
DEPRESYON, uzun süre devam
eden ve kişinin hayatını olumsuz bir şekilde etkileyen, sürekli üzüntü ve ilgi
kaybına neden olan bir duygu durum bozukluğudur. Mutsuzluk ve hayattan keyif
almama hâlidir. Değersizlik, aşırı suçluluk, yalnızlık, üzüntü ve ümitsizlik
duyguları ile karakterize edilir.
Hayat
şartlarının getirmiş olduğu ağır yük ve plândemi ile birlikte evlere kapanmak
zorunda olmak, insanların ruhsal dünyasında bir çöküntü oluşturdu. Bazı
insanların kişilik yapısı bu durumdan daha fazla etkilendi.
Depresyon
neden kaynaklanır?
Depresyon,
beyinde kimyasal dengenin bozulması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Örneğin,
bir yakının kaybı, iş kaybı, kronik bir hastalığa yakalanmak gibi sebepler
depresyona yol açabilir.
Bazen
kişi bir sebep olmadan da depresyona girebiliyor. Genetik aktarım yoluyla da
kişiden kişiye geçebiliyor. Anne veya baba sık sık depresyona giriyorsa, bu
kişilerin çocukları bunu yaşayarak ve rol model alarak öğreniyor, bu anlamda “Genetik
bir yatkınlık olduğu için görülme ihtimâli biraz daha yüksek” diyebiliriz.
Depresyonun
belirtileri nelerdir?
Kişinin
normalde severek ve isteyerek yaptığı bir işi yapmak istememesi, yataktan çıkmak
istememek, sürekli uyku hâli, uykuya dalmada zorluk çekmek veya aşırı uyumak,
aşırı yeme veya iştahsızlık, sürekli yorgunluk hissi, konuşmada veya
hareketlerde yavaşlama, değersizlik ve suçlu hissetmek, intihar düşüncesi gibi
belirtiler, “depresyon belirtisi” olarak kabul edilir.
Bu
belirtilerle birlikte süre de önemlidir. Kişiye depresyon tanısı konulabilmesi
için söz konusu belirtilerin en az iki hafta devam ediyor olması gerekir.
Kadınlarda görülme oranı yüksek olmakla birlikte, depresyon, çocukluktan
yaşlılığa kadar her yaşta görülebilir.
Depresyon
yaşlılıkta da karşımıza çıkıyor. “Âdeta tetikte bekleyip fırsat kolluyor”
diyebiliriz. Yaşı ilerlemiş insanların genellikle birden fazla hastalığı
vardır. Bunlara bir de depresyon eklenince, kişinin sağlığı iyice bozulur.
Önemli
bir sağlık sorunu olmasına rağmen, yaşlılarda depresyon teşhisi nadiren
konulur. Sebebi ise, yaşlıların keyifsiz, neşesiz, mutsuz, durgun olmalarının
normal karşılanması, şikâyetlerinin yaşlılıktan ileri geldiği düşüncesidir.
Diğer bir sebep ise, yaşlı depresyonunda “bedensel şikâyetlerin” ön plânda
olmasıdır. Yaşı ilerlemiş insanlar, genelde ruh hâllerinden bahsetmezler. Hatta
ruh hâlleri sorulduğunda cevap vermezler. Ellerini sallayarak, “Boş ver” der
gibi geçiştirirler. Daha çok, “Gözlerim eskisi kadar görmüyor, bacaklarım
ağrıyor, çabuk yoruluyorum, eskisi kadar dinç değilim, kuvvetim yerinde değil”
diye serzenişte bulunurlar. Doktorlar fiziksel semptomlara daha çok odaklandıkları
için, depresyon tanısını göz ardı ediyorlar.
Depresyon
önlenebilir mi?
Depresyonu
önlemenin kesin bir yolu olmamakla birlikte, stresi kontrol etmek, psikolojik
sağlamlığı arttırmak ve benlik saygısını güçlendirmek önemli adımlardır. Kişide
yukarıda saydığımız şikâyetler mevcutsa, en kısa zamanda destek alması, kendisi
ve çevresi için faydalı olacaktır. Çünkü depresyondan sadece kişinin kendisi
mustarip değildir, ev ve iş çevresindeki tüp insanlar bu olumsuz ruh hâlinden etkilenirler.
Depresyon
bir hastalıktır. Öncelikle bunu bilip kabul etmek gerekir. Herhangi bir
hatanızdan, kusurunuzdan, eksikliğinizden ya da günahınızdan kaynaklanmaz. Bu
hastalığa beyin kimyasının bozulması yol açar. Yaşanan üzücü olaylar ve stres
bunda etkilidir. Depresyona girdiniz diye asla kendinizi suçlamayın ve ayıplamayın.
Bu sizin kusurunuz değil. Kimsenin kusuru değil! Daha çok mükemmeliyetçi,
titiz, aşırı derecede sorumluluk sahibi ve çok fazla çalışan kişiler daha sık
depresyona girerler.
Peki,
bu durumda ne yapılması gerekir? Bol bol açık havada bulunmak iyi gelir;
özellikle öğleden önce yapılan yürüyüşlerde güneş ışığından daha çok
faydalanıldığı için, yürüyüşlerin sabah vaktinde yapılması tavsiye edilir.
Yalnız kalmamaya özen göstermek, kendinize iyi gelen bir arkadaşınızı arayıp
sohbet etmek, mümkünse karşılıklı görüşüp bir kahve içmek, kendinize iyi gelen
şeyleri keşfetmek önleyici etkiye sahiptir.
Görüşmelerimdeki
seanslarda danışanlara soruyorum: “Size ne iyi gelir, ne mutlu eder?” İnsanlar
kendilerini neyin mutlu ettiğini bilmiyorlar. Mutsuzluğa, ümitsizliğe o kadar
çok odaklanmışlar ki kendilerini nelerin mutlu ettiğinin farkında değiller.
Çünkü zihin hep olumsuza odaklanmış. Kısacası ne ile mutlu oluyorsanız, onunla
uğraşmak, onunla vakit geçirmek, size kendinizi daha iyi hissettirecektir.
Depresyona
girmek bir zayıflık işareti olmadığı gibi, depresyona girdikten sonra yardım
istemek de zayıflık değildir. Yardım istemek sizi daha çok güçlendirecektir.
Zaman kaybetmeden yardım almak, başta
kendinize, sonra çevrenizdeki insanlara faydalı olacaktır.
Hayatın
güzelliklerini kaçırmayın! Sağlıklı, mutlu, huzurlu günler dilerim…