
“NİÇİN küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum
rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne
bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem
asıl!”
Üstad
Necip Fazıl’ın “Çile” adlı şiirinin yıllardır düşündüğüm kıtalarından biridir
bu dörtlük…
Şairler
geçmişten ve gelecekten haber veren muhbirlerdir. Buna inandım. Necip Fazıl’ın
da her şeyden öte şairliğine inandım…
Şüphesiz
bu dörtlüğüyle Üstad, ilk mısrada perspektif fiziğini aktarıyor; peki, diğer
iki mısrada anlatılan ne?
Onun
dile getirdiği dizeleri birer âyet hükmüne bağladığım için değil bu sualim,
şairleri ve şiiri yanlış anlamayı bırakmamız gerektiğinden ileri geliyor.
Zannediyoruz
ki, filanca ülke, keşfettiği bir yenilik için o ürüne bir isim verirken, kendi
tarihinden bir isme başvuruyor. Ancak unuttuğumuz şu: Tarihte yer edinmiş bir
isimden nasıl haberdar olursunuz?
Tarihe
mâl olmuş isimleri edebiyat sayesinde öğrenebilirsiniz. Çünkü o isimler
destanlarda, masallarda, şiirlerde yer alır.
Kaldı
ki, geçmişte tiyatro, masal, destan, fabl ve hikâyenin anlatım biçimi, şiirin
bir türü şeklindedir.
Bu
yüzden şiirin sahibi olan şair, haber verendir.
Yunan
mitolojisine de, Hint mitolojisine de, Türk mitolojisine de bu milletlerin
kadim geçmişlerinde kaleme alınmış şiirlerle
vâkıf olabilirsiniz.
Bizimse
şiire bakışımız, Cumhuriyet ile birlikte “Şair burada ne demek istiyor?”
kısırlığında kalmış. Bu yüzden şiirden ilham ve haber almayı seçmek yerine,
örneğin sakızın oruç bozup bozmadığını önemsemek gibi, şiiri de sadece sınavdan
geçmek ve en fazla hislerimize tercüman olur düşüncesiyle okumaya yöneliyoruz.
Üstad’ın
bu dizelerini belli ki birileri okumuş…
Veya
Üstad’ın bu sözlerinin benzerini söyleyen şairlerden birini okumuşlar.
Ve
daha da önemlisi, ondan ilham almışlar!
Elon
Musk, Pazar günü yeni şirketi “Neuralink” ve ürününün tanıtımını
gerçekleştirdi. Ve izlediğim kadarıyla Musk ve ekibi, Necip Fazıl hayranı…
İşin
lâtifesi elbette bu cümle, ancak bir Necip Fazıl hayranı olarak rüyayı gözsüz
görmenin nasıl gerçekleştiğini çocukluğumdan beridir merak eden biriyim. Hattâ
bundan yola çıkarak, insanın kendi düşündüğünü kulağına ihtiyaç duymadan nasıl
duyduğunu da oldukça fazla merak ediyorum.
Musk,
Neuralink ile ne mi yapıyor?
Âdeta
bu sorulara cevap aradığını ve kuvvetle muhtemel bulduğunu cümle âleme ilân
ediyor!
Beyin
tabakasına yerleştirilecek mikro işlemci ve sahip olduğu kılcal kablolarla
donatılı Neuralink, beyindeki nöron yani sinir hücresi ağıyla herhangi bir
bilgisayarı yönlendirmeyi ve bilgisayarların bulunduğu tüm ağlardan istenen
bilginin doğrudan alınmasını, bu ağda bulunan diğer beyinlere erişimi sağlamak
üzere üretilmiş bir icat.
“Konuşmayız bile,
gözümüzle anlaşırız”
der ya hani kimi çiftler, işte bunun gerçekleşmesi için kurduğu hayâli, aldığı
ilhamı aktarmış Musk.
Meselâ,
dinlemek istediğiniz bir şarkıyı sadece düşüneceksiniz ve o şarkı çalacak
kulağınıza…
İşte
burada, buraya kadarki satırlarımla Musk’ı övdüğümü düşündüyseniz,
yanılacağınızı görebilirsiniz!
Zira
sadece birkaç cümle önce kulaksız şekilde düşündüğümü nasıl duyduğumu merak
ettiğimi ifade etmiştim. Tam da öyle, dinlemeyi istediğim bir şarkıyı, bütün
enstrümanların bastığı notalar da dâhil, bütün sözleriyle düşündüğümde kendi
kendime duyabiliyorum.
Her
insan bu yeteneğe sahip…
Peki,
Musk neyin peşinde?
Hayır,
asla bir komplo kurmuyorum! Zira ifade ettiğim gibi, Musk, sadece bir şairin
kendisinde uyandırdığı ilhamı gerçeğe dönüştürüyor. Zira Musk, materyalist
Batı’nın bir bireyi olarak kendisinde bulunan mülkü keşfetmek yerine, yine
Batı’nın peşinde koştuğu materyalizmin peşinde...
Herkes
kendi gördüğü rüyayı kendi yorumladığı gibi görmek ister. Musk’ın yaptığı da
bu. Ve her keşif, iyi ile kötünün yorumladığı üzere işler.
Sayın
Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin artık uzay liginde yer alacağını ilân etti 30
Ağustos Zafer Bayramı’nda…
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti buna hazır olduğunu düşünüyor. Peki, biz hangi şairleri,
hangi şiirleri okuyoruz?
Belli
ki Devletimizin güvendiği ve şiir okuyan pek çok gencimiz var. Şiir kitapları
çok satanlara girmiyor diye yerli Elonlar yetiştirmeyecek değiliz ya!