
KİŞİNİN bilerek ve
isteyerek kendi eli ile gerçekleştirmiş olduğu bir eylemdir intihar. Literatürün
geneline bakıldığında, intihar için şu tanım karşımıza çıkmaktadır: “İntihar,
ölme niyeti ve amacıyla, sonucunun ölüme yol açacağına inanılan bir yöntemle,
hayata son vermeye karar verilmesi ve bu kararın uygulamaya geçirilmesidir.” (Ağılkaya,
2010)
Mükemmel
hayat yoktur. Mükemmel insan yoktur. İnsanoğlu bunu bildiği hâlde niçin tatlı
canına kıymak ister? İntihar aslında bir kaçıştır; kendinden ve sırtındaki
yüklerden kurtulma isteğidir. İntihar bir yardım çığlığıdır, imdattır. Aslında
kişi bunun sinyallerini çevresindeki insanlara verir. Görmek için göz, duymak
için kulak lâzım. Çevre sağır ve kör ise, duyan ve gören olmuyor.
İntihar
davranışı/terimi, düşünce ile başlayıp ölümle sonuçlanan bir davranış yelpazesi
ve sürecini anlatıyor.
Tamamlanmış
intihar, ölümle sonuçlanmış olaydır. İntihar girişimi, kişinin kendisini öldürmek
için yaptığı girişimdir. İntihar düşüncesi ise, kişinin kendisini öldürmeyi
düşünmesi ve bu yönde plânlar yapması olarak tanımlanır. İntihar küresel
anlamda ciddî bir halk sağlığı problemidir. Her yıl bir milyona yakın insan
intihar etmektedir (DSÖ).
Yine
Dünya Sağlık Örgütü’nün istatistiklerine göre, 100 bin nüfus başına intihar
edenlerin sayısı dünyada ortalama 10,5 kişidir. Yüksek gelirli ülkelerde bu
sayı 11,5’e yükseliyor. Bu oran Türkiye de ise 100 bin kişi başına ortalama 7,2
olarak bildirilmiştir. Bunlar kamuoyu ile paylaşılan rakamlar ama gerçekte bu
sayının bize söylenenden çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
Türkiye
İstatistik Kurumu’nun en son yayımladığı 2018 yılı verilerine baktığımız zaman,
2018’de toplamda 3 bin 118 kişi intihar ederek hayatına son vermiş görünüyor. Bunun
yüzde 75,6’sını erkekler, yüzde 24,4’ünü ise kadınlar oluşturmuş. Bu sayının her
yıl arttığı bilinmektedir. Plandemi ile birlikte bu sayıda daha fazla artış
olduğu bilinse de TÜİK son rakamları açıklamadı.
Erkek
intihar oranlarının kadınlara kıyasla daha fazla olduğu biliniyor. Özellikle
refah seviyesi yüksek ülkelerde intihar eden erkeklerin sayısı kadınların üç katını
buluyor. DSÖ’ye göre dünya çapında intiharların yüzde 79’u düşük ve orta
gelirli ülkelerde gerçekleşse de en yüksek intihar oranına refah seviyesi
yüksek ülkelerde rastlanıyor.
Peki, kişiyi intihara iten sebepler nelerdir? Bunun çeşitli
nedenleri vardır. İntihara teşebbüs eden kişi birilerine duyduğu öfkeyle
intikam almak, ders vermek, cezalandırmak amacıyla intihara başvurmakta ya da
yaşanan yoğun çaresizlik hissi, buna eşlik eden yalnızlık nedeni ile bu eylemi
gerçekleştirmektedir. Kişi kendisini çıkmaz bir sokakta hissettiği için farklı
alternatif çözümler üretemeyebilir. Başka bir
seçenek yokmuş, tek yol buymuş gibi düşündüğü için intiharı seçebilir.
Birinci tip intiharda kişi, çevresindekileri korkutmak için,
onlardan ilgi ve yardım sağlamak amacıyla veya sevgi elde etme çabasıyla, bir
nevi mesaj vermek için intiharı seçmektedir. Bu intiharlar bir tür yardım arama
yolu olarak da görülmektedir.
İkinci tip intiharlarda ise bireyin amacı gerçekten de kendini
öldürmektir. Bu amaçla intihar, en çok psikiyatrik bozuklukları olan bireylerde
görülmektedir. Gerçek intiharlarda en yüksek risk grubunu depresyon hastaları
oluşturmaktadır. (Apaydın ve Ark, 2016)
İntihar
eden kişilerde yüksek oranlarda depresif semptomlar görülmesi ve yapılan
çalışmalarda ölümle sonuçlanan intiharların yüzde 70’inin depresyonlu hastalara
ait olduğu bilinmektedir. (Adlî Tıp Dergisi, 2004)
Kişinin
intihar kararı almasında işsizlik, geçim sıkıntısı, kronik hastalıklar gibi
zorlu hayat koşulları kadar “yalnızlık” gibi psikolojik nedenlerin etkisi büyüktür.
İntihar girişiminde bulunan birçok kişinin amacının
ölüm değil, iletişim kurmak, yardım istemek ve içinde bulunduğu ve hoşnut
olmadığı durumu değiştirmek olduğu bilinmektir. İntiharı inceleyen bazı
araştırmacılar intiharın sebebini çevresel faktörlerde görürken, kimi
araştırmacılarsa psikolojik yahut ailevî sorunlarla ilişkilendirmişlerdir.
Güçlü aile bağları, toplumsal sorunların oluşmasını büyük ölçüde
önlemektedir. Aile paylaşımdır, aile güvendir, aile sevgidir. Bunlar olmayınca
veya zayıf olunca, kişi tek başına ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde ortada
kalıyor. Mutluluğunu paylaşacağı kimsesi yok ise, üzüldüğünde derdini anlatıp
bir iki teselli cümlesi bulacağı ailesi veya arkadaşı yok ise, bunların
eksikliği kişiyi ya madde alışkanlığına götürüyor ya da dönülmez bir yola
saptırıyor.
Aile bağları zayıflamış bir toplum, temelden sarsılmış bir binaya
benzer. Birkaç sarsıntıdan sonra yıkılması kaçınılmaz olur. Aile içerisinde
çözülemeyen problemler, temelde olması gereken sevgi, şefkat, güven, aidiyet
duygusundan yoksun yetişen bireyler, içlerindeki boşluğu kapatmak için,
ihtiyaçları olan sevgiyi farklı yollardan aramaya başlıyorlar. Aileye olan
bağlılık azaldıkça başka bağımlılıklar ortaya çıkıyor ve bu bağımlılıkların
ileri boyutu intihar oluyor. Aile ve sevgi, iki önemli unsur; bunları kaybeden
insan, kendini ve geleceğini kaybetmiş oluyor.
Çocuğu paraya boğarak, her istediğini yerine getirerek iyi anne-baba
olunmuyor. Çocuğun istek ve ihtiyaçlarını birbirinden ayırmak gerekir. Sevgi
harici her isteği karşılanmış bir ergene, temel ihtiyacı olan sevgi, güven ve
aidiyet duygusu verilmemişse aile içerisinde problemler yaşanması
kaçınılmazdır. Sorunlu çocuk yoktur, sorunlu ebeveyn vardır.
İntihar hakkında doğru bilinen yanlışlar nelerdir?
“Kişiye intihar düşüncesi olup olmadığını sormak, onun aklına
intihar fikrini sokar ve intihar etmesine neden olur” gibi bir yanlış düşünce
mevcuttur. İntihar davranışı bir yardım çağrısıdır. Bunu bilip kabul etmek
gerekir. İntihar düşünceleri hakkında soru sormak, kişinin yardım istemesine ve
bu duygularını konuşarak duygusal yükünü boşaltmasına yardımcı olur. İntihar
fikirlerini konuşma fırsatı bulan kişi, intiharın kısır döngüsünden kurtulmuş
ve rahatlamış olur. İntihardan bahseden kişi bunu yapmaz, o ancak dikkat
çekmeye çalışıyordur.
Doğrusu, kendi hayatına son veren kişilerin yaklaşık yüzde 80’i
daha önce çevresindeki kişilere intihar niyetlerinden bahsetmişlerdir. Bir kişi
intihar hakkında konuştuğunda mutlaka ciddiye alınmalıdır. Bir kişi kendini
öldürmeyi gerçekten istiyorsa, onu kimse engelleyemez.
Doğrusu, intihar eden insanlar çoğunlukla ölmeyi değil, sahip oldukları
hayatı yaşamak istememektedirler. Amaç, yaşadıkları derin acıya son vermektir.
İntiharların
ortak özellikleri şunlardır: Dayanılmaz ruh acısı her intiharın ortak
uyaranıdır. İntihardaki ortak amaç, çözüm arayışıdır. İntihardaki ortak hedef,
bilincin sonlandırılmasıdır. Bireydeki doyurulmamış psikolojik ihtiyaçlar,
intihardaki ortak duygudur. İntihara karşı ortak içsel tutum, ambivalanstır. Daralma,
intihardaki ortak bilişsel durumdur. Kaçma, intiharlardaki ortak tepkidir.
Kendini öldürme niyetinin ötekine iletimi, intihardaki ortak kişiler arası
tepkidir.
Yaşanan problemler karşısında insanoğlunun kendisini zaman zaman
çaresiz hissettiği anlar olmuştur. Böyle zamanlarda yardım alacak, sorunlarını
paylaşacak birilerinin olmaması, insanları dönülmez bir yola sürükleyebiliyor.
İntiharla Mücadelede Danışmanlık Ağına Tutun (İMDAT) Projesi böyle bir ihtiyacı
fark edip Türkiye’nin 81 ili, Almanya, Azerbaycan ve Kıbrıs’tan gönüllü
psikolog ve psikolojik danışmanlar ile intihar düşüncesi olan bireylere destek
vermek amacıyla yola çıkmıştır. Bir yıl boyunca çeşitli eğitimler alan
meslektaşlarımız, gönüllü olarak destek vermektedirler.
Devletimizin intiharları önleme konusunda acilen bir girişimde
bulunması gerektiğini düşünmekteyim. İntihar girişiminde bulunmuş ama
sonuçlanmamış kişilerin tedavisi için sadece intihar vakalarının olduğu
rehabilitasyon merkezlerine ihtiyaç vardır. Hem hastaya, hem ailesine psikolojik
destek verilmelidir. Okullarda öğrencilere ve velilere bilgilendirici
seminerler verilmesinin de faydalı olacağı kanaatindeyim.
İntihar sadece intihar edenin ya da o ailenin sorunu değildir.
Hepimiz fert fert sorumluyuz. Okulda öğrenciden, komşumuzdan, iş arkadaşımızdan
veya akrabamızdan… Bunun için duyarlı olmamız gerekiyor. Çevremizde son
zamanlarda içine kapanmış, konuşmayan, düşünceli, durgun ya da sevdiği
eşyalarını etrafındaki insanlara dağıtan, gitmekten ve bir daha dönmemekten
bahseden insanlar varsa, onlarla konuşmak, onları dinlemek, destek olmaya
çalışmak, yardım alması için cesaretlendirmek gerekir.
İntihar önlenebilen bir davranıştır; yeter ki uzatılan eli
tutmasını bilelim.