COVID-19 görülen ülke ve
bölgelerdeki yeni vakalara dair güncel verilerin derlendiği “Worldometer”
internet sitesine göre, dünya genelinde toplam vaka sayısı 20 milyonun üzerinde…
Vaka
sayılarının önlenemez yükselişi karşısında Covid-19 salgınına karşı aşı üretme
yarışı tüm dünyada sürüyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre 24 Temmuz
2020 tarihi itibarıyla Covid-19 için Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ondan
fazla ülkede toplam 165 aşı çalışması devam ediyor.
Bunlardan
27 tanesi keşif ve klinik aşamayı (hayvan deneyleri aşaması) geçip insanlar
üzerinde denemesi yapılıyor olan aşılar...
Normal
şartlarda bir aşının geliştirilebilmesi uzun yıllar almakta. Covid-19’a karşı
geliştirilmeye çalışılan aşılarda hızlı yol alınma sebebi salgının aciliyeti ve
virüsün genetik diziliminin bilinmesi... Çin’in Ocak ayında Koronavirüsün DNA
dizilimini açıklamasının ardından dünyanın farklı noktalarındaki bilim
insanları virüsün kopyasını üreterek çalışmaya başladılar.
İnsanlar
üzerindeki denemeler, faz denilen ve her aşamada artan bir eğri ile farklı
sayıda sağlıklı gönüllü insanlar üzerinde yapılmakta.
İlk
fazda az sayıda sağlıklı gönüllü insanla (en fazla 30 kişi) çalışma yapılıyor.
Bu fazın ana amacı, güvenlilik verisi elde etmek.
İkinci
faz, 100 ilâ 300 arası değişebilen sayılarda sağlıklı gönüllüde yapılıyor. Bu
aşamada ilâcın etkinliğinin hastalarda belirlenmesi, yan etkilerinin
araştırılması, doz-cevap verilerinin toplanması ve ilâcın en uygun uygulama
yöntemlerinin (ilâcın ağızdan mı, enjeksiyonla kas içine ya da damardan
verilmesi gibi) araştırılıyor.
Üçüncü
fazda ise çalışmalar binin üzerinde sağlıklı gönüllüde yapılıyor. Ürünün
etkinliği ve yan etkileri daha geniş bir hasta popülasyonunda
değerlendiriliyor.
Oxford/Astrazeneca,
CanSino (Çin merkezli), Sinovac, Sinopharm (Çin merkezli), Moderna (ABD
merkezli) dünyadaki aşı çalışmaları arasında üçüncü fazdaki aşı adayları…
Bu
aşamalar geçilip yeterli veriler elde edildikten sonra onay için başvurulacak
adresler; Amerika Birleşik Devletleri’nde FDA (Food and Drug Administration) ve
Avrupa birliği için EMA (Europan Medicines Agency)…
Koronavirüs
salgını ile mücadele eden ülkeler başta olmak üzere tüm dünyanın beklentisi, salgını
sona erdirebilecek aşının geliştirilerek bir an önce hayata geçirilmesi. Bu
anlamda her gün farklı kaynaklardan aşının sonbahar aylarında hazır olacağına
dair haberlerde üç isim açık ara önde: ABD, Rusya, İngiltere.
Aşı
ile ilgili Amerika Birleşik Devletleri cephesinden fazla bilgi yok. Başkan
Trump, açıklamasında detaya girmeden, sadece aşı üzerinde çalışmalarının sürdüğü
ve tamamlanması noktasında Başkanlık Seçimlerine denk gelen 3 Kasım’ı işaret
etmişti.
İngiltere
ise geçtiğimiz günlerde ilk etapta 15 gönüllü üzerinde yapılan denemelerin
başarılı olduğu ve yeni aşamada daha fazla gönüllüye aşılama yapılacağını
bildirmişti.
Oxford
Aşı Grubu ile Jenner Enstitüsü işbirliğinde geliştirilen aşının İngiltere’de
başlayan 2 ve 3’üncü faz denemeleri, genişletilerek Brezilya ve Güney
Afrika’daki sağlık merkezlerinde yürütülüyor. Sao Paulo’da 2 bin sağlık çalışanı,
Rio de Janeiro’da bin sağlıklı gönüllü üzerinde test ediliyor.
İlk
aşı haberi Rusya’dan
Rusya
iki gün önce aşıya dair açıkladığı haberle, salgınla mücadeleyi sürdüren tüm
gözleri kendine çevirdi. Rusya Devlet Başkanı Putin’in, “Sputnik-V” adını
verdikleri Covid-19 aşısını bulduklarını ve piyasaya süreceklerini belirtmesi
heyecan yarattı.
İnsan
denemeleri 2 aydan kısa süren dünyanın ilk Koronavirüs aşısının Rusya Sağlık Bakanlığı’ndan
onay alarak tescillendiğini duyurdu.
Yalnız
bu aşının bir farkı var: Putin’in iki kızından biri, bu aşıyı denemiş, diğeri
neden denemedi?
Tahmin
etmek kolay, bilmek zor!
Dünya
Rusya’dan gelen haberi konuşadururken, Putin yeni bir açıklama ile heyecanın
dozunu arttırmaya devam etti. “Sputnik-V” isimli aşının ilk partisi, 2 hafta
içinde hazır olacak. Bir yıl içinde aşıdan 500 bin doz üretilmesi plânlanmakta.
Umut fakirin ekmeğiymiş, bekleyelim bakalım…
Zaten
şu sıralar elimizde bir “beklemek” var, bir de “tedbir”…
“Tedbir”
demişken, yeni moda maske taşıma modellerine dair birkaç cümle ederek konunun
gidişatını bozmak istemem. Meselâ elde bileğe takarak, ağız ve burun açıkta
olacak şekilde çenede taşımak, cepte taşımak, ağız kapalı burun açıkta, boğazın
altında boyunluk modeli ya da en üst seviye model olarak maskeyi hiç takmamak…
Yeni
ve katı kurallar gerekli belki de…
“Ha
bulundu, ha bulunacak” haberlerinin arasında, aşıyı gerçekten de kim bulacak?
Bu
sorunun cevabını en güvenilir şekilde kimin yanıtlayacağı, tüm dünyanın merak
konusu. Bunun yanında, ilk kimin piyasaya süreceği, hangisinin daha etkili
olacağı da merak edilenler arasında. Çünkü işin bir de, aşıdan elde edilecek
gelir kısmı var.
Covid-19
aşısını ilk çıkaran ülkenin çok daha fazla gelir elde edeceği tüm gerçekliğiyle
ortada. Yıllar önce ilk uzay aracı Sputnik’i uzaya gönderen Rusya’nın, aşının
satışından elde edeceği gelirle uçuşa geçmeyi plânlamadığını söyleyemeyiz.
Türkiye
olarak biz de bu pastadan payımıza düşeni neden almayalım?
Bütün
bu çalışmalar yapıladursun, ben her daim olduğu gibi, Covid-19 aşısı için de
yerli ve millîden yanayım. Aşıyı, “İçinde
ne var bunun?” kaygısı taşımadan yaptırmak istiyorum. Bu anlamda Türkiye’de
tüm imkânlarıyla seferber olan 7 aşı ve 7 farklı ilâç projesiyle 24
üniversitenin aralarında bulunduğu çalışma grubunun kısa sürede başarıya
ulaşmasını diliyorum.
Bir
sonraki yazımda sağlıkla buluşmak üzere…