“İsa Mesih Gelecek”

Bu neyin hatırıdır acaba, tam olarak bilemiyorum… Ancak bildiğim, üç dört bilginin aklıma gelenleri desteklediği ve birbirine Siyonistçe çok yakıştığı: Davutoğlu, Gelecek Partisi, İsa Mesih ve İstanbul… Siyonistlerin Tanrı-Dâvûd Peygamber-İsa Mesih tahayyülleri ile gelecekteki “Arz-ı Mev’ud” hedefleri olabilir mi? E başlığı boşuna atmadık yazının başına “İsa Mesih Gelecek” diye!

TÖVBE, tövbe…

Yazımın bu başlığı ile billâhi bâtılın tellallığını yapıyor değilim.

Bir kehanetten de söz etmiyorum. Müneccim, hiç değilim…

Fakat kör gözümüze parmak sokacak kadar net ve itiraza mahal bırakmayan somut birkaç bilginin bir araya gelişine “rastlantı” diyemeyecek kadar da dikkat kesilmek gerektiğine inananlardanım.

Hele ki, 15 Temmuz vakasında, üzerimize tanklarla yürünmeden evvel, reklâmlarda bir avaz doğan bebeği, İsa’ya salâvat getirme teklifinde bulunan Aksiyon dergisini, Fethullah’ın hava, kara, deniz kostümlerini, “Türkçe Olimpiyatları”nda yapılan “Kimse şah değil, padişah değil” şarkısı ile göndermelerini, öğretmenlerinin bir maaşla nasıl şık şıkıdım giyindiğini, ajanca finanse edildiklerini, pervasızca para harcayan FETÖ’cülerin hizmet içi atamalarını hiç ayıkmadan gıpta ile seyrettiğimiz zamanları görüp geçirdikten sonra, hiçbir detayı atlamamak gerektiğinin altını kırmızı kalemle çizmek istiyorum.  

Meselâ şu işlere bakın ve “Bu, bir rastlantıdan ibarettir” deyin…

Yahut demeyin…

Ama sonra bana, “Demedi” demeyin!

Siyâsî plâtformda adını duyalı 2007 genel seçimleri itibariyle 13 yılı henüz tamamlamış bir Ahmet Davutoğlu var. Yani AK Parti’nin 2002’deki milâdından 5 yıl sonra siyâset arenasına “pat” diye düşmüş yahut düşürülmüş bir isim…

(FETÖ’nün sinsice Reis’in etrafını sardığı ilk dönemlerde belli ki FETÖ’cüler tarafından kulağa ismi fısıldanmış, Reis’in henüz terör örgütü olduğu gerçeğini ihtimâl dahi vermediği bir akademisyene güvenmesinden hâsıl olan bir siyâsî plâtforma düşme yahut düşürülme olabilir bu.)

Davutoğlu, 5 Mayıs 2016 yılında Başbakanlık’tan istifasıyla nadasa çekildi mi dersiniz?

Geleceği şekillendirecek isimlerden olma ihtimâliyle kızağa alındığını mı yoksa?

Yahut AK Parti içinde deşifre olduğuna mı yanarsınız?

Orasını ben bilemem ama bana sorarsanız, deşifre olmasıyla birlikte, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ’nün başarılı olacağını sanarak, “Üzülme Hocam, direnme Hocam, ver istifanı gitsin! Onlara günlerini 15 Temmuz’da göstereceğiz. O koltuğa sen oturacaksın!” vaadi de kurgulanmış olabilir.

Ancak keser dönüp sap dönünce hesap da döndü ve Davutoğlu, nadasa çekilmiş göründü.  

Şimdi gelelim, olup bitenlerin rastlantı mı, kurgu mu, plân mı, sahnelenmiş yeni bir tuzak veya oyun mu olduğunu görmeye…


Siyaseten mi getirmeli, gökten mi indirmeli?

Bu zat ne yapıyor?

Malûm, 13 Aralık 2019 tarihinde “Gelecek” isimli bir parti kuruyor. 19 Aralık 2019’da partisinin yönetim kurulunu açıklıyor. Sonra hiç hız kesmeden 9 Ocak 2020 tarihinde partisinin üç büyük ildeki başkanlarını açıklıyor.

E, ne olmuş yani?!

Demokratik bir ülke ve dileyen dilediği girişimde bulunabilir; dilediği isimlere yönetim kurulunda yer verebilir, dilediği kişileri başkanlıkla görevlendirebilir…

Ama kazın ayağı pek öyle görünmüyor. Sadece demokratik bir girişimden ibaret değil; Siyonist bir kurgu, kör gözümüze parmak sokarcasına cüretkârca gündemimize düşüyor. 

Evet, Ahmet Davutoğlu…

Bu zatın soy ismine daha evvelce hiç takılmamıştım doğrusu. Çünkü Dâvûd (as) soyunun günümüz temsilcilerinden olmasında bir beis olamazdı ve İlâhî Vahiyde zikredilen tüm peygamberlere iman, amentümüzün vazgeçilmez esasıydı.

Gel gelelim, Davutoğlu’nun açıkladığı il başkanları arasında yer alan “İsa Mesih Şahin” ismini duyunca, “1982 doğumlu İsa Mesih’in babasının yürek yemiş yahut FETÖ’cülerce desteklenmiş bir baba olma ihtimâli aklıma düşmedi” desem, yalan olur!

Bu nasıl bir şeydir ki, Osmaniye’de bir bebek dünyaya geliyor ve babası ona “İsa Mesih” ismini veriyor, İmam-Hatip Lisesi’nde okutuyor.

Bu İsa Mesih büyüyor, 2003 yılında AK Parti’nin gençlik kollarında başlayan ve Kadıköy AK Parti İlçe Başkanlığı’na kadar ulaşan siyâsî kariyerini sürdürüyor. Ve sonra Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’nin İstanbul İl Başkanı oluyor.

Allah Allah!

38 yaşındaki İsa Mesih’in; Türkiye nüfusunun, kültürünün, geleneğinin, mozaik prototipi hükmündeki İstanbul’a başkan olması, bana ilginç geliyor doğrusu.

Çünkü AK Parti Gençlik Kolları’nda ve İlçe Başkanlığı’nda görev yaptığı tarih aralığına bakıyorum, 2003 ilâ 2018… 15 yıllık bir süreç… Pek az değil; en azından Davutoğlu’nun 2007 ilâ 2016 yılları arasında gerçekleştirdiği 9 yıllık tecrübeden daha fazla!

İsa Mesih, 9 Kasım 2019’da “Düzelme umudu kalmadı” diyerek AK Parti’den istifa etmişti. Belli ki derdi, içinde bulunduğu partinin işleyişi değil, kendisine gelecek il başkanlığı teklifinin yolunu yapmakmış.

Peki, İsa Mesih, 15 yıllık Kadıköy siyâsî tecrübesinde hangi başarıları kayda geçirmiş?

Benim bildiğim, Kadıköy Belediye Başkanları ANAP’lı Osman Hızlan (1984-1989), CHP’li Cengiz Özyalçın (1989-1994), CHP’li Selami Öztürk (1994 ilâ 2014 yılları arası dört dönem aynı isim), CHP’li Aykut Nuhoğlu (2014-2019) ve son olarak CHP’li Şerdil Dara Odabaşı (2019 ve günümüz) şeklinde…

Görünen o ki, İsa Mesih, AK Parti adına Kadıköy İlçe Başkanı olarak pek faydalı olamamış. Yoksa bile isteye mi olmamış?

İstifham, bilemem…

Öyleyse nasıl oluyor da siyâsî skalada hiçbir başarılı ivme seyretmeyen İsa Mesih, Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’nin İstanbul İl Başkanı olabiliyor? Yoksa Pensilvanya merkezli özel bir tedrisattan geçti de terör müfredatını hıfzetme başarısını gösterdiğinden mi? Allâh-u âlem!

Bu neyin hatırıdır acaba, tam olarak bilemiyorum… Ancak bildiğim, üç dört bilginin aklıma gelenleri desteklediği ve birbirine Siyonistçe çok yakıştığı: Davutoğlu, Gelecek Partisi, İsa Mesih ve İstanbul…

Siyonistlerin Tanrı-Dâvûd Peygamber-İsa Mesih tahayyülleri ile gelecekteki “Arz-ı Mev’ud” hedefleri olabilir mi?

E başlığı boşuna atmadık yazının başına “İsa Mesih Gelecek” diye!

Gelecek Partisi’nden İsa Mesih, FETÖ’cülerin pilot bölge seçtikleri ve imparatorlukların kalbi İstanbul’a başkan olacak, isimler Tevrat’tan âyetleri akla düşürecek, üçlü sacayağı tamamlanacak ve biz de görmezden mi geleceğiz?

Ben görmezden gelemedim, işte burada kayda düştüm!

İsimler haber ajanslarından aklıma temas ettikçe, Tevrat’tan âyetler zihnimde dans etmeye başlayınca, “Yazmasam olmaz” dedim ve yazdım… Varsın, kurgu olsun… Ya tutarsa? Maazallah!

Derin ve kadim detaylar

Buraya bir de Tevrat ve İncil’den “Davutoğlu” ve “İsa Mesih” ifadelerinin birer isim olmaktan fazlası olduğunu kaynaklarla kaydedelim ve zamanın derinliklerine bırakalım…

Yazımın başında, “Müneccim değilim” demiştim. Görüneni birleştirmek zor olmadığından, “İsa Mesih Gelecek” başlığını atmak pek kolay olmuştu.

Şimdi paranoyak olduğum zannının önüne geçmek için iki satırlık bir izahı daha kayda düşelim ve sözü, Tevrat ve İncil’den alıntılara bırakalım…

Efendim, gazetecilik eğitimi aldığım akademide hemen hemen bütün hocalarımızın hatırlattığı bir kalıp vardır: “Bir köpek insanı ısırırsa haber değildir; bir insan köpeği ısırırsa, işte bu iyi bir haberdir!” 

Bu yazıda temâs ettiğim pek çok somut bilginin bir araya gelmesinden müteşekkil bir ihtimâli paranoyak bir kaygı ile değil, ihtimâl gözetmek gerekliliğinden hâsıl olmuş bir tedbirle kaleme aldım.

Zira pek çok darbe, pek çok tuzak ve pek çok işgal girişimi ile mücadele etmiş aziz Türk Milletinin ısırılmasını beklemek, haber olmaktan fazlasına mâl olacağından, insanımızın, mâneviyatımızın, “Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet” şeklindeki dört temel dinamiğimizin korunması adına gözlerimizi kapatıp başımızı kuma gömmek, boş vermek, “Neme lâzım?” demek konforumuz artık yok! Dünya kaynıyor, Haçlılar Türkiye’nin uluslararası stratejik başarılarıyla kuduruyor ve coğrafyamızı bölüp parçalamak için türlü maşalar kullanıyorken, her ihtimâli görmek ve gözetmek gerek…

Şimdi sizleri aşağıdaki Kitâb-ı Mukaddes (Tevrat ve İncil) kaynaklı metinle baş başa bırakıyor, Rabbimizin vatanımızı, milletimizi, bayrağımızı ve devletimizi korumasını diliyorum…

Mesih, Messiah, Meşiyiha

“Mesih” kelimesi, “İsa” ile sürekli yan yana kullanılan bir kelimedir. Günümüzde “Mesih” kelimesini “İsa”nın soy ismi olarak düşünen insanlar mevcûttur. Ancak “Mesih” kelimesi bir sıfattır, “İsa” ile birlikte kullanılır.

Mesih, İbraniceden gelmiş bir kelimedir ve anlamı, “meshedilmiş olan”dır. Meshedilmek, Kutsal Kitap’ta, Musevîlerin kralının Tanrı tarafından atanması ve bereketlenmesi eylemidir. Yani Yahudilerin kralı Tanrı tarafından atanır ve bereketlenir.

Örneğin 1. Samuel 24:6’da şöyle yazar: “Adamlarına, ‘Efendime, Rabbin meshettiği kişiye karşı böyle bir şey yapmaktan, el kaldırmaktan Rab beni uzak tutsun’ dedi, ‘Çünkü o Rabbin meshettiği kişidir’.”

Tanrı, Davut (İslâmî kaynaklarda “Hazreti Dâvûd” ya da “Dâvûd Peygamber” olarak geçer) aracılığıyla İsrail’de bir hanedan kurar ve Davut soyundan gelenlerin kral olması kuralı başlar. Eski Antlaşma’da, Yaratılıştan beri gelen ve sonrasında Davut soyundan “Kurtarıcı” olarak gelecek olan, vaat edilmiş olan, hakkında peygamberlikler olan krala “Mesih” denecekti. İşte İsa Mesih, bu kavramdan dolayı kullanılır!

Mesih ve Krallık kavramları birliktedir.

Yahudiler, Davut soyundan gelecek olan Mesih’in, kendilerini Roma İmparatorluğu’nun baskı ve zulmünden kurtarıp Davut zamanındaki görkemli altın çağlarına kavuşturacak bir Kral, bir Mesih bekliyorlardı. Ancak Mesih’in görevi sadece İsrail’i, Yahudileri kurtarmak değil, tüm insanlığı günahın baskısı ve zulmünden kurtarıp Tanrı’yla barıştırmaktı. Mesih savaşmaya, öldürmeye, yargılamaya değil; sevmeye, merhamet göstermeye, lûtfetmeye gelmişti.

Yahudiler, bekledikleri Mesih’in tutuklanmasını, yargılanmasını, cezalandırılmasını ve öldürülmesini beklemiyorlardı. İsa Mesih daha önceden bunların olması gerektiğini söylediği hâlde, öğrencileri de bu olayların olmasını beklemiyorlardı.*

Kurtarılmayı bekleyen

Hazreti Dâvûd, Tevrat’ın yasalarına göre toplumuna önderlik etmişti. Çünkü Zebur, yaptırımı olan İlâhî bir kitap değil, Allah aevgisinin şiir şeklindeki ifadesiydi.

Hazreti Dâvûd’un ölümü yaklaşınca, oğlu Hazreti Süleyman’a şöyle vasiyet etmişti:

I. Krallar 2/3: “Tanrın Rabbin verdiği görevleri yerine getir. O’nun yollarında yürü ve Musa’nın yasasında yazıldığı gibi Tanrı’nın kurallarına, buyruklarına, ilkelerine ve öğütlerine uy ki yaptığın her şeyde ve gittiğin her yerde başarılı olasın.”

Yahudiler, Hazreti Dâvûd’un Tanrı yasalarına uygun idaresiyle kurtarıcı kimliğini ve görkemli krallığını hep anımsamışlardır. Hazreti Dâvûd’un soyundan bir “Mesih”in gelip onları kurtarmasını ve kutsal topraklarda eskisi gibi büyük bir devlet kurmalarını günümüzde de beklemektedirler.*

 

Kaynak: Kitâb-ı Mukaddes