ÇİN rejimi, Doğu Türkistan’ı tamamen Çinleştirmek ve Doğu Türkistan ile Çin eyaletleri arasındaki hava ve kara trafiğini bölgenin en ücra köşelerine kadar ulaşım sorunlarını çözmek için Kaşgar vilâyetine bağlı Merkit ilçesine havaalanı inşâ etmeyi plânlıyor. Proje Çin’in Bir Kuşak Bir Yol ticarî plânının engelsiz hayata geçmesinde önemli transfer noktalarından biri olarak görülüyor.
Çin propaganda ağı Tanrıdağ sitesinde yer alan 30 Nisan tarihli haberde, Merkin ilçesinde inşâ edilecek havalimanının değerlendirme toplantısında Merkit ilçesine bağlı Kumkusar köyünün konum ve kapsama alanı bakımından proje için aday olduğu A1 düzeyinde havalimanı inşaatı için gerekli koşulları sağladığı belirtiliyor.
Merkit ilçesi, Doğu Türkistan’ın güneybatısında, Kaşgar vilâyetinin doğusunda, toplam 10 bin 900 kilometrekare alana sahip büyük bir ilçedir. Güneyde Kargalık ilçesi ile sınır komşusudur. Batıda Yarkent ilçesine, kuzeyde Yarkent nehri (Zerefşan nehri) yoluyla Maralbeşi ilçesine, doğuda ise Hotan eyaletinin Guma ilçesine ve Teklimakan çölüne bağlıdır.
Zerefşan nehri vadisindeki beş ilçenin merkezinde yer alan Merkit ilçesi, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi kapsamında önemli bir düğüm noktası ve Doğu Türkistan’ın Batı ve Avrupa’ya açılımı için önemli nokta olarak değerlendiriyor. Ancak Çin’in Merkit ilçesindeki Kumkusar köyünü haritadan silerek halkı ata miras topraklarından ederek yapılacak olan sözde “A1 tipi genel havaalanı” inşaatı, uluslararası toplumun tepkisine neden oldu.
Edinilen bilgiye göre, şu anda Doğu Türkistan’da kurulup sertifikalandırılan A1 tipi genel havalimanlarından 2 adet, B tipi genel havalimanlarından 11 adet, helikopter pistlerinden ise 4 adet aktif kullanımda bulunuyor. Ayrıca Kargalık Genel Havaalanı ve Arşang Genel Havaalanı olmak üzere iki adet A1 tipi genel havaalanının inşaatı devam ediyor. Sırasıyla Altay, Karamay ve Çerçan’da üç adet plânlanmış alçak irtifa uçuş pisti istasyonu bulunuyor. Cing ve Çira Genel Havaalanı inşaatının önceki aşamasının tamamlandığı öne sürülüyor.
Gözlemciler, Çin rejiminin son zamanlarda yerleşimci Çinlileri Doğu Türkistan’a kalıcı taşınmaya teşvik etmek amacıyla Doğu Türkistan’ın havayolu, demiryolu ve karayolu ulaşımını genişlettiğini, ayrıca Doğu Türkistan kaynaklarının Çin’e ulaşımını kolaylaştırmak için çaba sarfettiğini, bütün bu yatırımların Çin işgal rejiminin Doğu Türkistan’ı Çinlileştirme yönündeki nihaî amacına ulaşmak için bir yandan Doğu Türkistan halkını toplama kamplarına ve cezaevlerine hapsederken, kadın erkek gözetmeksizin gençleri Çin eyaletlerine ve başka bölgelere zorunlu çalışmaya sürgün ederek Uygurların nüfusunu azaltmaya çalıştığı, diğer yandan da yerleşimci Çinlilerin Doğu Türkistan’a kök salmaları ve kalıcı yerleşmelerini sağlamak için olduğunu, aynı zamanda uluslararası toplumda “Zulüm bitti, her şey normalleşti, Uygurlar mutlu” algısı oluşturmak için “Tek Kuşak Tek Yol” girişiminin engelsiz hayata geçmesini sağlamaya çalıştığını kaydediyorlar.
***
Çin’in hapsettiği Uygur gazetecilerden haber alınamıyor
BİRLEŞMİŞ Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 1993’te aldığı kararla 1994 yılından bu yana 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanıyor. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü de 2002 yılından bu yana her yıl 3 Mayıs’ta Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi Raporu yayımlıyor. Bu kapsamda örgütün dünya genelinde yaptığı araştırmalar sonucu hazırladığı 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi Raporunda Çin, 180 ülke ve bölge arasında 173’üncü sırada yer alırken, hapsedilen gazeteci sayısında Çin’in dünyada birinci olduğuna dikkat çekiliyor.
Raporda, Çin Hükûmeti’nin sadece gazetecileri gözaltına almakla kalmayıp, aynı zamanda bilgi kanalları üzerinde sıkı kontroller tatbik etmeye, çevrimiçi içeriği yönetmek için içerik sansürü ve gözetim politikaları uygulamaya ve hassas veya yasalara aykırı görülen içeriği kısıtlamaya devam ettiği belirtildi.
Örgütün savunuculuk uzmanı Aleksandra Bielakowsk, Çin’deki son durumla ile ilgili olarak yaptığı açıklamasında, “Çin hiçbir gelişme göstermedi. Hâlâ dünyada en fazla gazeteciye sahip ülke ve hapsedilen gazeteci sayısında Çin dünyada birincisi” ifadelerini kullandı.
Uygur diasporasının araştırmalarına göre, Doğu Türkistan’da hapse atılan Uygur Türkü gazetecilerin sayısı, Çin’in bölgede tutukladığı gazetecilerin yüzde 44’ünü oluşturuyor. Çin’in 2023 yılında hapse attığı 100’den fazla Uygur Türkü gazeteciden hâlâ haber alınamıyor.
Ayrıca Çin’in Uygur Türklerine karşı hak ihlâllerini belgeleyen ve merkezi Norveç’te bulunan Uyghur Hjelp, Çin’de son yıllarda 100’den fazla Uygur Türkü gazetecinin tutuklandığını ortaya çıkaran raporunu yayımladı. Kurumun kurucusu olan Uygur Türkü Abduveli Ayup ise, bu bulgularının sadece “buzdağının görünen kısmı” olduğunu belirtti. Bu hususta Amerika’nın Sesi’ne (VOA) konuşan Abduveli Ayup, “Bizim verilerimiz, 100’den fazla tutuklu Uygur Türkü gazetecinin Çinli yetkililer tarafından hapse atılan 400 Uygur aydınının arasında bulunduğunu gösteriyor. Uygur blogcularıyla hükûmete ait radyo ve televizyon kanallarının sunucularını da listemize katarsak, hapiste bulunan Uygur Türkü gazetecilerin sayısı en az 200’ü bulur” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Gazetecileri Koruma Komitesinin Aralık 2023’te yayımladığı yılık rapora göre, Çin’in iç bölgesinde 200’den fazla gazetecinin tutuklu bulunduğu kaydedilmişti. Ayrıca bu gazetecilerin 22’sinin Doğu Türkistanlı Uygur Türkü gazeteciler olduğu belirtilmişti.
***
10 Bin Uygur hanesine Çinli yerleştirilecek!
ÇİN, Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türklerine yönelik insanlık dışı eylemleri nedeniyle sürekli eleştiri altında olmasına rağmen sistematik soykırım suçu işlemeye devam ediyor.
2013’ten beri soykırım suçlusu Çin Komünist Partisi lideri Xi Jinping’in iktidarı devralmasıyla yürürlüğe giren sözde “Kardeş Aile” adıyla yapılan zulüm ve ahlâksızlık, Komünist rejimin resmî devlet politikası olarak uygulanıyor.
Doğu Türkistan’daki sözde Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Halk Kongresi Daimî Komitesi toplantısında, kırsal kesimleri kapsayan 10 bin Komünist Parti üyesinin 10 bin Uygur ailesine zorla yerleştirilmesi teklifi görüşüldü.
Çin propaganda ağı Tanrıdağ sitesinde yer alan haberde, işgalci Çin yönetiminin Doğu Türkistan’ı tamamen Çinlileştirme hedefine ulaşmak için sözde Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Halk Kongresi Daimî Komitesi, 30 Nisan’da sözde Çin Ulusal Ortak Bilincinin Pekişmesi ve 10 Bin Temsilcinin 10 Bin Aileye Girmesi projesi etrafında “propaganda-konferans-seferberlik-eğitim” konuları üzerine bir oturum gerçekleştirdi. Toplantıda soykırımcı Xi Jinping’in sözde “Çin ulusal ortak bilincinin pekiştirilmesi” politikasına atıf yapılırken, yerel kongre üyelerinden üzerlerine düşen vazifelerini yerine getirmede kararlılık vurgusu yapıldı.
Komiteden, Xi Jinping ruhunu her millet halkına özdeşleştirmek için çeşitli propaganda eğitimleri, dersler ve konferanslar vermeleri istendi. 7 yıldır ortaya konulan ilgili raporlar, Çin’in Uygur Türklerine yönelik baskılarının devam ettiğini gösteriyor. Uygur Türklerinin kültürel, dinî ve sosyal haklarının sınırlı olduğu, kamplarda zorla tutuldukları ve ağır koşullarda yaşamak zorunda bırakıldıkları belirtiliyor. Çin rejiminin “Kardeş Aile” adını verdiği ve Doğu Türkistan’daki her Türk haneye bir Çinli yerleştirme politikası kapsamında Uygurların evlerine yerleştirilen Çinlilerden, yerleştikleri evde hane halkıyla beraber yaşamaları ve her şeyi gözetleyerek yetkililere raporlamaları isteniyor.
Evdeki yetişkin erkeklerin çoğunu toplama kamplarına veya hapishaneye kapatan Çin rejimi, Müslüman ev sahiplerini Komünist Çinlilere domuz eti ve şarap ikram etmeye zorluyor. Temsilciler kendileri ile beraber İslâm’da haram kılınan yiyecek ve içecekleri hane sakinlerinden de tüketmelerini istiyorlar. Hatta bîçare hane halkı, evdeki Çinlileri eğlendirmeye dahi zorlanıyor.
Doğu Türkistanlı Müslümanlar, herhangi bir ibadet, eylem veya söylemde bulunmaları durumunda “yasadışı dinî faaliyette bulunmak” suçlamasıyla Çin polislerince içeri alınıyor. Böyle bir durumda Çinli yetkililer, Uygurları en vahşi ve acımasız yöntemlerle cezalandırıyor, hapishanelerde ve toplama kamplarında tutuyor, hatta uzun yıllar hapis, işkenceye tâbi tuttukları gibi idama dahi mahkûm ediyorlar.
***
Çin yapımı yeni uyuşturucu Uygur gençleri öldürüyor
ULUSLARARASI raporlar son 10 yıldır Doğu Türkistan halkından büyük bir çoğunluğu “yeniden eğitim merkezi” adı verilen toplama kamplarına veya cezaevlerine hapsederek sistematik bir soykırım politikası yürüttüğünü ortaya koyuyor. Doğu Türkistan halkına karşı işlediği sistematik soykırım nedeniyle küresel toplumun baskısı altında olan Çin, Uygur gençlerini uyuşturucuyla helak etmek için Doğu Türkistan’da yeni tip uyuşturucu madde piyasaya sürdü.
İstiqlal TV ekibinin takibe aldığı Çin kaynaklı sosyal paylaşım sitelerinde yayılan video kayıtlarına göre, Çin rejiminin “Doğu Türkistan’ı Çinlileştirmek” nihaî amacına ulaşmak için yeni tip uyuşturucuyu başka bir soykırım aracı olarak kullandığı anlaşılıyor. Elde edilen video görüntülerinde Gulca şehrinden olduğunu söyleyen Uygur genç, tütün türü ve içtikten hemen sonra insanı donduran bir tür uyuşturucu maddenin ortaya çıktığı konusunda ebeveynlerin çok dikkatli olması gerektiğini dile getirerek uyuşturucu maddenin nasıl etkileri olduğunu sıralıyor.
Uygur genç, Gulca’da bazı trajik olaylar yaşandığını, gencecik Uygurların donarak öldüğünü, genellikle sağlık merkezine götürülen gençlerin ertesi gün can verdiğini, bu uyuşturucuyu kullanan kişilerin felç olacağını, ebeveynlerin çocuklarına sahip çıkmaları gerektiğini, gençleri zehirleyen bu uyuşturucuyu satanların da derhâl bulunup kanun önüne çıkarılarak cezalandırılması gerektiğini söyleyerek yetkililere sesleniyor. Uygur genç, ambulans şoförü olan bir akrabasının söylediklerini anlatırken, “Mohurka” adı verilen (tütün) uyuşturucu maddenin kullanımı sonucu donan 15 Uygur çocuğu acil servise götürdüğünü, 12’sinin oracıkta hayatını kaybettiğini söylüyor.
İşgalci Çin, Doğu Türkistan’daki bütün dükkânlarda alkol ve sigara satışını zorunlu kıldı. Buna karşı gelenlere “ulusal nefreti kışkırtmak” ve “dinî aşırıcı” suçlamasıyla çeşitli iftiralar atarak toplama kamplarında ve cezaevlerinde ağır hapis cezasıyla zulmediyor. Doğu Türkistan’ın tüm kırsal köylerinde bar ve restoranların sayısının arttırılması ve uyuşturucunun yaygınlaşması için de büyük çaba harcıyor.
Çin’in Doğu Türkistan halkını, özellikle de gençleri uyuşturucu yoluyla yok etme çabası yeni değil, tarihi geçtiğimiz yüzyıla kadar uzanıyor. Çin’in Doğu Türkistan’da uyuşturucunun yaygınlaşmasına izin vermesi, zorunlu çalıştırmanın ardından Uygur gençlerini uyuşturucu kullanarak zihinsel ve fiziksel çöküşü için zemin hazırlama ya da bağımlı hâle gelen gençleri sözde yasalar uyarınca cezalandırmak içinde keyfi tutuklama aracı olarak kullanması için de bir zemin hazırlıyor.
***
Bengalli bir Youtuber, Çin propagandasını çürüttü
BENGALLİ bir Youtuber, Çin’in Doğu Türkistan hakkındaki uluslararası topluma yönelik sürdürdüğü yalan propagandasının kandırmacadan başka bir şey olmadığını ortaya çıkardı.
“İslâmî Hayat Programı” adlı Youtube kanalını yöneten Bengalli Youtuber, Urumçi’deki “Uluslararası Pazar”ı ziyaret ederek konuyla ilgili kısa bir video hazırladı. Youtuber genç, “Uygur Müslümanları neden selâma karşılık vermek istemiyor?” başlıklı videosunda, ziyaret sırasında merkezî şehir Urumçi’nin en işlek caddelerinde ve sokaklarında, dükkânlarda bulunan esnafla karşılaştığında “Esselamu aleykum” şeklinde selâm verse de kimsenin bu selâmına “Ve aleykum es-selâm” şeklinde karşılık vermediğine şahit kılıyor.
Bengalli Youtuber, bu ziyaret aracılığıyla Doğu Türkistan’da İslâm’ın ve Müslümanların bastırıldığını, her türlü ibadetin yasaklandığını, İslâm’ın en basit göstergelerinden olan Allah’ın selâmına bile kimsenin karşılık veremediğini, vermekten çekindiğini, hatta Uygurların hayatında İslâm’a yönelik en ufak bir emareye rastlamadığını ifade ederek Çin’in Uygur Müslümanları üzerindeki dinî baskısını ve yarattığı korku iklimini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Yabancı Youtuber, Urumçi’nin en kalabalık yerlerinden olan ve Uygurların yoğun olarak yaşadığı “Döngkörük” semtinde yer alan “Uluslararası Pazar”ı ziyaret ederken, cadde boyunca karşılaştığı herkese selâm veriyor. İçlerinden sadece bir iki kişi “Ve aleykum es-selâm” cevabını tedirgin tavırlar sergileyerek verirken, Uygurların yoğun yaşadığı reyondaki Müslümanların kamera karşısında yanıt vermekten çekindikleri, sadece “Merhaba” ya da “İyi” gibi yanıtlarla yetindiklerine şaşkınlık içerisinde tanık oluyor.
Youtuber, bir şeylerin ters gittiğini, herkesin korku ve panik içerisinde anormal davranış sergilemesinden dolayı ürktüğünü ifade ediyor. Video kaydında Bengalli Youtuber, bir restorana giriyor ve Uygur bir şefin adını ve daha sonra “Müslüman mısın?” diye soruyor. Soru karşısında biraz endişeli olduğu net bir şekilde fark edilen Uygur usta, alçak bir sesle “Evet, ben bir Müslümanım” yanıtını veriyor. Sonra Youtuber, Uygur ustaya “Es-salâmu aleyküm” diye selâm verince, Uygur şefin rengi aniden değişiyor ve kasadaki Uygur hanımefendi (muhtemelen işletme sahibi), yüz ifadeleriyle cevap vermemesi gerektiği konusunda işaret ediyor. Bunun üzerine Uygur şef, Youtuberin selâmına gülerek, “İyi… Çok iyi” yanıtını veriyor ve masadan uzaklaşıyor.
Nitekim daha önce de Çin’in Doğu Türkistan’da Müslümanlara karşı yürüttüğü baskı ve zulüm kapsamında “Es-selâmu aleyküm” şeklindeki selâmı yasakladığı, Çin’in resmî belgeleri ve tanıkların ifadeleriyle de doğrulanmıştı. Yıllar öncesine kadar Uygur Türkçesiyle yayın yapan yerel televizyon kanallarında ya da radyo programlarında Uygur spikerler programlarına bu hitapla başlarken, son yıllarda bütün sosyal hayatta ve dijital platformlar dâhil olmak üzere her yerde bu baskının bariz örnekleri yaşanıyor. Bu minvâlde Müslümanların selâm yerine “Merhaba” demeleri de Çin rejimi tarafından zorunlu kılınmıştı.
Çin rejiminin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyon ve soykırıma uğramaktadır. Millî, dinî, siyâsî ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler bu baskının kurbanı olmaktadır. Doğu Türkistan’da ağır insan hakları ihlâllerini aşmış ve soykırım derecesine ulaşan, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine gelen Uygur meselesi, küresel bir sorun hâline gelmektedir. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve ciddî insan hakları ihlâllerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılmaktadır.
Öte yandan ortaya çıkan resmî veriler de Çin Komünist Partisi idaresinin kültürel ve etnik soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında milyonlarca insanı yasadışı bir şekilde alıkoyduğunu gösteriyor. Fakat Çin Hükümeti, toplama ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizlemeye ve soykırımı yalanlamaya çalışıyor. Günümüzde Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere bilinmeyen yerlerde hapsediliyor. Bu baskı tüm şiddetiyle devam ederken, tanıkların ifadelerine göre tutuklulara işkence ediliyor. Toplama kamplarında alıkonulanlar, sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyorlar. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler enjekte ediliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik verme gibi işkencelere de maruz kalıyorlar. Ayrıca kadınlar toplu tecavüze uğruyorlar.
Milyonlarca genç, Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Birçoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra, geride kalanlar ise siyâsî propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor, genç kadınlar Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan yaklaşık 800 bin Uygur Türkü çocuk, “Melekler Yuvası” denilen çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya, Çince yaşamaya, tıpkı Çinliymiş gibi davranmaya itilerek yaşam felsefesi, ideolojisi ve hayata bakışı tamamen Uygurlardan kopuk komünist bireyler yetiştiriliyor.
Doğu Türkistan’da Çin işgali altında millî ve dinî kültür mirasları, Uygur tarihi ve kültürü, Türk-İslâm mimarisi ve tarihî şahsiyetlerin türbeleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. 16 bin cami bu kapsamda yıkıldı. Kur’ân-ı Kerim başta olmak üzere Uygurca yazılmış sayısız eser ve kitaplar yakılıp yok edildi. Namaz kılmak ve oruç tutmak, toplama kampına alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş veya seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni sayılıyor.
***
BM Özel Raportörü Çin’i savundu
DAHA önce Çin’den yüklü para aldığı ifşa olan BM Özel Raportörü Alena Douhan, Çin’e yönelik tek taraflı yaptırımların uluslararası hukuka uymadığını ve bunun insan haklarına zarar verdiğini savundu.
Çin’in Xinhua Haber Ajansına göre, Birleşmiş Milletler (BM) Özel Raportörü Alena Douhan, Çin’e yönelik tek taraflı yaptırımların çok sayıda uluslararası hukuk normuna uymadığını ve uluslararası sorumluluk hukuku uyarınca karşı önlem olarak haklı görülemeyeceğini iddia etti. Tek taraflı zorlayıcı tedbirler ve insan hakları konusunda yetkili BM Özel Raportörü Douhan, Çin’e yönelik tek taraflı yaptırımların tek taraflı zorlayıcı tedbirler olarak nitelenebileceğini belirtti.
Douhan, 12 günlük Çin ziyaretinin ardından başkent Pekin’de düzenlediği basın toplantısında, Çin’in tek taraflı yaptırımların olumsuz etkilerini hafifletme kabiliyeti bulunmasına karşın ABD’nin ve diğer ülkelerin uyguladığı yaptırımların Çin’deki insan haklarına kaçınılmaz şekilde zarar verdiğini ve dünyanın geri kalanında olumsuz insanî sonuçlara yol açabileceğini vurguladı. Ziyareti sırasında, Doğu Türkistan başta olmak üzere Pekin ve Shenzhen’e giden BM Özel Raportörü, buralarda hükümet yetkilileri ve sivil toplum kuruluşları, işletmeler, akademik kurumlar ve diğer sektörlerin temsilcileriyle bir araya geldi. Douhan, tek taraflı yaptırımların, kaçak çalıştırılan bireyler, üretim kapasitesi azalmış yaşlı işçiler ve ekonominin bazı sektörlerinde istihdam edilen kadınlar gibi Çin’deki hassas grupları tehdit ettiğini ifade etti. BM uzmanı, bu gruplardaki kişilerin genellikle yaptırımlardan yüksek teknolojili sektörlere göre daha fazla etkilenen emek yoğun sektörlerde çalıştığını ve işsiz kaldıklarında yeni iş bulmakta daha fazla zorluk yaşadığını dile getirdi.
Tek taraflı yaptırımların ve uygulanma yollarının Çinli şirketlerdeki üçüncü ülke çalışanlarını da etkilediğini kaydeden Douhan, uluslararası kalkınmada ve insani projelerde faaliyet gösteren Çinli kuruluş ve işletmelerin kabiliyetlerine verilecek potansiyel zararın da bu tür projelerden fayda gören ülkelerdeki dezavantajlı nüfuslara yönelik yayılma etkisi yapabileceğini belirtti. Eylül ayında BM İnsan Hakları Konseyi’ne ziyaretiyle ilgili bir rapor sunacak olan Douhan, yaptırım uygulayan taraflara “BM Güvenlik Konseyi’nin izni olmaksızın Çin’e, Çinli vatandaşlara ve şirketlere uygulanan tüm tek taraflı yaptırımları kaldırma ve askıya alma” çağrısı yaptı.
BM’nin çalışmalarını izlemek üzere kurulan ve kâr amacı gütmeyen uluslararası kuruluş Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Gözlemevi’nin 18 Mayıs 2022 tarihinde yayınladığı bir raporda BM uzmanı ve Özel Raportörü Alena Douhan’ın Çin’den yüklü miktar para aldığı ortaya çıkmıştı. Douhan’ın, Mart 2020’de Birleşmiş Milletler’in daveti üzerine bağımsız uzman olarak görevi devraldıktan hemen sonra Çin’in Doğu Türkistan’daki sistematik soykırımı gizleyen sahte ve kamuoyu yanıltıcı propagandasına dâhil olduğu ve bunun için 2019 yılında Çin rejiminden 200 bin dolar rüşvet kabul ettiği belirtilmişti.
https://new.qq.com/rain/a/20240428A06LPB00
http://uy.ts.cn/system/2024/04/30/036907632.shtml
https://www.qha.com.tr/gundem/3-mayis-dunya-basin-ozgurlugu-gunu-488276
https://www.qha.com.tr/gundem/cin-hapsedilen-gazeteci-sayisinda-dunyada-birinci-oldu-488281
https://www.qha.com.tr/turk-dunyasi/cin-in-hapse-attigi-uygur-turku-gazetecilerden-haber-alinamiyor-488287
http://xj.people.com.cn/n2/2024/0501/c186332-40831325.html
https://www.facebook.com/zaomure.dawuti/videos/358655067203688
https://www.youtube.com/watch?v=2kHlIrUAL1s&t=16s
http://uy.ts.cn/system/2024/05/18/036910473.shtml
https://www.ohchr.org/zh/press-releases/2024/05/china-un-expert-says-unilateral-sanctions-must-not-be-used-foreign-policy
https://www.xjtvs.com.cn/news/2024-05/17/cms137678article.shtml
https://turkistanpress.com/page/bir-bm-yetkilisi-cin-39-den-yuklu-miktar-para-aldi/4644
https://turkistanpress.com/page/bm-insan-haklari-uzmani-cin-den-rusvet-aldi/4673