İsrail-BAE Anlaşması barış mı doğuracak, kaos mu?

Anlaşmanın çöpçatanlığını yapan ABD’ye göre İsrail’in başkenti, Kudüs… İnsan merak ediyor: BAE, İsrail’de büyükelçilik açarken büyükelçiliği Kudüs’te mi açacak? Eğer böyle olacaksa, bu Filistin dâvâsına bir ihanet olmayacak mı?

BİRLEŞİK Arap Emirlikleri, İsrail ile anlaştı. Anlaşma, iki ülke arasında sadece diplomatik ilişkileri kapsamıyor, aynı zamanda ticaret ve turizm gibi çok farklı alanlarda iş birliğini içeriyor. Bu anlaşma ile BAE, Ürdün ve Mısır’dan sonra İsrail ile diplomatik ilişki kuran üçüncü Arap ülkesi oldu.

Taraflar arasında varılan anlaşma kapsamında diplomatik ilişkiler kurulması öngörülüyor. Hattâ karşılıklı büyükelçiliklerin açılması plânlanıyor. Ama bu nokta biraz çetrefilli! Çünkü anlaşmanın çöpçatanlığını yapan ABD’ye göre İsrail’in başkenti, Kudüs…

İnsan merak ediyor: BAE, İsrail’de büyükelçilik açarken büyükelçiliği Kudüs’te mi açacak? Eğer böyle olacaksa, bu Filistin dâvâsına bir ihanet olmayacak mı?

Anlaşmaya göre İsrail, Batı Şeria’da işgal plânlarını askıya alıyor. BAE bunu anlaşmanın meşruiyeti için kullansa da, İsrail tarafı ısrarla bunun bir vazgeçme değil, askıya alma olduğunu söylüyor. Yani çok uzak olmayan bir zamanda İsrail, işgallerine devam edecek. Mısır ve Ürdün ile de anlaşmalar yapan İsrail yine benzer taahhütlerde bulunmuş ama sonradan işgal plânlarına devam etmişti.

İsrail bu anlaşma ile ilk kez Körfez ülkelerinden biriyle anlaşmaya vardı. Artık Basra Körfezi’nde varlık gösterebilecek. Yani İsrail, büyük tehdit olarak gördüğü İran’a daha da yaklaştı! 

Aslında anlaşma sürpriz olmadı. Çünkü iki ülke arasında 2015’ten beri ciddî görüşmeler yapılıyordu. İsrail 2015’te, Dubai’de bir ofis açmıştı. Bu ofis iki ülke arasındaki anlaşmanın zeminini hazırladı. İsrail yetkilileri birkaç kez Dubai’yi ziyaret ettiler. İsrailli sporcular da BAE’deki spor organizasyonlarına katıldılar. Yani bir süredir zemin buna hazırlanıyordu.

Bu anlaşma ile BAE, Akdeniz başta olmak üzere bölgede etkinliğini arttırmaya yönelik yeni hamlelere girişecektir. Akdeniz ve Libya’da BAE’nin bir aktör olarak ortaya çıkması, bu anlaşmadan bağımsız gelişen bir durum değildir.

İsrail bu anlaşmayla ilk kez kendi sınır komşusu olmayan bir Arap ülkesiyle anlaşma sağlamış oldu. Artık etki alanını Körfez’e yaymak isteyecektir. Böylece ileride Körfez’den başka ülkelerin de İsrail ile anlaşması kolaylaşmış oldu ve İsrail, Arap çemberini yine Arapların yardımıyla aşmış oldu.

Bu anlaşma hiç şüphesiz Filistin’e büyük zarar verecektir. Çünkü İsrail, Mısır ile anlaşmasıyla Gazze Şeridi’ni, Ürdün ile anlaşmasıyla da Ürdün sınırını çok daha etkin kontrol edebildiği gibi buralarda Filistinlilerin yaşam alanlarını iyice kısıtlıyor. Bu noktada rahatça hareket edebiliyor. Şimdi ise hareket alanını sınır dışına taşımış olacak.

Ayrıca Filistin müzakelerinde bu anlaşma, Filistin tarafının elini zayıflatırken İsrail’in kendi tezlerini çok daha rahat hayata geçirebilme imkânı sunacaktır. En azından diplomatik olarak İsrail, yeni bir müttefik daha kazanmış oldu.

Bu anlaşmayı Bahreyn, Mısır, Ürdün ve Umman memnuniyetle karşıladı. Suudiler ise sessiz kalmakla yetindi. Aslında bu sessizlik Suudların anlaşmayı desteklediğinin en büyük işareti. İleride Suudlar da resmî olarak İsrail ile anlaşmaya varırlarsa buna şaşırmamak gerekir.

Anlaşmaya Türkiye, İran ve Katar tepki gösterdi. İran’ın tepkisi Filistin merkezli olmaktan ziyâde kendi güvenliği ve İsrail’in dibine kadar sokulmuş olmasından kaynaklı. Ülkemizin tepkisi ise anlaşmanın Filistin dâvâsına zarar verecek olmasından kaynaklanıyor. Katar, hem Filistin dâvâsının zarar görecek olması, hem de Körfez’de kendisinin yalnızlaştırılması dolayısıyla anlaşmaya karşı çıkıyor.

Ülke yönetimleri anlaşmaya varsa da bölgedeki sivil toplum örgütleri ve halklar bu anlaşmadan hiç hoşnut değiller! Özellikle sivil toplum örgütleri anlaşmaya direneceklerini bildiren açıklamalar yaptılar.

Ama anlaşmayla birlikte İsrail, bölgede İsrail karşıtı STK’lara karşı kendine sempati besleyen devşirme STK’lar oluşturup var olanları da destekleyecektir. Böylece anlaşmanın tabana doğru genişlemesi ve tabanda da meşruiyet kazanması için her türlü oluşuma destek sunacaklardır.

Batı dünyası anlaşmayı Orta Doğu barışı için önemli bir adım olarak nitelese de, İsrail tezlerinin hayata geçirilmesi için yapılmış bir sözleşmeden öte bir anlam taşımıyor.

Araplar bölgede İran’ın Körfez dışında etkisini kırmak istiyorlar. Özellikle Suudların anlaşmaya sessiz kalmasının nedenlerinden biri de bu. Çünkü İran’ın bölgede etkisinin artmasını kendi saltanatları için bir tehlike olarak görüyorlar. Bunun için de ebedî ve tarihî düşman olarak nitelendirdikleri İsrail ile BAE’nin vardığı bu anlaşmaya sessiz kalıyor, hattâ perde arkasında destekliyorlar.  

Evet, BAE-İsrail Anlaşması, bölgenin geleceği için son derece önemli sonuçlar doğurma potansiyeline sahip. Ayrıca anlaşma İsrail için stratejik! Çünkü İsrail ilk kez sınır ötesi bir Arap ülkesi tarafından tanınmış oluyor.

Bakalım bu anlaşma, Batılıların iddia ettiği gibi barışa mı hizmet edecek, yoksa İsrail’in işgalleri sonucu doğacak kaosa mı?