Irak, dinler arası diyalogun merkezine mi alınıyor?

İran’ın bu görüşmeler sırasında nükleer anlaşma için ABD’ye yol yapmasını bu minvâlde anlamak gerekiyor sanırım. Zira Hamaney’in otoritesini tanımayan Sistani’nin bu görüşmeyi olumlu şekilde yorumlaması ve bölgede daha önde muhatap alınan öncü otorite olarak kabul görecek olması İran’ı rahatsız etmiş olabilir.

PAPA Francis’in Irak’a yaptığı ziyaret oldukça dikkat çekiciydi.

Vatikan’dan yapılan açıklamaya göre Papa Francis’in bir hac ziyareti yaptığı belirtilse de yine Vatikan’ın ziyaretler öncesindeki “nüfusunun çoğunluğu Şii olan bir ülkeye ilk gidiş” ibaresi ziyaretten de önemli bir işaretti.

Irak’ın, nüfusunun çoğunluğu Şii olan bir ülke olduğunu bilmiyordum, Vatikan’dan öğrendim.

Kaldı ki, işgalden sonra gerçekleşen yağmalarla basılan nüfus dairelerini ve yakılan evrakları o günlerde Türkiye’de acıyla izliyor ve maalesef bir şey ümmet olarak bir şey yapmıyor, 1 Mart Tezkeresi Meclis’ten geçmediği için tuhaf bir şekilde övünüyorduk.

Papa Francis’in Cumhurbaşkanı ve Başbakan düzeyindeki görüşmelerinin yanında yaptığı iki görüşme çok daha belirleyici ve ziyaret adına fikir vericiydi.

IKBY Başbakanı Barzani ve Şii lider Sistani ile yapılan görüşmeler, sözde ülkede barış ve hoşgörü adına Vatikan’ın ne şiş yansın ne kebap stratejisinin birer parçasıydı.

İran’ın bu görüşmeler sırasında nükleer anlaşma için ABD’ye yol yapmasını bu minvâlde anlamak gerekiyor sanırım. Zira Hamaney’in otoritesini tanımayan Sistani’nin bu görüşmeyi olumlu şekilde yorumlaması ve bölgede daha önde muhatap alınan öncü otorite olarak kabul görecek olması İran’ı rahatsız etmiş olabilir. Hatta İran’ı Şia’nın baş devleti olarak gören İrancı çevreler, Sistani’yi tekfir etmekten bu yüzden geri durmadılar.

Ur’da gerçekleştirilen Hoşgörü ve Diyalog Sempozyumu ise bize doğrudan FETÖ’yü hatırlattı.

Geçtiğimiz yıl Mısır’da El-Ezher Üniversitesi Şeyhi ile buluşan Papa Francis’in Mısır’dan da aldığı hoşgörü ve diyalog icâzeti, Irak’ta yaptığı görüşmede kendisini daha da rahatlatmış olabilir.

Erbil’de yaşanan el öpme şenliği (!) ise ümmet-i Muhammed’in içinde bulunduğu zilleti ve izzet ararkenki körlüğünü derinlemesine yansıttı.

Bir ziyarette hem Şiileri, hem de Sünnileri bu kadar kolay yola getiren kaç Müslüman olabilir ki?