İnanmaya değecek bir mektup

İşte sana yazıyorum, korkularımı bir yana koymayı başaracağım! Ben kurtuluşa erenlerin inanlar olduğuna iman edenlerdenim ki bu da tevekkülü beraberinde getirir. Söylüyorum; inanacağım, iman edeceğim ve tevekkülde bulunacağım. Kaygılara “büyümek” demeyi ise hep reddedenlerden olacağım. Bileceğim; bu ancak kendinden uzaklaşmaktır…

SEVGİLİ Neyla,

Mektubuma nasıl olduğunu sorarak başlayacağım. Bir mektup nasıl yazılır, inan, bilmiyorum. Elbette öğrettiler mektepte, fakat son yazdığım mektubun üzerinden yıllar geçti. Hem ben, henüz sekiz yaşında, yönetimine arz içeren bir mektup yazıp zarfı müdürünün eline sıkıştırmış bir çocuğum korkusuz. Ama günler geçtikçe korkularım artıyor, buna sonra değineceğim…

O hâlde diyebilirim: Nasılsın? Dilerim ki, iyilikler içerisindesindir. Hatırıma geldin mi, sana duâlar ediyorum. Fakat şu sıralar duâ etmede güçlük içerisindeyim. Mektubumu aldığında bana duâ et de güzellikle duâ edebileyim yine. Daha önce duâ edebilmek için duâ isteyen oldu mu senden?

Hayatın nasıl ilerlemekte? Ne okuyorsun, neler izliyorsun şu sıralar? Angelopoulos’un o filmini izlediysen mutlaka konuşalım zamanı gelince. Ah Muhsin Ünlü’nün o dizesini on yedi yaşımdayken ezberlemiştim. Hayır, o dergiyi daha önce hiç duymadım. Anneciğin nasıl? Ellerinden öper, sevgiyle selâmlarımı yollarım, lütfen ilet ona bunları. Son işlediği elişi nasıl gidiyormuş? Birtakım kaygıları olduğunu duydum, birkaç ilmek kaçırmaktaymış dalgınlıkla. Onu emin kıl, her şey güzellikle tamamlanacak. Ve gördüğümde ona çokça teşekkür edeceğim.

Babanın iyi olduğundan haberdarım. Babalar her daim iyidirler. Yapacak esprileri varmış sofrada, gelince yaptığı çorbadan içeceğim afiyetle. Ellerine sağlık… Annem ve babamın da çokça selâmı var onlara. Tebessümlerini yolluyorlar. Bize de beklermişiz…

“Çok az zamanım kaldı” diyorum buradakilere, gün gelecek, gideceğim. Sen gittin mi, vardın mı, bilmiyorum. Henüz senden bir haber alamadım. Gideceğim lâkin gittiğim yerde nasıl rastlaşacağız, bunun cevabını hiç bilmiyorum. Rastlaşmayacağımıza dair herhangi bir eminsizlik yok içimde, inan bana. Eğer varanlardan olursam, sana yol hikâyemi anlatacağım ve bizzat senden dinleyeceğim gelirken yazıverdiğin dizeleri. Bazılarının ağzından duyuyorum gideceğim muhtemel yerin izahını. Pek çokları oranın güzellikler içerisinde olduğunu dile getirseler de orada olanlar pek mutlu görünmüyorlar. Aynı esnada da orada olmayı öğütlüyorlar sık sık. Sebebini bir türlü çözemedim. Sanırım ne vazgeçebiliyor, ne de emin olabiliyorlar.

Sorsan sızlanışlar içerisindeler, her ellisine gelmişin bir burukluğu var göğsünde. Yalnızca Allah korkularından mütevellit, şükrediyorlar. Ben, eğer varırsam her daim güzelliklerle karşılaşacağıma iman ediyorum. Beni üzmeyeceğinden, payıma bolluk koyacağından, beni aratmayacağından, doğru olduğunu bir bakışta anlayacağımdan şüphesiz ki eminim. Varışımın öyküsü de ferahlıklar ve kavuşmalarla olacak kezâ...

Benim günlerimi soracak olduğundaysa, vereceğim yanıt karmaşıkça olacak. Zaman zaman içimde bir tür huzursuzluk olduğu hissine varıyorum. O yıllardaki rahatlıklarım pek görünürlerde değil şu sıralar. Çokça anıyorum kendimi bir süredir. Bazı dostlarım çocukluğuma veriyorlar eski güvenimi. Lâkin biliyorum ki, ben emin olanlardandım. Daha büyüktüm, kendimi sımsıkı kucaklardım. Bazen o yıllardaki ben olup, kendimi karşıma alarak konuşmak istiyorum. Biliyorum ki, o çocuk hâlâ içimde bir yerlerde. Çok uzaklaşmış değil buralardan. Şimdilerde yer yer korkular bürüyor içimi. “Büyümek” diyorlar, inkâr ediyorum.

İşte sana yazıyorum, korkularımı bir yana koymayı başaracağım! Ben kurtuluşa erenlerin inanlar olduğuna iman edenlerdenim ki bu da tevekkülü beraberinde getirir. Söylüyorum; inanacağım, iman edeceğim ve tevekkülde bulunacağım. Kaygılara “büyümek” demeyi ise hep reddedenlerden olacağım. Bileceğim; bu ancak kendinden uzaklaşmaktır. Kendime yaklaşacağım, ellerimi merhametle kucaklayacak ve parmak izlerimi takip etmeyi sürdüreceğim. Kendime sıcacık bir şeftali çayı yapıp kokusunu içime çekecek ve gülümseyeceğim. Ardıma baktığımda pişmanlıklar görmeyeceğim. Çünkü mühim bir akitçesine bileceğim ki, yaşadığım hiçbir an, alelâde bir an değildir. Ve ne olursa olsun, onu yaşamam gerektiğini kabul edeceğim.

Kaç yaşında olursam olayım, “tecrübe” diyeceğim. Tecrübe kazanmak için yalnızca bir çocuk olmam gerekmediğini, tekrar tekrar aynısını yaşasam da her defasında görmem gereken bir başka şey olduğunu gözlerim önünde bulunduracağım. Hep elimden geleni yapacağım. Elimden gelebileceğin yerini “gurur” safsatasına bile isteye teslim etmeyeceğim. Ardındansa önüme bakmayı bileceğim. Olur da bir şeyleri kabul etmeyi istemeyecek, tecrübe edinmek istemediğimi döne döne dile getirecek olursam, kabul etmeden acımın dinmeyeceğini bildiğimi tekrarlayacağım. Gerekirse alacağım çocukluğumu önüme, ondan nasihatler dinleyeceğim.

Hep araştıracağım, okuyacağım, öğreneceğim. Her zaman olduğu gibi, yeni öğrendiklerimi insanlara anlatmayı sürdüreceğim. Yıllar geçse de yine trende bir kadını durdurup ona Bosna’nın hikâyesini anlatacağım. Sahaf amcalarla eskileri anacağım. Kitapçılarla az bilinen yazarları, aktarlarla türlü çayları ve tütsü kokularını, banklarda oturan teyzelerle memleketlerini konuşacak, göz göze geldiğim küçük çocuklara muziplikler yapacağım.

İyilik edip kötülüklerden sakınacak ve sonrasında iyiliği emredip kötülüklerden sakındıranlardan olacağım. Babam gibi, arabamın arkasında kediler ve köpekler için mama bulunduracak, onları yer yer dağıtacağım. Annem gibi, her insanın içinde koca bir ışık olduğunu bilecek ve herkese kıymet vereceğim. Babaannem gibi, kaç yaşına gelirsem geleyim, bu hayatta neler yaşamış olursam olayım, dolu dolu gülümsemeyi bilecek ve süsümü neşeyle kuşanacağım. Dedem gibi, kötülükleri sileceğim ömrümden, her yeni günün bir başlangıç olduğunu hatırlayacağım…

Ertelemeyeceğim!

Endişelerimi bir kenara bırakıp korkanlardan değil, Allah’a güvenenlerden olacağım. Herkesten önce kendim, yaptığım her işe saygı göstereceğim. Küçük işleri de büyük ve mühim işlercesine önemseyeceğim. İsmet Özel’in de dediği gibi, beni okumayanların ancak kendilerine birer kayıp olduğunu bilecek, sanatıma bu özgüvenle inanacağım. Yazdıklarımın doğru anlaşılması için duâlar edecek ve onların ancak Rabbin dilediği gözlere, yüreklere değinebileceğini unutmayacağım.

Dünkü heyecanımı yarın kaybetmemek üzere dileklerde bulunacak ve bunun için çabalayacağım. Merakımı, neşemi, sabrımı, tutkumu beraberimde taşıyacağım.

Görüştüğümüzde göreceksin Sevgili N., ya başarmış ya da tüm bunlar için çabalıyor ve duâ etmeyi sürdürüyor olacağım. Fakat yılmayacağım. Bana olan desteğin, saygın, neşen, sevgin, dürüstlüğün ve kendi ışığın için çok teşekkür ederim. İçime ilk defa bir özlem düştü. Sanırım yolun yakınlarımdan geçiyor. “Arayan bulur” derler, ben aramak değil, denk gelmek ve öğrendiklerimi dünkü heyecanımla hep sana anlatmak istiyorum. Geldiğinde gözlerinin içine emekle bakarak seni saatlerce dinleyeceğim. Kendine iyi bak!

Sevgilerimle,

Leyan.