldırırsa, cıs.

Bekleyişle geçen şu iki haftada İsrail halkı, akordu yeni yapılmış davul derisi gibi gerildi.

Şu an itibariyle İran’dan bir hareket yok. Bekleyiş sürüyor. Yazının yayın tarihinde ne olur, bilemeyiz.

Dedemin bir sözü geldi aklıma: “Dolu tüfek bir kişiyi korkutur, boş tüfek herkesi.”

Öyle tabiî. Çünkü boş olduğu bilinmez. Onu ancak elinde tutan bilir. Henüz ateş edilmemiştir ve kime ne zaman ateş edileceği belli değildir.

*

Belli etmek istemese bile Neto da fena gergin.

Çifte vatandaşlığı bulunan yarım milyon İsrailli ülkeyi terk etti gitti.

Bazıları savaşmak istemediği için ordudan ayrıldı, kimileri hiç başlamadı.

Ekonomi durdu. Turizm zaten bıçakla kesildi. Her şey savaşa göre ayarlandı. ABD yardım etmese, sadece atacak bomba ve mermi değil, yiyecek ekmeği bile zor bulacaklar.

Otoparklar sığınaklara çevrildi. Toprak altında kalan kimi yerler hastane yapıldı. Halkın gıda ve ilaç stokları yapması tavsiye ediliyor.

Durması gereken yeri çoktan geçti ama gözü dönmüş Neto hâlâ direniyor. Paçayı kurtarabileceğini sanıyor.

Fakat bir yere kadar.

Oraya varınca kıpırdayacak gücü kalmayacak.

Eline kelepçe, boynuna zincir.

Gardiyan uyaracaktır mutlaka:

“Zinciri çok sallama, kolların incir.”