BİRLEŞİK Arap Emirlikleri,
İsrail ile anlaştı. Anlaşma, iki ülke arasında sadece diplomatik ilişkileri
kapsamıyor, aynı zamanda ticaret ve turizm gibi çok farklı alanlarda iş
birliğini içeriyor. Bu anlaşma ile BAE, Ürdün ve Mısır’dan sonra İsrail ile diplomatik
ilişki kuran üçüncü Arap ülkesi oldu.
Taraflar
arasında varılan anlaşma kapsamında diplomatik ilişkiler kurulması öngörülüyor.
Hattâ karşılıklı büyükelçiliklerin açılması plânlanıyor. Ama bu nokta biraz
çetrefilli! Çünkü anlaşmanın çöpçatanlığını yapan ABD’ye göre İsrail’in
başkenti, Kudüs…
İnsan
merak ediyor: BAE, İsrail’de büyükelçilik açarken büyükelçiliği Kudüs’te mi
açacak? Eğer böyle olacaksa, bu Filistin dâvâsına bir ihanet olmayacak mı?
Anlaşmaya
göre İsrail, Batı Şeria’da işgal plânlarını askıya alıyor. BAE bunu anlaşmanın
meşruiyeti için kullansa da, İsrail tarafı ısrarla bunun bir vazgeçme değil,
askıya alma olduğunu söylüyor. Yani çok uzak olmayan bir zamanda İsrail,
işgallerine devam edecek. Mısır ve Ürdün ile de anlaşmalar yapan İsrail yine benzer
taahhütlerde bulunmuş ama sonradan işgal plânlarına devam etmişti.
İsrail
bu anlaşma ile ilk kez Körfez ülkelerinden biriyle anlaşmaya vardı. Artık Basra
Körfezi’nde varlık gösterebilecek. Yani İsrail, büyük tehdit olarak gördüğü
İran’a daha da yaklaştı!
Aslında
anlaşma sürpriz olmadı. Çünkü iki ülke arasında 2015’ten beri ciddî görüşmeler
yapılıyordu. İsrail 2015’te, Dubai’de bir ofis açmıştı. Bu ofis iki ülke
arasındaki anlaşmanın zeminini hazırladı. İsrail yetkilileri birkaç kez
Dubai’yi ziyaret ettiler. İsrailli sporcular da BAE’deki spor
organizasyonlarına katıldılar. Yani bir süredir zemin buna hazırlanıyordu.
Bu
anlaşma ile BAE, Akdeniz başta olmak üzere bölgede etkinliğini arttırmaya
yönelik yeni hamlelere girişecektir. Akdeniz ve Libya’da BAE’nin bir aktör
olarak ortaya çıkması, bu anlaşmadan bağımsız gelişen bir durum değildir.
İsrail
bu anlaşmayla ilk kez kendi sınır komşusu olmayan bir Arap ülkesiyle anlaşma
sağlamış oldu. Artık etki alanını Körfez’e yaymak isteyecektir. Böylece ileride
Körfez’den başka ülkelerin de İsrail ile anlaşması kolaylaşmış oldu ve İsrail,
Arap çemberini yine Arapların yardımıyla aşmış oldu.
Bu
anlaşma hiç şüphesiz Filistin’e büyük zarar verecektir. Çünkü İsrail, Mısır ile
anlaşmasıyla Gazze Şeridi’ni, Ürdün ile anlaşmasıyla da Ürdün sınırını çok daha
etkin kontrol edebildiği gibi buralarda Filistinlilerin yaşam alanlarını iyice
kısıtlıyor. Bu noktada rahatça hareket edebiliyor. Şimdi ise hareket alanını
sınır dışına taşımış olacak.
Ayrıca
Filistin müzakelerinde bu anlaşma, Filistin tarafının elini zayıflatırken
İsrail’in kendi tezlerini çok daha rahat hayata geçirebilme imkânı sunacaktır.
En azından diplomatik olarak İsrail, yeni bir müttefik daha kazanmış oldu.
Bu
anlaşmayı Bahreyn, Mısır, Ürdün ve Umman memnuniyetle karşıladı. Suudiler ise
sessiz kalmakla yetindi. Aslında bu sessizlik Suudların anlaşmayı
desteklediğinin en büyük işareti. İleride Suudlar da resmî olarak İsrail ile
anlaşmaya varırlarsa buna şaşırmamak gerekir.
Anlaşmaya
Türkiye, İran ve Katar tepki gösterdi. İran’ın tepkisi Filistin merkezli
olmaktan ziyâde kendi güvenliği ve İsrail’in dibine kadar sokulmuş olmasından
kaynaklı. Ülkemizin tepkisi ise anlaşmanın Filistin dâvâsına zarar verecek
olmasından kaynaklanıyor. Katar, hem Filistin dâvâsının zarar görecek olması,
hem de Körfez’de kendisinin yalnızlaştırılması dolayısıyla anlaşmaya karşı
çıkıyor.
Ülke
yönetimleri anlaşmaya varsa da bölgedeki sivil toplum örgütleri ve halklar bu
anlaşmadan hiç hoşnut değiller! Özellikle sivil toplum örgütleri anlaşmaya
direneceklerini bildiren açıklamalar yaptılar.
Ama
anlaşmayla birlikte İsrail, bölgede İsrail karşıtı STK’lara karşı kendine
sempati besleyen devşirme STK’lar oluşturup var olanları da destekleyecektir.
Böylece anlaşmanın tabana doğru genişlemesi ve tabanda da meşruiyet kazanması
için her türlü oluşuma destek sunacaklardır.
Batı
dünyası anlaşmayı Orta Doğu barışı için önemli bir adım olarak nitelese de,
İsrail tezlerinin hayata geçirilmesi için yapılmış bir sözleşmeden öte bir
anlam taşımıyor.
Araplar
bölgede İran’ın Körfez dışında etkisini kırmak istiyorlar. Özellikle Suudların
anlaşmaya sessiz kalmasının nedenlerinden biri de bu. Çünkü İran’ın bölgede
etkisinin artmasını kendi saltanatları için bir tehlike olarak görüyorlar.
Bunun için de ebedî ve tarihî düşman olarak nitelendirdikleri İsrail ile
BAE’nin vardığı bu anlaşmaya sessiz kalıyor, hattâ perde arkasında
destekliyorlar.
Evet,
BAE-İsrail Anlaşması, bölgenin geleceği için son derece önemli sonuçlar doğurma
potansiyeline sahip. Ayrıca anlaşma İsrail için stratejik! Çünkü İsrail ilk kez
sınır ötesi bir Arap ülkesi tarafından tanınmış oluyor.
Bakalım
bu anlaşma, Batılıların iddia ettiği gibi barışa mı hizmet edecek, yoksa
İsrail’in işgalleri sonucu doğacak kaosa mı?