İktidar Ay’a, muhalefet yaya

Türkiye’nin geldiği seviye, kimimizin Ay’a, kimimizin de yaya gitmesine müsait değildir. Bizlere bugünleri gösteren Allah'a hamd edip üslûplarımızı, tarzlarımızı, alışkanlıklarımızı masaya yatırmalı ve hızla bu seviyeye ayak uydurmalı, hattâ lâyık olmalıyız. Emek verenlerden, destekleyenlerden, benim gibi sadece uzaktan sevinip duâ edenlerden Allah milyon kez râzı olsun!

HAYAT ne kadar hayretengiz! Şu an muhalefet blokunu oluşturan fikir grupları çok da eski olmayan zamanlarda, “Batılılar Ay’a gidiyor, biz yaya gidiyoruz” diyerek muhafazakâr değerleri küçümseyerek Batılılaşmayı telkin ederlerdi. Oysa yine aynı bloka eklenenlerle beraber şu anda Türkiye’nin uzay programı karşısında şaşkına dönmüş durumdalar.

Tam bu durumdayken bir atılım yapmalarını bekledim ama olmadı. Şu anda içine düştükleri “kötü tepki veren reaksiyoner” tavır, hem kendilerine, hem de ülkeye zarar verecek şekilde ilerliyor. Ülkemizin menfaati açısından muhalefete destek olmamız gerekiyor.

Hepimiz kafamızı iki elimizin arasına alıp düşünelim. Biz artık uzay programı olan ve bu programı belli bir noktaya getirmiş ülkenin insanlarıyız.

Böyle bir durumda ne hissetmeliyiz? Sonucun hayırlı ve başarılı olması için nasıl duâ etmeliyiz? Hangi toplum kesimindeysek veya meşguliyet sahasındaysak, uzay programımıza göre nasıl bir konum almalıyız? Bizim veya çocuklarımızın hayâlleri ne olmalı? Gelecekle ilgili nasıl plânlar yapmalıyız?

Hem kendimizin ferdî, hem de ülkemizin toplu istikbâli için bu ve bunun gibi birçok konuya kafa yormamız lâzım. İşin ucunda muhalefetimizin düştüğü duruma düşmek de var.

Bendeniz kendi nokta-i nazarımdan bazı konuları mantıklı veya mantıksız demeden müzakere ediyorum. Meselâ astronotumuz veya “gökmen”imiz (“seçmen” kelimesinden ilhamla astronot yerine önerdiğimiz kelime) neden görme veya işitme engelli birisi olmasın? Müzakere ettiğim dostlarımdan hiç kimse elle tutulur bir gerekçe söyleyemediler. Ezbere, “Şimdiye kadar giden olmuş mu?” gibi bir itirazda bulunuyorlar. Eğer böyle düşünme doğru bir yöntem olsaydı, hiç kimse bir şey yapamazdı. Çünkü her konuda elbette ilk başta bir ilk yapan var. Başka bir itiraz şekli şu: “Nasıl yapacak?” Zaten ben “Yapamaz” demiyorum ki… “Yapamaz” diyenlerin bu tezlerini ispatlamaları gerekir.

Biraz espri gibi olacak ama uzayda caddeden giderken kaldırıma, elektrik direğine çarpma gibi bir durum var da onu mu görmesi gerekiyor? Uzaya gidenler ne görüyorlar ki? Bırakın uzaya gidip bir şeyler görmeyi, Dünya’dayken bile uzaya bakıp ne görebilirsin ki? O yüzden bu meseleyi bir daha gözden geçirmeyi öneriyorum. Dünya’daki yanlış ezberlerimizi uzaya taşımayalım. Bu şekilde saçma sapan saplantılardan dolayı Dünya, yeterinden fazla kirlendi, bir de uzayı mahvetmeyelim.

Şimdi ben bile engelliler ve uzay bağlamında heyecanlanıyor ve birtakım fikirler ileri sürüyorsam bu ülkenin yönetimine talip olan muhalif partilerin -tâbiri câizse- yırtınmaları lâzım.

Muhalefetin alacağı pozisyonun önemli olmasının sebebi şu: Eğer muhalefet meselenin özünden sapıp “Bunlar gündem değiştirmek istiyor da ondan böyle şeyler açıklıyor” veya “Önce kelaynak kuşlarının, Fenerbahçe-Galatasaray’ın, tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan sorunlarının çözümü lâzım, ondan sonra uzaya bakarız” gibi bir pozisyon alırlarsa, ister istemez sayısı az da olsa bir kitle bundan etkilenecek ve meselenin dışında kalacaklar.

Maalesef rekabet ortamı vesilesiyle “Kim daha iyi yapacak?” şeklinde bir yarış yerine, “Ay’a gidenlerle yaya gidenler” diye iki kesim meydana gelecek. Hâlbuki muhalefetin de olsa o beyinler, bu ülkenin beyinleri. Niye o beyinlerin kapasitesinden mahrum kalalım ki? Ayrıca muhalefetten etkilenen vatandaşlarımız da muhalefetin bu söylemlerinden etkilenip kendilerini yarına hazırlayamamış olacaklar. Topyekûn uzay konusunda kafa patlattığımızı düşünün bir de… Ne kadar muhteşem olur! Ülkenin gelişmesinde israf edilecek kuş beyinleri dâhil, hiçbir beyin yoktur.

Türkiye’nin geldiği seviye, kimimizin Ay’a, kimimizin de yaya gitmesine müsait değildir. Bizlere bugünleri gösteren Allah'a hamd edip üslûplarımızı, tarzlarımızı, alışkanlıklarımızı masaya yatırmalı ve hızla bu seviyeye ayak uydurmalı, hattâ lâyık olmalıyız. Emek verenlerden, destekleyenlerden, benim gibi sadece uzaktan sevinip duâ edenlerden Allah milyon kez râzı olsun!