İdeolojik militarizmin Türkiye şubesi: CHP

İçişleri Bakanlığı, “devlet memuruna hakaret” gerekçesiyle dâvâ açtı. Hâlbuki böyle bir durumda doğrudan Yargı erkinin devreye girerek “devletin egemenlik alâmetlerini aşağılama, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni aşağılama ve devletin güvenliğine karşı suçlar” kapsamında bizzat taraf olması gerekirdi. Çünkü militan ifadesinin muhatabı memurlar değil, devletin ta kendisi!

19 Ocak 2014… Adana’da durdurulan ve MİT tarafından Suriye’deki Türkmenlere insanî yardım götüren tırlar durduruldu. FETÖ’cü pisliklerin hıyanet ve alçaklık dolu bu hamlesi, Türkiye’yi bir terör destekçisi devlet olarak lânse etmek içindi.

29 Mayıs 2015… Cumhuriyet Gazetesi, MİT’in organize ettiği Türkmenlere destek faaliyetini durduran FETÖ komplosunu manşetlerine taşıyarak, tırlarda insanî yardım malzemesi değil, terör gruplarına gönderilen silah ve mühimmatın olduğunu gösteren fotoğraflar yayınladı. Bu ikinci hamle de, Türkiye’yi terör destekçisi devlet olarak göstermek içindi.

Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtlarının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye Millî Ordusu’nu terör örgütü olarak tanımlayan açıklamalarını farklı zaman ve zeminlerde dile getirdi. Bu açıklamalar, DAEŞ hamlesi tutmayan hain cephenin bu kez SMO ile hareket eden TSK’yı doğrudan terörist bir organizasyon konumuna düşürmek içindi.

(İktidara gelemeyeceğini anladığı her plânda TSK’ya darbe çağrısı yapanlar için, Ordumuzun kendi arzularına değil de sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti için çalıştığını görmek dahi çıldırma ve iftira atma sebebi…)

Ve 2014’ten bugüne 7 yıl geçti. Tam da 19 Ocak 2014’te çekilen bu pimle, âdeta FETÖ’nün sistemli eylem yıldönümü kutlaması gibi, bu kez de 23 Ocak 2021’de yeni bir bomba patlatılmaya çalışıldı.

CHP’li Berhan Şimşek ile başlatılan ve sözde Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile karikatür bir şekilde sürdürülen “militan” temalı tartışma, bugün gerçekleşen bir saldırının ürünü değil, yukarıda arz ettiğimiz gibi geçmişten gelen bir hazırlığın plânıdır.

***

Öyle ya, Kılıçdaroğlu, Berhan Şimşek’i doğrudan savunmak yerine niçin “militan” kelimesini sözlük anlamıyla açıklamaya çalıştı? Burası önemli!

“Sözde Cumhurbaşkanı” söyleminden daha ileri gitti Şimşek aslında. Ancak Kılıçdaroğlu ve kendisini komuta edenler fark ettiler ki, yapılan sözlük tanımı kılıflı açıklamanın içeriği, kamuoyunda anlaşılamadı ve zoka akıllarınca yutuldu. Bu yüzden sonrasında daha da ileri o karikatürize edilmiş manzara ortaya çıktı.

Devlet memurlarını “militan” kelimesiyle itham etmek, devlet memuruna hakaret değildir, devleti illegal bir organizasyon, bir terör örgütü konumunda işaret etmektir.

İçişleri Bakanlığı, “devlet memuruna hakaret” gerekçesiyle dâvâ açtı. Hâlbuki böyle bir durumda doğrudan Yargı erkinin devreye girerek “devletin egemenlik alâmetlerini aşağılama, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni aşağılama ve devletin güvenliğine karşı suçlar” kapsamında bizzat taraf olması gerekirdi. Çünkü militan ifadesinin muhatabı memurlar değil, devletin ta kendisi!

***

Militan, “milita” kökünden gelen bir kelime ve “asker” demek. “Military” ordu demek. Ancak bütün dünya kamuoyu kabul etmektedir ki, “militan”, gayr-i meşru asker için kullanılan bir terim hâlini almıştır. Militan, silahlı kişidir. İdeolojik militarizm, silahlı mücadeleyi uygun gören örgütlerin benimsediği bir düşüncedir. Değilse hiçbir ideoloji, militan yetiştirmez; zira militarizm karşıtıdır.

Devlet, istediği memuruna silah verir. Vali, kaymakam, savcı, hâkim, polis ve asker bunlardandır. Ancak bu silahları taarruz için değil, ancak ve ancak müdafaa için verir. Devlet, taarruz için ancak ve ancak Meclis’ten yetki alabilir.

Fakat Kılıçdaroğlu, bütün bunlardan bîhaber şekilde, sadece ve sadece kaos ortamının fitil döşeme işlemini üstlenmiştir. O Türkiye’nin asıl gündeminin üzerine un seredursun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hem içeride, hem de dışarıda tam bağımsız varlığını güçlendirmeye kararlı şekilde koşar adımlarla ilerlemektedir, ilerleyecektir.