BU makalenin
başlığına “Siyasal İslâmcıların Düellosu” da diyebilirdim. Aslında muradım da
budur. Ama pek de fark etmez. Çünkü “-cı, -cu”, “şucu, bucu” dedikten ya da
olduktan sonra yani bir fikre, bir düşünceye ideolojik ve politik taassup
karıştıktan sonra “Bütün yollar Roma’ya çıkarmış” zâten. Roma’dan da hiç
kimseye hayır gelmez kanaatimce.
Geçen
günlerde sosyal medya üzerinden atışmalarıyla ülkenin gündemine gelen
Türkiye’nin popüler iki gazetecisi -birisi kadın, diğeri erkek-, yazdıkları ve
kullandıkları kelime ve kavramlarla hem ülkenin, hem savundukları “dâvâ”nın,
hem de sempatizan ya da taraftar olarak yanlarında durdukları yapıların yüz
karası oldular.
Çünkü
kullandıkları ifâdeler ve kavramlar tahrik edici, aşağılayıcı ve irrite
ediciydi. Üslûp ve seviye çok düşüktü. Hele birisininki işi hepten çığırından
çıkarmıştı.
Üstelik
ikisi de “İslâmcı” görüntüsü veriyordu.
Bu
yazıyı yazmadaki amacım, salt olarak bunlardan herhangi birisini desteklemek ya
da karşı çıkmak sûretiyle olaya müdâhil olmak değil, bilâkis bu olay üzerinden
Müslümanların hâl-i pürmelâlini ve geldikleri noktayı biraz olsun irdeleyip
analiz etmektir.
Hemen
şunu ifâde etmeliyim ki, bu nokta, İslâm ve Müslümanlar adına hüzün verici,
mensupları ve temsilcileri adına da ağlanası ve acınası bir durumdur.
Sorun,
tam bir kalite sorunudur!
Siz
ey Müslüman olduğunu iddia edenler! Siz ey “İslâmcı” ya da “Siyasal İslâmcı”
olduğunu iddia edenler!
Ne olursanız olun, kendinizi nasıl târif ederseniz edin, kimin yanında durursanız durun, arkanızda kim olursa olsun, sırtınızı nereye dayarsanız dayayın, hangi gruba, hangi kliğe, hangi fraksiyona, hangi cemaate, hangi cemiyete, hangi tarikata, hangi partiye, hangi ideolojiye sahip olursanız olun, lütfen önce kaliteli bir insan ve kaliteli bir Müslüman olun!
Kaliteli
bir insan ve kaliteli bir Müslüman olabilmek içinse Kur’ân’dan beslenin ve
Kur’ân’daki İslâm’a râm olun! Ondan bundan beslenmeyin! İmanınız Allah’a, inancınız
İslâm’a, kimliğiniz Kur’ân’a, boyanız Sıbgatullah’a, yolunuz Rasûllerin yoluna
uygun olsun!
Geriye kalanı ise teferruattır…
Elbet
İslâm’ın da bir siyasası vardır. Elbet Müslümanlar da ya iktidarda ya da
muhalefette olacaklardır. Ama kaliteli bir insan ve kaliteli bir Müslüman
olmadıktan sonra bunların ne anlamı vardır? Hatta siyâsî ve ekonomik güç, çoğu
zaman insanları zehirler ve gerçekte ne olduklarını ve ne kadar kaliteye sahip
olduklarını test ederek gerçek yüzlerini ve foyalarını ortaya çıkarır,
makyajlarını ve boyalarını döker.
Onun
için kendilerini İslâm’a nispet edenler, kimlik ve kişiliklerinde İslâm’ı temsil
ettiklerini iddia edenler, kendilerini İslâm’ın yılmaz bekçileri sananlar ve
dahi siyasal İslâmcılık yapanlar, nefislerini derin bir murakabe ve muhasebeye
tâbi tutsunlar; hâl ve hareketlerine, söz ve davranışlarına lütfen dikkat
etsinler!
Yukarıda
ifâde etmeye çalıştığım gibi, esasında sorun, bir kalite sorunudur. Bir insan
kaliteli olmadıktan sonra, o insan kim olursa olsun, mevkii, mâkâmı, statüsü, unvanı,
kimliği ve kişiliği ne olursa olsun, sonuçta hiçbir işe yaramaz.
İster
Müslüman olsun, ister kâfir olsun, ister milliyetçi olsun, ister muhafazakâr
olsun, ister sağcı olsun, ister solcu olsun, ister sosyal demokrat olsun, ister
komünist olsun, ister deist olsun, ister ateist olsun, ister liberal-kapitalist
olsun, ister otoriter-sosyalist olsun, ister modern-çağdaş olsun, ister
gelenekçi-tutucu olsun, ister tarikatçı olsun, ister cemaatçi olsun, ister şu
partiden olsun, ister bu partiden olsun, ister şucu olsun, ister bucu olsun,
son kertede sonuç değişmez.
Çünkü
kalite, şahsiyettir.
Çünkü
kalite, haysiyettir.
Çünkü
kalite, nezâkettir.
Çünkü
kalite, zerâfettir.
Çünkü
kalite, letâfettir.
Çünkü
kalite, adâlettir.
Çünkü
kalite, hakkaniyettir.
Çünkü
kalite, iffettir.
Çünkü
kalite, edeptir.
Çünkü
kalite, şereftir.
Çünkü
kalite, namustur.
Çünkü
kalite, iyi niyettir.
Çünkü
kalite, samimiyettir.
Çünkü
kalite, doğruluktur.
Çünkü
kalite, dürüstlüktür.
Çünkü
kalite, medenîliktir.
Çünkü
kalite, tevâzudur.
Çünkü
kalite, karakterdir, karakterli olmaktır.
Özet olarak söylemek gerekirse; istisnaları tenzih ederek söylüyorum, toplumsal olarak bizde bir kalite sorunu varmış gibi görünmektedir. Maalesef bütün göstergeler bunu göstermektedir!