İslâm’ın temizlik ilkeleri ve küresel mücadelede önemi

Abdeste, güzel oluşundan ve temizliğe yardımcı olmasından dolayı “vuzû” adı verilmiştir. Abdestin mânevî, rûhî yönden birçok faydası ve sevabı olduğu gibi, maddî olarak da pek çok yarara sahiptir. Sürekli abdest alan bir Müslüman temizliğe riâyet etmiş, temizliği alışkanlık hâline getirerek kendisini, birçok hastalıklara sebebiyet verecek kirli hâllerden korumuştur. Abdest sebebiyle İslâm’a “temizlik dini” denilmiştir.

2020 yılı, yakın dünya tarihinde çarpıcı izler bırakan bir yıl olarak hatırlanacaktır. Çin’in Wuhan kentinde başlayan Yeni Tip Koronavirüs (Covid-19) salgını dalgalar şeklinde tüm dünyaya yayılmış, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 30 Ocak 2020 tarihinde “uluslararası halk sağlığı acil durumu” olarak nitelenmiş, ülkemizde resmî olarak ilk açıklanan vakanın görüldüğü tarihe isâbet eden 11 Mart 2020’de ise “pandemi” yani “küresel salgın” olarak ilân edilmiştir.

Çeşitli dünya ülkeleri bu süreçte pandemi ile mücadelede farklı yöntemler uygulamışlardır. Bu yöntemleri görsel ve yazılı basın ile sosyal medyadan izlemek mümkün olmuştur (Yüksek Öğretim Kurumlarında Sağlıklı ve Temiz Ortamların Geliştirilmesi Kılavuzu, Ankara, 2020).

Covid-19 enfeksiyonunun dünyada ve özellikle ülkemizde ilk görüldüğü 11 Mart 2020 itibarı ile başta sağlık olmak üzere çeşitli alanlarda tedbirler alınmış ve uygulamaya konulmuştur. Dünya çapında insanlığı ve geleceğini tehdit eden enfeksiyon hakkındaki tedbirler ve özellikle mücadelede “temizlik” öne çıkmaktadır.

“Maske, mesafe ve temizlik” sloganındaki en önemli ayak, hiç şüphesiz temizliktir. “Temizlik” gibi bir kavramın yerine Batı kaynaklı “hijyen” kelimesinin kullanılması, güzel Türkçemize büyük bir saygısızlıktır.

İslâm toplumları başta olmak üzere, özellikle Anadolu’da “taharet/temizlik”, önemli bir kavram ve literatürde son derece zengin tedaileri bulunan bir eylemdir. Temizlik üzerine yakılmış türkülerimiz, deyimler vardır. Temizlik, konuşma ve yazı dilinde anlam itibariyle ayrı bir yere sahiptir. Taharet üzerine kalem alınmış müstakil kitaplar bile vardır. Bunlardan biri, meşhur âlim M. Zihni Efendi’nin “Kitabü’t-Tahâret” adını taşımaktadır.

İslâm’da “taharet/temizlik”, aynı zamanda ibâdettir. İslâm’ın temel kaynakları, özellikle fıkıhta, daha anlaşılır bir dil ile “ilmihâl kitaplarında” temizlik, başlı başına bir bölümdür. Kur’ân-ı Kerîm ve hadîslerde temizlik, ayrı bir yer tutar. Çok yönlü incelendiğinde ve üzerinde düşünüldüğünde, taharet, sadece insan vücûdu ile sınırlı kalmayıp aynı zamanda bütün bir toplumun kapsama alanındadır.

Farklı tasnifler yapılsa da taharet, “vücût ve ruh temizliği” olarak ikiye ayrılır. İnsan fizik olarak ceset, görünmeyen ve cesedi ayakta tutan ruhtan ibârettir. “Necâsetten temizlik”, vücûdun görünen ve ibâdete mâni olan kirlerden temizlenmesi; “hadesten taharet” ise rûhun kirlerden temizlenmesidir.

İslâm’ın ibâdet olarak kabul etiği temizlik, salgınla mücadelede ilk akla gelmesi gereken bir önlem ve kalkandır. Günlük hayatta değişik zaman aralıkları ile günde beş vakit namaz ve ihtiyaç hâlinde gusül,  ağız ve burnun titiz temizliği ile başlanmaktadır. Henüz keşfedilmemiş salgın mikrobunun insan vücûduna giriş yayılmasında iki kapısı bulunmaktadır: Ağız ve burun...

Abdest ve gusül, salgınla mücadelede daha ilk aşamada mikropların önemli iki kapısında koruyuculuk yapmaktadır. Böylece burun ve ağız yoluyla bulaş önlenmektedir. Abdest ve gusül, belki farkında olunmuyor ama pandemi mücadelesinde önemli bir kalkandır.

Taharet sözlükte, “temizlemek, arıtmak, tenzih etmek, pâk etmek, yıkamak, arı etmek, paklamak” gibi anlamlara gelir.  Terim olarak ise “necâsetten temizlenme” demektir. Bu necâset ya hakikaten olur (habs) ya da hükmen olur (hades).

İsim olarak tahâret, “temizlik” demektir. “Tuhr”, özellikle “hayızdan temizlenme” anlamında kullanılmaktadır. Tâhir (temiz), tahûr ve mutahhir (temizleyici madde), tathîr (temizlemek), tetahhur (temizlenmek) bu kökün türevleridir.

Tahâret kelimesinin karşıtı necâsettir (pislik). Necîs ve neces, “pis” anlamındadır. Hubs (habâse) kökünden türeyen habes, “maddî necâset, necis şey” mânâsına gelir. abdest bozduktan sonra yapılan temizlenme için kullanılan tahâret, fıkıhtaki istibrâ ve istincâ terimleriyle ifade edilir.

Salgınla mücadelede dünya tam çâresizlik içindedir. Umutlar “aşı”ya çevrilmiş durumdadır. Hâlbuki içinde yaşanan ama farkında olunmayan müthiş bir silah, hemen yanı başımızda ama farkında değiliz!

Taharet/temizlik yeniden gündemde yerini almıştır. Çünkü Hazreti Peygamber’in temizlik konusundaki hadîsleri, tevâtüren bize kadar gelen uygulamaları bir kez daha güncelliğini korumaktadır.

Abdeste, güzel oluşundan ve temizliğe yardımcı olmasından dolayı “vuzû” adı verilmiştir. Abdestin mânevî, rûhî yönden birçok faydası ve sevabı olduğu gibi, maddî olarak da pek çok yarara sahiptir. Sürekli abdest alan bir Müslüman temizliğe riâyet etmiş, temizliği alışkanlık hâline getirerek kendisini, birçok hastalıklara sebebiyet verecek kirli hâllerden korumuştur. Abdest sebebiyle İslâm’a “temizlik dini” denilmiştir.