İmam Humeyni’den General Süleymani’ye giden yol

Humeyni, İran’da “İslâm Devrimi” parolasıyla İran İslâm Cumhuriyeti’ni kurduysa da tılsımlı merkez Kum şehri olmuştu. İşin esası, Pers İmparatorluğu’nun hayâlinin İslâmî kılıfa bürünmüş şeklinden başka değildi. Bugünkü “Şia Hilâli” de işin diğer bir veçhesini oluşturuyor.

İRANLI General Süleymani’nin Amerikan emperyalizminin Bağdat’taki saldırısıyla öldürülmesi karşısında Müslüman toplumlarda ortaya çıkan tepkiler arasında çok derin uçurumlar olduğu acı bir gerçek!

Bir taraf Süleymani öldürüldü diye hâliyle derin bir üzüntü içinde gözyaşı dökerken, diğer tarafta sokaklara dökülüp raks edenler oldu, âdeta bayram edildi, caddelerde yoldan geçenlere lokum ve baklava sunuldu.

İran’daki mevcût yönetim ise Süleymani’nin naaşını şehir şehir dolaştırarak bir cenazenin ülke içindeki karışıklığın sona ermesinin ancak böyle sağlanabileceğinin hesabını yapıyor.

İki emperyalistten birini tercih edemeyiz. General Kasım’ın nasıl bir zalim olduğunu Halep’teki yetimler, Kerkük’teki Türkmenler, Yemen’deki bikesler gayet iyi bilirler. Biz konunun özüne dönelim…

Başta da söyledik, İran, bir generalinin ölümünü fırsata çevirecektir. Böyle derin ve travmatik bir olay çok büyük bir kriz olduğu gibi, aynı zamanda İran Devleti için bazı imkânlar da sunmaktadır.

Meselâ İslâm toplumlarında ölen kişi ardından uzun süreli olmayan bir matem caiz görülmüşse de İran için taziyelerin mânâsı derindir. İlk merasimin Irak’ın başkenti Bağdat’tan sonra Kerbelâ’da olması tesadüf değildir.

Şiîlerde Kerbelâ’ya bağlı olarak geliştirilen “şehâdet” kültürü önemli ve diri bir içtimâî hâfıza unsurudur. Zira Kirman’daki yas ritüelinin (ananevî tören) ardından Hamaney’in resmî internet sitesinden Süleymani’nin Hazreti Hüseyin (ra) tarafından karşılandığı (!) ânı tasvir eden görselin sosyal medyaya servis edilmesi de bunun İran Devlet ideolojisi olduğunun ispat-ı vücûdudur.

Hamaney’e göre Süleymani, zalime karşı Dîn-i İslâm için kendini fedâ etmiştir. O Cennet’tedir, şehit olmuştur. Yaptığı her ne varsa bu, Hazreti Hüseyin’in (ra) yâdının yücelmesidir. Yine Hamaney’e göre ve dolayısıyla Şiîler için Hazreti Hüseyin’in şehâdeti, bir noktada insanlığın kurtuluşudur.

General Kasım’a yapılan tazim, eksik kalmış Kerbelâ yasının hitama erdirilmesidir Şiîlere göre.

Bizim itikadımız/görüşümüz ise şöyle ki, Hazreti Hüseyin, Hazreti Muhammed’in (sav) kıymetli torunu, Hazreti Fâtıma (ra) ile Hazreti Ali’nin (kv) ciğerpâreleri ve Serdâr-ı Şühedâ’dır.

Hazreti Hüseyin’i (ra) bir katille aynı kefeye koymak, bir karın ağrısının ve fitnenin de ateşinin yakılmasıdır.

Naçizâne bizim derdimiz, Şia inancındaki kardeşlerimizi incitmek değildir. Acı olsa da şu hakikati söylemek durumundayız: Kerbelâ’daki Hazerti Hüseyin ve Ehl-i Beyt’e revâ görülen zulmün bugün dahi İslâm dünyasında ayrışmaya kaynaklık teşkil etmesi, biraz da İran’ın izlediği derin öç alma stratejisi ile ilgilidir.

***

Nitekim İran, dünyanın pek çok bölgesinde mezhebî unsurları harekete geçirerek hem bölgeler bazında gücünü pekiştirmekte, hem de başka yerlerdeki insanlar üzerindeki vesâyetini meşrulaştırmaktadır. İran’ın ABD ve İsrail’le danışıklı dövüşü sonucunda meydana getirdiği “Şia Hilâli” bunun sonucudur.

Bugün olanları biraz da bu niyetle okumak gerekmez mi?

İran’ın önü açılırken, Sünnî dünya paramparça edildi, cehenneme çevrildi.

Humeyni’nin devrim yapmasına göz yumanlar, Mısır’da İhvan’ın Mursî iktidarına darbe yapmaktan çekinmediler.

Sözde yıllardır ABD, İran’la kavgalı (!) olduğunu propaganda ediyor. Amerika patentli DEAŞ’ın neden İran ve İsrail’e dokunmadığı, tesadüfle izah edilebilir mi? Ya Irak ile İran arasında on yıl süren horoz dövüşü misâli kavgada Saddam’a yardım eden ABD’nin, Orta Doğu’daki karakolu olan İsrail’in İran’a silah satması unutulabilir mi?

***

1970’li yıllarda İran’da Şah Rıza Pehlevi dönemine son veren İran için Paris’te sürgün Humeyni, ülkedeki dağınıklığı toparlayabilmenin yolunu anti-Amerikanizmde bulmuştu.

Humeyni, İran’da “İslâm Devrimi” parolasıyla İran İslâm Cumhuriyeti’ni kurduysa da tılsımlı merkez Kum şehri olmuştu. İşin esası, Pers İmparatorluğu’nun hayâlinin İslâmî kılıfa bürünmüş şeklinden başka değildi. Bugünkü “Şia Hilâli” de işin diğer bir veçhesini oluşturuyor.

Dışarıya ihraç edilmek istenen ideolojik Şia inancı ile beraber Pers İmparatorluğu hayâlinin günümüzdeki ismi, “Şia Hilâli”dir. Şimdiki İran yönetimi, öldürülen millî kahramanlarını Bağdat’tan başlayarak ülkelerinin belli başlı şehirlerini dolaştırıp “Kahrolsun Amerika!” sloganları eşliğinde propaganda malzemesi yapıyor. Muhalifleri ve ülke dışındaki vatandaşlarının yekvücût olmasını sağlamak için bir fırsat bu…

Nitekim Irak’ta “olmayan devletin” İran yanlısı meclisinde yapılan oylamada “ABD askerlerinin ülkelerini terk etme kararı” alınırken, bir kısım Sünnî ve Kürt milletvekilinin “Evet” oyu vermemesi çok önemli. Zira bu durum, Süleymani ile PKK’lı teröristlerin ve de ABD’li askerlerin dostluklarını göz ardı etmediklerinin ispatıdır.

Müslümanlar, İran’ın Suriye’de, Lübnan’da, Yemen’de ve Irak topraklarında vekâlet savaşlarının müdavimi Süleymani’nin sırtını sıvazlayan başta ABD ve PKK’lı eşkıyaları unutmamalıdırlar!

***

Hafta boyunca Haber Ajanda NET’teki yazar arkadaşlarımızın sarahaten belirttikleri gibi, ne zalim ABD’yi kınadığımız için İran yanlısıyız, ne de “Halep kasabı” lakaplı İranlı generalin herzelerini sıralar ve takbih eder isek ABD yanlısıyız.

Türkiye’de bazı liberal gruplar ve bazı Humeyni âşıkı partililer, Süleymani için ağıt yakabilirler. Aslolan şu ki, “Günahları sebebiyle zalimlerin bir kısmına diğer bir kısmını musallat ederiz” meâlindeki âyet (En’am, 129), hakikattir.

***

“Şehâdet” kavramı konusunda Hamaney’in ülkesindekiler gibi düşünmüyoruz. Netîcede İran yönetimi bu cenaze törenlerini uzun tutacak, iç kamuoyuna karşı bazı sabotajlar yapacaktır. Belki kısa bir süre için de olsa ülkedeki kaos ve hoşnutsuzluğu durdurabilir, yurtdışındaki muhalif grupları kısa vadede susturabilir.

Ancak bunun ilânihâye olmasını beklemek, eşyanın tabiatına aykırıdır. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın verdiği bir icazet -ki ABD’nin politikasıdır- ile İslâm dünyasında ya Selefîleri ya da Şiîleri desteklemek üzere bir kurgu bina edilmiştir.

Netîcede bu vizenin bedelini, bölgede şımararak kullanan İran’ın kılıcı (!) Kasım Süleymani, hayatı ile ödedi.

Pers geleneğinde bu durumu bile yani askerinin öldürülmesini dahi kâra çevirmek isteyen bir gelenek vardır.

Kadim bir devlet geleneğine sahip ülkemizin yaptığı, en doğru olandır ve itidalle hareket etmek önemlidir.

Elhamdülillah, Devlet aklı, kurulan tuzakların fevkinde ve farkındadır!

Vesselâm…