İnsanın gizli düşmanı: Bağımlılık

Kişinin kullandığı maddeyi birçok kez bırakma girişiminde bulunmasına rağmen bırakamaması, giderek madde dozunda artış görülmesi, madde kullanmayı bıraktığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması, maddenin zararlarını görmesine rağmen madde kullanımını terk edemeyip maddeyi kullanmaya devam etmesi, zamanının büyük bölümünü madde arayarak geçirmesi ile belirli bir durumdur.

BAĞIMLILIK, ilk başlarda bize masum görünen ama zaman geçtikçe hem maddî hem de manevî kayıplar yaşatan bir süreçtir. Onu tanımadan ismini koyamıyoruz. Bağımlı insanlara sorduğumuzda verdikleri cevaplar “zaman geçirmek, biraz eğlenmek, arkadaş grubuna dahil olabilmek için” gibi bahanelere sığındıkları bir döngüdür bağımlılık. Kişi bağımlı olduğunu hiçbir zaman kabul etmek istemiyor; tabii buna yaşadığı öfke ve maddî kayıplar da eklenince kontrolünü kaybedip şiddete veya intihar girişiminde bulunabiliyor.

Peki, bağımlılık kavramı nedir? Bağımlı dediğimiz zaman biz ne anlamalıyız?

Kişinin kullandığı bir madde, alkol, nesne veya yaptığı bir davranış üzerinde “kontrolünü kaybetmesi” olarak tanımlanabilecek bağımlılık, bir beyin hastalığıdır. Kişiler hayatta birçok şeye karşı bağımlılık oluşturabilirler. Örneğin alkole, tütüne, maddeye, kumara, teknolojiye ve herhangi bir eşyaya veya davranışa bağımlılık geliştirilebilir. (Yeşilay, 2024)

Bağımlılığın türleri nelerdir?

Alkol, madde ve tütün bağımlılığı türleri gibi teknoloji ve kumar bağımlılıkları da bireye, bireyin ailesine ve çevresine psikolojik, sosyolojik ve maddî olarak zararlar vermektedir. Bağımlılık bir örümcek ağı gibi, bağımlının çevresinde bulunan herkesi bir şekilde kötü olarak etkiliyor. 

Bağımlılık deyince aklımıza ilk gelen alkol bağımlılığını açıklayalım… Günlük fazla miktarda alkol alma ihtiyacı, önceleri keyif amaçlı ara ara kullanılan alkolün miktarı ve sıklığı zaman ilerledikçe artmaya başlar. Kişi adım adım sosyal hayatını alkol alabilmeye uygun hâle getirir. Örneğin, işyerinde veya arabasında alkol bulundurmak gibi. Alkol kullanımı ya da elde edilmesi için harcanan zaman, diğer faaliyetlere ayrılan zamanın önüne geçer. Meselâ, ailesiyle birlikte zaman geçirmek veya onların ihtiyaçlarını karşılamaya ayıracağı zamanı alkol tüketimine harcar. Alkolden uzak kalınan zamanlarda “yoksunluk belirtileri” dediğimiz, kişiyi rahatsız eden belirtiler görülür. Yoksunluk belirtileri, kolay kızma, öfke, saldırganlık, sinirlilik, bunaltı ve uyku sorunudur. Örneğin uykuya dalamama, rahatsız edici rüyalar görme, huzursuzluk ve çökme…

Kişi bu belirtileri yok etmek ya da en aza indirmek için yeniden daha fazla miktarda alkol alır ve alkol kullanmaya yönelik aşırı bir istek duyar. Bu döngü sonucunda bağımlılık gelişir.

Kendisini uyaran arkadaş veya aile bireylerine karşı şiddet uygulayabilir. Aileler, bu durum karşısında ne yapacaklarını bilmiyor ve şaşkındırlar. Nereye başvuracaklar, kimden yardım isteyecekler ya da bu durumu gizlemeleri mi gerekiyor, kararsız kalıyorlar. Kimi zaman alttan alırken, kimi zaman karşılık vermektedirler. Ancak bu tutarsız tutum, bağımlı kişinin bu şekilde davranmasını artırabilir. Sıkıştığı zaman kolayca şiddet uygulayabilir. Bu nedenle bağımlı kişi ailesine karşı şiddet uyguladığında, bağımlıya karşı net ve tek bir tutum sergilenmelidir. Şiddet, bir davranış bozukluğudur. Öncelikle yakın çevrenizden yardım istemekten çekinmeyin.

Tütün bağımlılığı

Türkiye’deki erişkin nüfusun yaklaşık yarısı sigara içmektedir. Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanan Ruhsal Bozuklukların Tanısal El Kitabı DSM-5’e (2013) göre aşağıdaki kriterlerden en az ikisinin birlikte görülmesi, tütün bağımlılığı tanısının konulması için yeterlidir.

•Tütünün genellikle amaçlanandan daha fazla miktarlarda veya daha uzun süreden beri kullanılması…

•Tütün kullanımını bırakma veya kontrol etme konusunda ısrarcı bir istek duyulması ancak bu konuda başarısız girişimlerin yaşanması…

•Tütün elde etmek veya kullanmak için gerekli faaliyetlerle çok fazla zaman harcanması…

•Tütün kullanmak için güçlü bir istek duyulması…

•Tekrarlayan tütün kullanımı sonucu iş, okul veya evdeki sorumlulukların yerine getirilememesi…

•Tütün kullanımı sonucu aile veya arkadaş çevresiyle yapılan etkinliklerin azalması veya bitmesi…

•Tehlike yaratacağı durumlarda dahi tütün kullanımının tekrarlanması (yatakta sigara içmek gibi)…

•Tütünün etkilerinden kaynaklanan kalıcı ve tekrarlayan sosyal sorunlara rağmen tütün kullanımına devam edilmesi…

•Tütünün neden olduğu veya etkisini artırdığı muhtemel kalıcı veya tekrarlayan fiziksel veya psikolojik problemlerin varlığına rağmen tütün kullanımına devam edilmesi…

•Aynı miktarda tütün kullanımının devam etmesiyle belirgin biçimde azalmış bir etki görülmesi ve istenen etkiyi elde etmek için tütün kullanımının belirgin miktarda artırılması…

•Tütüne yönelik yoksunluk sendromu yaşanması ve yoksunluk semptomlarını hafifletmek veya önlemek için tütün (veya nikotinle yakından ilişkili bir madde) kullanılması… (BMYK)

Madde bağımlılığı nedir?

Kişinin kullandığı maddeyi birçok kez bırakma girişiminde bulunmasına rağmen bırakamaması, giderek madde dozunda artış görülmesi, madde kullanmayı bıraktığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması, maddenin zararlarını görmesine rağmen madde kullanımını terk edemeyip maddeyi kullanmaya devam etmesi, zamanının büyük bölümünü madde arayarak geçirmesi ile belirli bir durumdur.

Madde bağımlısı olma sebeplerinden biri, insanın tarihsel gelişime bakıldığında giderek yalnızlaşmasıdır. “İnsan, zararını bildiği hâlde niçin böyle bir yola başvuruyor?” diye düşünürüz. Anneden ayrıldıktan sonra var olabilmek için çabalayan birey, bu süreçte dönem dönem kaygılar yaşar. Sevgi ihtiyacını karşılayamadığı durumlarla yüzleşebilmektedir. Yaşamda üst üste gelen başarısızlıklar sonucu bir eksiklik hisseder. Eğer psikolojik sağlamlığı güçlü değilse, sosyal desteği yoksa, bireyin karşılaştığı sorunlarla başa çıkabilmesi zorlaşır. Psikolojik sağlamlığı, uygun düşünce ve davranışları geliştirebilmeyi, tecrübeyi ve kişisel gelişimi zorunlu kılar. Bu aşamalarda, başarılı yol kat edememiş bireyler madde kullanımını “yanlış” bir başa çıkma mekanizması olarak kullanmaya başlamış olabilirler.


Aile içinde yaşanan zorluklarla başa çıkma stratejileri geliştirmek, bağımlı birey için daha güçlü bir destek ağı oluşturacaktır. Aile üyeleri, sağlıklı sınırlar koyarak bireyin sorumluluklardan kaçmamasını sağlamalı, bağımlı bireye destek olduklarını hissettirmeli ve aynı zamanda onu sorumluluk almaya teşvik etmelidir.


Sebepleri

Benlik saygısının düşüklüğü… Sağlıksız arkadaş ortamı… Merak… Kişilik problemleri… Sağlıksız aile ortamı… Sorunlardan kaçış isteği… Dayanıksız ve güçsüz kişilik yapısı… Duygusal yoksunluk…

Kumar bağımlılığı

Kumar oynama bozukluğu, psikiyatri alanında uzun yıllar dürtü kontrol bozukluğu olarak ele alınsa da zamanla madde ile ilişkili olmayan bağımlılıklar kategorisinde sınıflandırılmaya başlanmıştır. (Yeşilay)

Kumar bağımlılığı ve tamamlanmış intihar oranlarının incelendiği sınırlı çalışmalara bakıldığında, Kanada’da adli tıp son yirmi yılda 400’den fazla intihar vakasının kumar ile ilgili olduğunu bildirmiştir (Gagnon ve Leclerc, 2018). İsveç’te kumar bağımlısı 2,099 bireyin intihara bağlı ölümlerinde genel nüfusa göre 15 kat artış tespit edilmiştir (Karlsson, 2018).

Teknoloji bağımlılığı

İnsanoğlunun doğuştan gelen bir bağlanma ihtiyacı var. “Mutlu ve sağlıklı olduğumuzda bunu çevremizdekilerle paylaşmak isteriz. Ama bunu yapamadığımızda, örneğin travmatize olduğumuz veya soyutlandığımızda bizi rahatlatan bir şeylerle bağ kurma ihtiyacı duyarız. Bu ister akıllı telefonumuzu kurcalamak ister video oyunları oynamak, isterse de sosyal medyada gezinmek olsun bir şeylerle bağ kurarız. Çünkü bu doğamızda var. (Üner, 2018)

Kişi yapacak bir şey bulamadığında, engellendiğinde veya soyutlandığında, yalnız kaldığında ulaşabildiği en kolay madde veya nesneye ulaşıyor ve bu sayede beynin ödül merkezi uyarılıyor. Madde veya nesne kullanılmaya devam edildikçe ödül merkezi de uyarılmaya devam ediyor ve bir süre sonra tolerans gelişiyor.

Kişi bu aşamadan sonra kendini normal hissetmek için kullanıma devam ediyor ve bağımlılık durumu ortaya çıkıyor.

Teknoloji bağımlılığı

Ebeveynler teknoloji bağımlılığında çocuğu ile telefon arasında bir köprü vazifesi görüyor. Maalesef günümüzde ebeveynler telefon bağımlılığına zemin hazırlıyorlar. Nesneyi çocuklarının ellerine kendileri veriyorlar.

Çocuğun 0-6 yaş gelişim döneminde, en güvenli sığınağı ve örnek aldığı varlık, annedir. Anne tarafından “oyalansın, ağlamasın, uyusun, yemek yesin” gerekçeleriyle çocuğunun eline telefon-tablet verilmesi, çocuğunun zihnine bu cihazların güvenilir cihazlar olarak kodlanmasına sebep oluyor.

Peki ilerleyen yıllarda ne oluyor? Telefon ile sıkı bir bağ kurmuş olan çocuk okula başlıyor. Bu sefer anne, özellikle de ders çalışma konusu öne sürülerek, “Bırak artık şu telefonu, tableti!” söylemi, çocuğun kafasında sorgulamaya neden oluyor ve çocuğun bu sorgulaması, mantıklı bir açıklamayla giderilemediği takdirde çatışma ve itaatsizliğe dönüşüyor.

Oyun, telefon, internet ve sosyal medya bağımlılığının çözümünde ve sonrasında kişiyi bağımlı olduğu nesneden tamamen uzaklaştırmak, çevresel şartlar yüzünden mümkün olamıyor.

Dolayısıyla oyun, telefon, internet ve sosyal medya bağımlılığı, diğer bağımlılık türlerine nazaran çözümü handikaplı bir bağımlılık türü olarak öne çıkıyor.

Psikolojik Danışman Furkan Zenuni’nin önerileri ise şöyle:

  • “Ailelerin çocuklarının zihinsel ve duygusal tatminlerini sağlamaları çok önemlidir.”
  • “Çocuğun suni mutluluk kaynaklarına ihtiyacı kalmayacak şekilde yetiştirilmesine özen gösterilmelidir.”
  • “Oyun, telefon, internet ve sosyal medya kullanımı var olan çocuklar sistematik bir şekilde tüketen taraftan üreten tarafa yönlendirilmeli, ellerindeki teknolojik imkânları, öğrenmek, gelişmek ve üretmek için kullanmaya teşvik edilmelidir.”
  • “Çocuğun kodlama öğrenmesi, program veya uygulama yazabilmesi, web tasarımı bilmesi ona ileride hangi mesleği yaparsa yapsın başarı getirecektir.”

Bağımlılıkla mücadelede aile desteğinin önemi

Bağımlılık, sadece bireyi değil, aynı zamanda ailesini de derinden etkiler. Aile üyeleri, bu süreçte çeşitli duygusal yükler taşır; suçluluk, kaygı ve çaresizlik gibi hislerle başa çıkmak zorunda kalabilirler. Yaşanılan bu duygular, aile bağlarını zayıflatabilir ve iletişimi zorlaştırabilir.

Ailenin bu durumda en kısa sürede yardım almak için adım atması, daha büyük felaket yaşamalarının önüne geçecektir. Devletin ücretsiz tedavi kurumlarına başvurarak psikoeğitim alabilirler. Bu eğitim, bağımlılığın doğasını anlamalarına ve bilinçlenmelerine yardımcı olur. Destek gördükleri için bilinçli ve emin adımlarla ilerlerler. Aile içinde yaşanan zorluklarla başa çıkma stratejileri geliştirmek, bağımlı birey için daha güçlü bir destek ağı oluşturacaktır. Aile üyeleri, sağlıklı sınırlar koyarak bireyin sorumluluklardan kaçmamasını sağlamalı, bağımlı bireye destek olduklarını hissettirmeli ve aynı zamanda onu sorumluluk almaya teşvik etmelidir. 

Benzer sorunlar yaşayan ailelerin bir araya gelerek deneyimlerini paylaşmaları da önemlidir. Bu tür destek grupları, ailelere kendilerinin yalnız olmadıklarını hissettirerek aralarındaki dayanışma duygusunu pekiştirir. 

Aile içi dinamiklerin yıprandığı bu süreçte profesyonel destek almak, aile ile iş birliği sağlamak açısından büyük önem taşır. Böylece aile üyeleri birbirlerine karşı daha anlayışlı ve sabırlı olabilirler. Bu da tedavi sürecine olumlu katkı sağlar. 

Sağlıklı günler dilerim…