CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip
Erdoğan’ın İran’ı ziyaretinde İran yönetimi ile yapılan anlaşmalarda bir madde
dikkati çekmişti: “Terör örgütleri iki ülkenin de yıllardır sorunudur ve terör
örgütlerine karşı mücadele kararlılıkla yürütülecektir.”
İran’ın
2002’deki ABD işgaliyle birlikte Irak’ta elde ettiği nüfuz, PKK terör örgütüyle
girdiği irtibat bakımından oldukça farklı. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İran
ziyaretinin ardından Irak’ta gerçekleşerek sivillerin ölümüne sebep olan
saldırı ve bu saldırıyla birlikte başlayan Türkiye karşıtı çıkışlar, İran’ın
Türkiye’nin Suriye dışında bir de Irak’ın kuzeyine gerçekleştirmesi muhtemel
plânına karşı aldığı tedbirler olarak göze çarpıyor.
İran’ın
söz konusu saldırıdaki yancısı ise PKK.
PKK
ve PJAK üzerinden Türkiye’ye karşı sürdürdüğü ikiyüzlü terörle mücadele stili,
İran’ın sabıkalarından biri. Bunun en tipik örneklerinden biri, PKK elebaşı
Karayılan’ı sözde tutuklamak ve sonra hâdise hiç yaşanmamış gibi ajansları
oyalamak olarak gerçekleşmişti.
Türkiye’nin
sözde sivilleri öldürdüğü iftirasına Türkiye’de doğrudan HDP ve yandaşlarından
başka sarılan olmazken, Türkiye’nin insanlık için sunduğu hizmetler adeta
Polonya’dan dünyaya Ukraynalılar tarafından servis ediliyordu.
Dinamo
Kiev-Fenerbahçe karşılaşmasında Ukrayna temsilcisinin taraftarları, “Bayraktar!
Bayraktar!” sloganlarıyla Türkiye’yi gıyaben onure ettiler. Yani her ne kadar
dünya medyası Türkiye’yi “sivilleri öldüren ülke” etiketiyle sunmak istese de
uluslararası toplum bu tuzağa bırakın düşmeyi, söz konusu karalama kampanyasını
görmedi bile. Belki de görmezden geldi.
Zira
uluslararası toplum, Türkiye’nin başını çektiği tahıl koridoru anlaşmasına
kilitlenmişti. İstanbul’dan gelecek bir iyi haber için merak tavan yapmıştı.
O
özel imzalar atılıp da Türkiye bütün dünyanın gündemine oturunca, Avrupa
ülkeleri başta olmak üzere teşekkürler yükseldi Türkiye için. Şükranlar ardı
ardına geldi.
Türkiye’nin
tahıl koridoru hususunda tebrik edildiği saat ve günlerde Türkiye’deki
muhalefet ise adeta uykuya dalmıştı. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaktan
yüksünmediler. Ancak neden sonra, akıllarına bir şey geldi. Kuvvetle muhtemel
ya, “Madem dünya İstanbul’daki tahıl ve buğday koridoru anlaşmasını konuşuyor,
biz de yine İstanbul’da ekmek şovu yapalım” dediler.
Tahıl
koridoru anlaşması hakkında hiçbir ses çıkarmayan koca koca adamlar, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’nin Halk Ekmek fabrikasında, adeta ekmeği yeni
keşfetmişçesine buluştular. Tabiî ortaya çok komik görüntüler çıktı.
Nasıl
yapıyorlar, ediyorlar, kendilerini millete rezil ediyorlar. Zannediyorlar ki,
ikâme bir propaganda ile ikâme bir siyaset yolu geliştirebiliriz.
Zannediyorlar
ki, tahıl koridoru konusu bir müjde değil, müjde Halk Ekmek’te. Sanırsınız,
bedava vermeyi taahhüt ettikleri ekmekleri gerçekten bedava veriyorlar.
CHP ve tüm Millet İttifakı bileşenleri bu denli kibre sahip olduktan sonra, ne yaparlarsa yapsınlar, boş! Halka bu denli üstten bakmak, “Aç karnınızı biz doyuruyoruz” cakası satmak bu kadar basit olamaz. Ancak Millet İttifakı bunu beceriyor.