
SAVAŞ, Mezopotamya ve Doğu Akdeniz’de oluyor. Gösterilen ve yapılan savaşsa açıktan Suriye, Ürdün, Filistin, Türkiye, Irak, İran ve Lübnan üzerinden yürüyor.
Rusya Ukrayna ile meşgul edilirken, ABD ve Batılı devletlerin desteklediği İsrail, Filistin’de soykırım yapıyor. Gazze’de 17 bin çocuk, 11 bin kadın öldürüldü. Kan gölüne suskun kalanların gözleri önünde savaş Batı Şeria’ya sıçradı ve yüzde 70 İsrail’in kontrolüne geçti.
Lübnan’a İsrail saldırıları devam ediyor. Lübnan ve Filistin şimdilerde açıktan savaş alanına çevrildi. İran ise suikastlar ile savaş alanına eklemlendi. Gerçi İran’ın farklı değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyoruz ancak büyük fotoğrafta İran, Batı açısından bu fotoğrafta yer alıyor.
Ürdün, Batı’nın ucu gibi bir görev görse de bazı yerlerinin Batı tarafından ele geçirileceği mümkün gibi görünüyor.
Savaşın en önemli ayağını Irak, Suriye ve Türkiye oluşturuyor. Bunların yanında Doğu Akdeniz de bulunuyor. Doğu Akdeniz şimdilerde Batı’nın savaş gemileriyle işgal edilmiş durumda.
Suriye ve Irak’ın kuzeyi ABD ve Batılıların desteklediği terör örgütlerinin cirit attığı bir yere dönüştü. Buradan Türkiye tehdit ediliyor. Bu durum açıktan yapılıyor ve maalesef kanıksanmış hâlde. Terör uzantıları “meşru” yolu suiistimal edip Türkiye’yi tehdit ediyor.
Bugün savaşın olduğu bölge insanlığın yurt edindiği, uygarlığın temel basamaklarının bulunduğu Mezopotamya ve Doğu Akdeniz. Bu ülkeler arasında kontrolü ele geçiremedikleri Türkiye bulunuyor.
17-25 Aralık’ta ülkenin önüne Sevr haritasını koydular. Harita İstanbul açıklarındaki Büyük Ada’da Türkiye’ye dayatıldı. Türkiye bunun üstesinden geldi. Hemen ardından MİT tırları olayı patlak verdi. Bu tür iç saldırılar dinmeyince 15 Temmuz kanlı darbe girişimini denediler. Aslında 15 Temmuz sadece bir darbe girişimi değildi. Sevr’in dayatıldığı, hak görünümlü küfrün perde yapıldığı, Türkiye’nin 1071 öncesine sürülme projesiydi. Bugün bile hâlâ bunun anlaşıldığına inanmıyorum.
Vatan, bayrak, aziz millet ve tüm değerlere düşman hainlerin olduğu kitle, aziz ülkeyi yok etmek istiyor. Şimdi kendileri vatansız olarak ülke dışına kaçtılar. Türkiye, Batı açısından istenen şekle sokulamazsa her fırsatta muhtıra ve darbelerin deneneceği bir yer olarak görülecektir. Bu gerçek asla bir saniye bile akıllardan çıkarılmamalıdır.
Bunca çaba ve gayrete rağmen, yıl 2024 değil 2050, hatta 2071 de olsa Türkiye’nin iç tehdidi, muhtıra ve darbelere hevesli olmaya devam edecektir. Bunun için zemin bulunuyor. Zemini besleyenler içeride bürokratik desteğe de sahipler.
Atanan bazı önemli konum sahibi bürokratlar, maalesef millî iradenin aksi yönde hareket ediyorlar. Atama sürecinde bu bürokratlara “kefil” olanlar da sıkı bir elek ve denetimden geçirilmelidir. Esas olan mihenk ise yola çıktıklarını yolda bulduklarınla değiştirmemektir.
Bugün maalesef yolda bulunanlarla yol yürümek ağırlık taşıyor. Yola çıkılanlar her defasında yükü omuzlayan, ancak sonrasında terk edilen konumda yer alıyor. Bu tür hatalar düşmanın işine geliyor. Bunlara neden bir çözüm üretilmez, anlaşılır gibi değil.
Bir ciddî değişiklik oluyor, çoğu işler çözüldü zannediliyor. Arkasından bir bakmışsınız ki hiç beklenmedik yerde tekrar bir patlak oluşuyor. Demek ki “bürokrasi” veya “kefil” olanlar başka işlere ya müsamaha gösteriyor ya da korkaklar.
Emin olduğum bir şeyi açıkça buradan yazma ihtiyacı hissediyorum. Millî iradenin yanında yer aldığını zannettiğimiz bazıları, maalesef pasta peşindeler. Bunları destekleyenler de maalesef bazı bürokratlar ve bunlar önemli imzaların atılmasında görüş beyan ediyor ve kefil oluyorlar. Büyük hataların arkasında maalesef bu şekilde oluşumlar yer alıyor.
Bu tür yapılanmalar oldukça, Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun refaha erişmesi mümkün değildir. İki yüzyıldır emperyalizm ile mücadele ediliyor, şimdilerde de mücadele dozunu artırmış durumda. Ancak içeride yeni taşeronlar bulmak için her yolu deniyorlar. Pek çok kez Kur’ân-ı Kerim yakılmasına müsaade gösteren İsveç’in Başbakan Yardımcısı Ebba Busch, Müslümanları hedef alarak İslâm dinine yönelik aşağılayıcı sözler sarf ederek içeridekilere işaret çakabiliyor.