İran ve Ukrayna üzerinden oynanan oyunlar

Rusya Türkiye’ye karşı nasıl bir politika izlediyse, İsrail de Azerbaycan’a karşı benzeri bir politika izledi. Bu coğrafyada ABD’nin ve Rusya’nın kursağında kalan tek ülke var: Türkiye… Bugünlerde Ukrayna merkezli oynanan oyunun amacı, Türkiye’yi sıcak sahneye çekmek ve İran karşısında Türkiye’yi elimine etmektir.

KAVGANIN bitmediği ve Batı’nın hiç boş bırakmadığı yerlerden birisi Basra Körfezi’dir. Irak’ın, İran’ın Basra Körfezi'ndeki hâkimiyetine son vermek amacıyla 1980 tarihinde İran topraklarına başlattığı saldırı, 2 yıl sonra İran’ın topraklarını geri almasıyla yön değiştirdi.

İran, petrol ihracatını Basra körfezinden, Irak ise petrol boru hatları üzerinden yapıyordu. ABD eski Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’e destek verdi.

8 yıl süren İran-Irak savaşının sonunda iki ülkenin sınırı değişmedi, bir milyon civarında insan hayatını kaybetti, Irak borçla yüklü miktarda silah alarak güçsüz duruma düştü. Her iki ülkenin ekonomisi ve halkı ciddi oranda zayıfladı. 

Kendini borç batağından kurtarmaya çalışan Irak, yine ABD’nin 1990 yılında Kuveyt’e saldırarak oradaki petrol kuyularını ele geçirmeyi hedeflese de yalnız kaldı. Bugün Irak bölünme eşiğine geldi. Ayrıca Suriye ve Irak’ın kuzeyinde terör devleti kurulması için ortam ABD öncülüğünde Batı tarafından hazırlandı.

Dünya devletleri arasında petrol üretiminin en güçlüleri olan İran, petrol satışında bu coğrafyada en ucuz petrol satan ülke konumuna geriledi. Irak, kaybetti, İran kaybetti… ABD ve Batı kazandı…

ABD, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde kurmak istediği terör devleti için bu bölgedeki İran, Irak ve Suriye’nin zayıflamasıyla ciddi bir yol kat etmişken Türkiye’yi bir türlü geçemedi. Türkiye, bu coğrafyada ABD ve Batı’nın bütün planlarını boşa çıkarmayı başardı. Ancak ABD asla pes etmedi ve bu bölgede terör devleti kurma arzusunu yeniden ivmelendirdi.

Rusya’nın sıcak denizlere çıkış politikası, I. Petro ile birlikte 18’inci yüzyılın başlarında Osmanlı coğrafyasını hedef almakla başlamıştı. Rusya, bu uğurda destekçi olarak İngiltere ve Fransa’yı her zaman yanında buldu. Rusya’nın sıcak denizlere inmek için tercih ettiği yolun ise İstanbul Boğazı ve Basra Körfezi’nin olması, Alman Stenzel’i haklı çıkarmıştır. Tarih sürecinde Rusya, Türkiye ile İran arasının bozuk olması için her zaman gayret gösterdi.  

Rus savaş gemileri silahlarını göstere göstere İstanbul Boğazı’ndan geçerken bunlara tek kelime ses etmeyenlerin millî iradeye muhtıra gibi çıkışları nereye konulacak!? Bu da yetmiyormuş gibi “siyâsî” bir destekçi de bulan bu çıkış, asla sıradan bir çıkış değildir. Bu çıkış, buzdağının sadece görünenin yüzüdür. Bu, not olarak kalsın...

Rusya, Irak, Lübnan, Libya ve Cezayir gibi ülkelerle ilişkilerini sürekli canlı tuttu.  Suriye’deki savaş ortamını çok iyi değerlendiren Putin, Beşşar Esad’ın kendisinden yardım istemesini fırsata çevirdi ve I. Petro’dan beri devam edegelen “sıcak denizlere inme” politikası başarıya ulaştı. Üstelik bu hedef, Basra körfezine kadar da ulaştı.   

Türkiye’nin Libya, Katar, Suriye ve Irak politikaları hiç şüphesiz Batı tarafından dikkatle takip edildiği gibi Rusya tarafından da takip edilmektedir. Rusya, Boğazlar konusunda Türkiye’nin “uysallığına” oynamayı iyi beceriyor. Obama ve Trump iktidardayken işini yürüten Putin, Biden döneminde çok daha derin oyuna soyundu.

Bugün bütün akıllar Ukrayna’nın NATO’ya girip girmemesi üzerine veya olası bir savaş ihtimaline odaklanmış durumdadır. Bu durum elbette bölge ülkelerini ciddi şekilde etkileyecektir. Lakin bu durum, büyük bir oyunun ilk perdenin sadece bir fragmanı hükmündedir. 

Olası bir sıcak temasta Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in karşısında kalacağını düşünmek olası bile değil. Lenin ile birlikte Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak ortaya çıkarılan Kırım, Stalin döneminde Ukraynalılar üzerinde baskı politikasına dönüştürülmüştü. Stalin döneminde 10 milyon civarında Ukraynalı hayatını kaybetmişti. Zelenski’nin ne sıcak çatışmaya girme derdi ne de Rusya’nın Azak Denizi sorun olmadıkça Ukrayna’ya saldırma derdi var.

Ukrayna NATO üyesi olmayı isteyebilir, lakin bu ne kadar gerçekçi olabilir, onu zaman gösterecek. Avrupa, ABD-Rusya kavgasında Rusya’nın mı yoksa ABD’nin mi anında yer alır? Belki de böyle bir kavga da olmayacak. Göstermelik bu… Ukrayna’nın NATO veya AB üyesi olması, Rusya’yı köşeye sıkıştırma politikası olabilir. Lakin Çin-Avrupa enerji koridorunda güçlü bir ticaret ABD’nin işine gelmez. Bugün ABD’nin üretim üssü Çin’dedir. 

Ermenistan-Azerbaycan Savaşı’nda İran, Ermenistan’ı destekledi. Yeni olmayan bu durum, tarihsel süreçte Rusya’nın İran’ı Türkiye karşısında olması için takip ettiği politikanın devamıdır.  

İngiltere, AB’den tam zamanında ayrılarak arka planda kavganın sonucunda pastadan en iyi payı almaya odaklanmıştır. Suriye’de konuşlanan Rusya, Fransa’yı devreye sokarak Ermenistan’da Türkiye’yi durdurmak istedi. Azerbaycan ile hezimete uğrayan Ermenistan, Rusya-Fransa hedefini gerçekleştiremedi.

Suriye ve Irak’ın kuzeyinde ABD’yi durduran Türkiye, bu kez Karabağ’da Rusya’yı durdurdu.  Rusya’nın burada en büyük destekçisi Müslüman bir ülke olan(!) İran’dı. İran’ın kuzeyinde yaşayan binlerce insan günübirlik Bakü’ye gider ve gelir. Bu nedenle Azerbaycan’ın İran’a karşı tepkisi belli bir düzeyde kaldı.

Rusya Türkiye’ye karşı nasıl bir politika izlediyse, İsrail de Azerbaycan’a karşı benzeri bir politika izledi. Bu coğrafyada ABD’nin ve Rusya’nın kursağında kalan tek ülke var: Türkiye… Bugünlerde Ukrayna merkezli oynanan oyunun amacı, Türkiye’yi sıcak sahneye çekmek ve İran karşısında Türkiye’yi elimine etmektir.

İran’ı, tarih sahnesinde itibarsızlaştıran Batı, aynı oyunu Türkiye’ye oynamak istiyor. Demir İpek Yolu Projesi’yle Londra-Pekin hattının hızlı tren ile 48 saat olması ve bu hattın Türkiye’den geçmesi ABD’nin hiç işine gelmiyor. Azerbaycan ile Türkiye vatandaşlarının 1 Nisan’da kimlikle geçişlerinin başlaması Türkiye’nin ata yurduna açılan büyük bir koridoru oldu. 

Bu koridor, güneyimizde kurulmak istenen terör devletinin destekçileri olan Rusya’yı, ABD’yi ve Batı’yı hayli endişelendirmiştir. Azerbaycan-Türkiye koridorunu istemeyen en önemli ülkelerden birisi İran’dır. Çünkü İran’daki nüfusun en az dörtte biri Türk’tür.

Akdeniz, Hazar Denizi, Karadeniz ve Kızıldeniz daha da ısınacak. Türkiye’ye diz çöktüremeyen ABD ve Batı, eline geçen ilk fırsatta Türkiye’ye yeniden 15 Temmuz’u yaşatmayı deneyecektir.