İnsan ve devlet diyalogları

Komşunuz hep sizin tarlanızda ekin ekiyor ve elde edilen ürünlerin gelirinden size de pay veriyor. Çünkü bu komşunuzun kendine ait tarlası yok. Bir müddet sonra, Allah’ın hikmeti bu ya, komşunuz da bir tarla sahibi oluyor ve sizin tarlanıza artık ihtiyacı kalmıyor. E tabiî bugüne kadar tarlanızı kullanırken ödediği kira geliri de ortadan kalkacak hâliyle. Şöyle deseniz şimdi: “Hayır, senin tarlan olmasın, hep benim tarlama kira ver! Çünkü ben daha fazla kazanmak istiyorum…” Ne ayıp!

KEŞKE ülkeler arası diyaloglarda insan iletişimindeki edep kuralları geçerli olsaymış.

Azerbaycan çok önemli bir zafer kazandı. İşgal altındaki toprakların kurtarılması, bu zaferin görünen yüzü. Bir de zaferle birlikte atılan imzalar gereği yeni ulaşım hatlarının devreye alınması ile Azerbaycan’ın kazançlı çıkacağı daha çok mevzu var. Yıllardır kapalı olan bu hatlara ek olarak yeni ulaşım koridorları da gündemde. Zengezur koridoru ile birlikte Türkiye ile Azerbaycan arasında daha da büyük bir yakınlık kurulacak. Ayrıca Nahçıvan ile Azerbaycan da bu koridor sayesinde bağlanmış olacak.

Gelgelelim, İran bu durumdan rahatsız olmuş. Gerekçe ne?

30 yıldır bütün ticarî ve ekonomik ulaşımın İran üzerinden olması ve bu koridorla birlikte İran’ın bu süreçteki etkisinin ve hâliyle ekonomik gelirinin düşecek olması…

Ne garabet!

Yani ülkeler arası bu hâdsiz kavgaları cidden aklım almıyor.

Düşünsenize, iki insan arasında böyle bir diyalog olsa ne tuhaf karşılanır. Komşunuz hep sizin tarlanızda ekin ekiyor ve elde edilen ürünlerin gelirinden size de pay veriyor. Çünkü bu komşunuzun kendine ait tarlası yok. Bir müddet sonra, Allah’ın hikmeti bu ya, komşunuz da bir tarla sahibi oluyor ve sizin tarlanıza artık ihtiyacı kalmıyor. E tabiî bugüne kadar tarlanızı kullanırken ödediği kira geliri de ortadan kalkacak hâliyle. Şöyle deseniz şimdi: “Hayır, senin tarlan olmasın, hep benim tarlama kira ver! Çünkü ben daha fazla kazanmak istiyorum…”

Ne ayıp!

Biz böyle bir insana ne etiketler yakıştırırız; haset, paragöz, bencil ve benzeri…

Ne hikmetse, ülkelerin bu haset ve paragöz tavırları, muhatabı olan ülkelerce bile olağan görülüyor. Galiba bu yüzden de bir türlü sevemedim siyaset mevzuunu. Sevilecek gibi de değil.

Bir başka konu da Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400’ler…

Başkan Erdoğan şöyle dedi:

“Hangi ülkeden ne tür savunma sistemleri aldığımıza kimse müdahale edemez. Buna kimse karışamaz. Bu kararları sadece biz veririz.”

Vallahi haklı!

Hattâ bu kadar haklı bir cümle ömrümde çok az duymuşumdur. Bir ülkenin parası varsa isteği yerden ihtiyacını temin edebilir. ABD tıpkı bir şımarık çocuk gibi, “Onlardan alırsanız küserim” diyor ya…

Tamam, bana politika, bürokrasi, bölgesel çıkarlar gibi bir yığın süslü kalıpla cevap verebilirsiniz fakat gerçekten son derece ironik aslında…

Yine insan ilişkilerine indirgediğimizde, bu da hakarete tâbi bir davranış. Tıpkı mahallenizdeki iki bakkalın müşteriye tavır yapması kadar ironik ve hâdsiz!

“Bugün ekmeği köşedeki bakkaldan almışsın, o zaman ben de sana süt satmıyorum” diyen bir bakkal hakkında ne tip duygulara sahip olurdunuz? Ben söyleyeyim: Muhtemelen o bakkalın hâdsiz ve paragöz bir insan olduğuna kanaat getirirdiniz.

“Sen üretme, benden satın al…”

Bu ve benzeri anlamdaki cümlelerin ülkeler arası ilişkilerin seyrini ne derece etkilediğini bilmeyen yoktur. Ve bu cümleyi kuran ülkeler kendilerini çok haklı görürken, bu cümlenin muhatabı olan ülkeler ve izleyici statüsündeki diğer devletlerse bir o kadar olağan karşılıyorlar durumu. Hâlbuki ne amiyane bir tavır bu!

Çok şükür ki, bir zamanlar bu cümleye muti olduğumuz gerçeği, şimdilerde yerini yerli üretimin inadına bırakmış durumda. “Üretme!” diyorlar, “yaptırım” yapıyorlar, “Doğal gaz çıkarma, doları yükseltiriz! Savunma sanayiini geliştirme, içten sarsarız” gibi bir yığın tehdit dolaşıyor etrafta. Fakat buna rağmen, inadına bir yerli üretim hareketi var memlekette. Emeği geçenlerden Allah razı olsun!

Sözün kısası; insan ilişkilerinde yerin dibine geçilecek, utançtan suratları kızartacak bir dolu davranış ve hitap, ülkeler arası ilişkilerde bu kadar normal karşılanıyor ya, bir kez daha soğuyorum siyaset denilen oyun sahnesinden…