İnsan-kitap ilişkisi ve teknoloji karşısında kitabın geleceği

Kitabın hayatı tehlikede ise, insan hayatı da tehlikededir. İnsan neslinin devamı esastır. Kitabın kendine yer bulamadığı bir dünyada insan hayatının devamı ve maddî-mânevî değerlerin takip eden nesillere aktarılması ve de sürdürülmesi nasıl mümkün olabilir?

MEDENİYETLER ve dinler, “kitap” merkezlidir. İnsan ve kitap, eş değer iki kavramdır. İnsan kitapla, kitap insanla hayat bulmaktadır. İnsanı kitaptan, kitabı insandan soyutlamak veya ayrı düşünmek mümkün değildir.

İnsan gerçeğinden yola çıkarak kitabın geçmişini, kitap gerçeğinden insana bakıldığında da aralarında mutlak bir ilişki ve birliktelik bulunduğunu fark ederiz.

İlk insan Hazreti Âdem (as), aynı zamanda peygamberdir. İnsanları doğru yola yönlendirmek için Hazreti Âdem’e “on sahife”, Son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafâ’ya (sav) da ebedî mucize Kur’ân-ı Kerîm verilmiştir. Eşsiz kitap…

Allah önce insanı, hemen arkasından kitabı yaratmıştır. İslâm Medeniyeti, kitap merkezlidir. O sebeple tüm insanlığı kuşatmakta ve kucaklamaktadır.

Teknolojinin hızla gelişme kaydettiği günümüz dünyasında âdeta kitapla insan arasında biraz mesafe oluşmaktadır. Gelişen teknoloji, kitabı arkaya mı itmektedir?

Daha açık bir ifadeyle, teknolojik ilerleme ile insanlar, kitaptan uzaklaşmaktadır. Yahut teknolojik gelişmeler, insanla kitap arasına mesafe koymaktadır. Buna rağmen kitaplar yazılsa da yazılan kitapların satış trendi eskiye göre eksi yönde yol almaktadır. Nüfus artsa da hem yazılı basın ve günlük gazete tirajları, hem de kitap satışları düşmektedir.

Okuma ihtiyacını insanlar elektronik olarak, öteki deyimiyle “sanal ortamda” karşılamaktadırlar. Ne yazık ki insan, hayatının vazgeçilmezi kitaba ilgiyi göz göre göre her gün biraz daha azaltmaktadır.

İster istemez şu soru zihinleri meşgul etmektedir: Kitabın geleceği tehlikede mi?

Kitabın hayatı tehlikede ise, insan hayatı da tehlikededir. İnsan neslinin devamı esastır. Kitabın kendine yer bulamadığı bir dünyada insan hayatının devamı ve maddî-mânevî değerlerin takip eden nesillere aktarılması ve de sürdürülmesi nasıl mümkün olabilir?

“Teknoloji bu sorunu çözebilir” denilebilir ama teknoloji, fizikî olarak ihtiyaçları karşılamakta, rûhtan ise uzaklaşmakta ve rûhu kuşatmamaktadır. Hâlbuki insanı ayakta tutan, rûhtur. Rûhun olmadığı bir beden, iskelet veya kadavradır.

Günümüzün gelişen teknolojik şartlarında ortalama bir düşünceyle konuya yaklaşınca, gelecekte CD veya benzeri elektronik malzemenin kitabın yerini alacağa benzediği söylenebilir. Bin yıllardan beri kütüphane raflarında yer alan ve geçmişin muhteşem zenginliğini muhafaza eden, günümüze ve geleceğe ışık saçan kitapların yerlerini mini mini çiplerin alacağı, hattâ herkesin ihtiyaç duyduğu bilgileri cebinde taşıyacağı tahmin edilmektedir.

Bir dünya kitabın çiplerle cepte taşınmasının yanında, daha şimdiden oluşmaya başlamış bir ortak dünya dili de günlük lîsanca konuşulmaktadır. Daha birkaç yıl öncesine kadar “media” kelimesinin karşılığı sözlüklerde yer almazken, bugün “media/medya”, sokaktaki insanın günlük konuşma dili arasında yerini almıştır ve rahatlıkla kullanılmaktadır. Facebook veya Twitter kavramları henüz çok yeni olmasına rağmen, ilkokul seviyesinde günlük dilde kullanılabilmektedir. Çok basit gibi algılansa bile, teknolojideki hızlı gelişmeler önce kavramları, sonra kitabı hayatımızdan çıkarmaktadır.

Mütevazı şartlarda evinde bir kütüphane kurmuş insanlar, kitaplarını kime nasıl devredeceklerinin plânlarını yapmaktadırlar. Özellikle modern evlerde küçük bir kütüphaneye yer bulmak, âdeta aile içi sorun olmaktadır. Birkaç yıl önce vefât eden çok değerli bir edebiyat akademisyeni dostum, katıldığımız bir toplantıda kitaplarının nasıl sorun olduğunu yana yakıla anlatmıştı bana. Söz konusu görüşmeden birkaç ay sonra vefât etti. Vefâtının en hazin tarafı, ölümünden birkaç ay sonra notlarını, fotoğraflarını ve çok sevdiği Osmanlıca kitaplarını sahafta satılırken görmem oldu!

Kitap, teknoloji karşısında direniyor. Evlerimizde, kitapçılarda ve kütüphanelerde şimdilik ayakta. Ama yarın ne olacağı bilinmiyor. Teknoloji kitaba karşı bir başkaldırı mı? Öyle algılamıyorum ama kitabı ikinci, hattâ üçüncü plâna atan bir teknolojiyi böyle algılıyorum.

Eli kalem tutan ve kitap okuyan ve de yazanların teknolojik gelişmeler karşısında kitabın ayakta kalması ve hayatını sürdürebilmesi için yeni çâreler üretmeleri gerekmektedir. Teknoloji kitaba değil, rûhu kuşatan kitap, teknolojiye galip gelmelidir.