MANİPÜLASYONLAR insanın zihinsel
süreçleriyle ilgili gibi dursa da manipülasyonu yapanlar bazen nesneyle
aracılandırarak, bazen de manipüle edilen şeyin bizzat kendisini yücelterek manipülasyonu
kamufle ederler.
Dolayısıyla
birçoğumuz, aracılandırılan nesneden ya da inşâ edilen yüceltimden
manipülasyonu göremeyiz. Göremediğimiz gibi, o manipülasyonun kimi zaman tarafı
ya da savunucusu oluruz. Bazen de herhangi bir doğrudan dışsal etki olmadan
bizzat zihnimiz ya da duygularımız kendimizi manipüle eder. “Inception” (Başlangıç)
filmi de bu bağlamda sinema tarihinde yerini almış eşsiz yapımlardan biri.
Yönetmen
ve senarist koltuğunda Christopher Nolan’ın oturduğu filmin başrollerinde
Leonardo DiCaprio, Marion Cotillard, Joseph Gordon-Levitt, Ellen Page ve
Cillian Murphy yer alıyor. Film, sıra dışı bir hırsız olan Dom Cobb’un
(Leanardo DiCaprio) hikâyesini anlatıyor.
İnsanların en savunmasız hâli olan uyku ve rüya hâlinde insanların bilinçaltındakileri çalan Dom, bu özelliğinden dolayı kısa zamanda büyük bir şöhrete kavuşur. Fakat zamanla başı belâya girer. Başını belâdan kurtarmak için Dom’a bir fırsat sunulur. Dom, bu kez bilinçaltı hırsızlığı yerine insan zihnine belli düşünce ve fikirleri yerleştirmeye çalışır. Dom, bu süreçte yer yer kendi zihniyle de mücadeleye girer. Hikâye bu noktadan sonra iyice katmanlı hâle gelir.
2010
ABD yapımı film, bir bilimkurgu gibi dursa da aynı zamanda bir dram, hatta
feminizm kokan çok fazla anlatıya sahip. Özellikle filmin kahramanlarından Mal’ın
(Marion Cotillard) sahnelerinde feminist temsillere de fazlasıyla yer veriliyor.
Film,
rüyaların manipülatif etkisi ve bilinçaltı yanılsamaları üzerine derinlikli bir
alt metin inşâ etmiş. Hatta kutsal metinlere atıf yapan ve kutsal metinlerden
beslenen bir yönü de var. Bu yönüyle metafizik anlatıları da bütüncül olarak
işliyor. Tüm bu anlatı düzeyleri o kadar yerli yerinde ve dengeli ki biri
diğerini bastırmıyor. Bu da filmi çok katmanlı ama baştan sona zengin kılıyor.
Birçok
insan psikolojik bütünlüğünü korumak için bilinçaltının oynadığı manipülatif
oyunlara rıza gösterir. Bazen bu oyunlar bir gerçeği örtmek için yapılır.
Psikolojik bütünlüğünün kaybolacağından korkan insanlar, bilinçaltının kendilerine
oynadığı oyunu fark etseler bile o oyuna karşı gelmezler. Hatta tam tersi bir
tavırla bilinçaltının ortaya çıkardığı yanılsamaya sıkı sıkıya sarılırlar.
Psikolojik
bütünlüğü koruma çabası ve psikolojik bütünlüğünü kaybetme korkusu, insanı
manipülasyonların bağımlısı yapar. İnsanlar bu korkularından kurtulmadıkça
manipülasyonlardan da kurtulamazlar. Başka bir deyişle, özgürlük ancak bu
korkudan kurtulmakla olur.
Yönetmen
filmde bu detayları fazlasıyla incelikli olarak işlemiş. Bu incelikli işçiliğe
mükemmel oyunculuklar da eşlik edince ortaya fazlasıyla iyi bir yapıt çıkmış.
Filmdeki
metaforik anlatıları yakalamak, filmin yoğunluğu ve zenginliğinden dolayı yer
yer güçleşiyor. Ama metaforik anlatıları yakaladığınızda, zihninizdeki o
metaforik anlatıya dair tüm anlamlar harekete geçiyor. Film bu yönüyle
izleyiciyi de manipüle ediyor.
Film
biraz uzun ama izlediğinize değecek.
İyi seyirler…