CUMHURİYET tarihi boyunca
yapılanları üçe beşe katlayan onca bölünmüş yollara, otobanlara, tünellere,
viyadüklere, köprülere dudak büküyorlar.
Geçenden
de para alıyorlarmış, geçmeyenden de. “Her halükârda para alıyorlarsa neden
geçmiyorsun birader?” sorusuna cevap veremiyorlar ama.
Devreleri
yanıyor.
Avrasya
Tüneli su sızdırıyor-muş.
Bu
yollardan, köprülerden araç geçiş garantisinin çok üzerinde araçların geçmekte
olduğunu, garanti rakamının üzerindeki taşıtlardan Devlet’in kâr bile etmeye
başladığını kabul edemiyorlar.
Açılan
onca şehir hastanesi, yaşanan pandemi sürecine rağmen ölü yatırım. Hastaneler
çok büyükmüş, bir ucundan bir ucuna gidilemiyormuş. Bir de bu gelişmeler internet
yaygınlaştığı için oluyormuş; kendiliğinden…
Bakanlığın
defalarca açıklamasına rağmen hasta garantisi verildiği yalanına iman etmişler
bir kere.
80
yılda yapılmış olan 190 öğrenci yurdunun üzerine son 20 yılda 600 yurt daha
eklenmiş. Yurt kapasitesi dört katına çıkarılmış.
Üniversitesi
olmayan ilimiz kalmamış. Derslik sayısı beş altı kata çıkmış, sınıflardaki
ortalama öğrenci sayısı yarıya düşmüş.
Lâkin
sorarsanız, Hükûmet öğrencileri düşünmüyor.
Dünyanın
en görkemli, en büyük havaalanlarından birini yapıyorsun, dünyanın en iyi
ikinci havaalanı seçiliyor, yolcu trafiği açısından dünyanın “1” numarası
oluyor; yine de beğendiremiyorsun.
İHA,
SİHA yapıyorsun, coğrafyanın kaderini değiştiriyorsun, tüm Avrupa ve ABD,
Türkiye’nin bu konudaki üstünlüklerinden kıskanarak ve çekinerek bahsediyor.
Ancak
bunları yapan “damat” ve mercekler Kanada’dan geliyor-muş.
Kendi
jet motorlarımızı üretmeye başlıyoruz; lâkin geç kalmışız. Sanki daha önce
yapıldı da ellerinden tutan oldu.
Yerli
uçak gemisi imâl ediyorsunuz. “Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili.
Uçak gemisine ihtiyacımız mı var?” diye sual ediyorlar.
ABD
ve NATO Patriot satmayınca Rusya’dan S-400 alıyorsunuz. “PYD (ya da
Yunanistan) bize mi saldıracak?” diye bıdı bıdı ediyorlar.
Yerli
otomobil üretmeye başlıyorsunuz, üstelik elektrikli; kendilerince dalga
geçiyorlar.
Uzay
teknolojileri konusunda 90 yılda akıllara gelmeyenleri plânlıyorsun, 2023’te
Ay’a inişi hedefliyorsun; “Millet aç aç, ne uzayı?” diyorlar.
Binlerce
fabrika açıyorsun, istihdam sağlıyorsun, üretim ve ihracatı 20 yılda dörde
katlıyorsun; “AKP devletin fabrikalarını sattı” sakızını gevelemeye
devam ediyorlar.
Bir
çeyrekte yüzde 21,7 büyüme açıklanıyor, elbette TÜİK yalan söylüyor.
Tamamen
yerli imkânlarla Karadeniz’de milyarlarca metreküp doğal gaz rezervi
buluyorsun; daha ilk günden “Bize faydası ne?”... Gaz bulunur bulunmaz
mutfaklardan gaz fışkıracağını sanıyorlar zaar.
Venezuela
da doğal gaz zenginiymiş ama bir Damak çikolata yiyemiyorlarmış.
Güneydoğuda
beton dökülüp kapatılan petrol kuyularını açıyor, petrol çıkarıyorsun, “Artık
Arabistan kadar rezervimiz oldu” diye şebeklik yapıyorlar.
Libya’da,
Suriye’de, Azerbaycan’da ABD’nin, AB’nin, Rusya’nın tekerine çomak sokuyorsun,
sınırımızda kurulması plânlanan terör devletine izin vermiyorsun, Türkiye’ye
rağmen masa kurulamayacağını yedi düvele gösteriyorsun; her seferinde “Ne
işimiz var Libya’da, Suriye’de, Karabağ’da?” sorularına muhatap oluyorsun.
HES
yapıyorsun karşılar, baraj yapıyorsun karşılar, nükleer santrale zinhar
karşılar… Sürekli artmakta olan enerji ihtiyacımızı tezekten karşılayacağımızı
sanıyorlar ellaam.
Daha
onlarca hizmet, icraat ve bunlara takılan kulp sayabilirim. Bu kadarı yeterli
bence.
***
Hiçbir
şey beğenmeyen aynı zevat, mezarlıklara konulan üç beş tane “İBB” logolu ibriğe
tav oluyor.
Kâğıt
bardağa basılan Deniz Hatları logosuna ölüyorlar.
İBB
ne güzel çalışıyor ama!
Adanın
atları katlediliyor, mezarlıklarda yüz yıllık ağaçlar kesiliyor, hayvan
barınaklarında hayvanlar pislik içinde ölüme terk edilmişler, bunun yanında
otobüsler ile metrobüsler dökülüyor, yanıyor, şahlanıyor, İstanbul’un durakları
aksayan seferlerden dolayı tıklım tıklım, onlarca metre otobüse binme
kuyrukları oluşmuş durumda, Hamidiye damacanaları kuyu suları ile dolduruluyor,
İSPARK batmış, İSKİ konkordatonun eşiğinde, kendi kaynakları kendine yeten
“nimet, nimet” İstanbul borç sarmalına girmiş…
Ekrem
Başkan, “Avrupa’dan borç bulduk” diye böbürleniyor, fırsat buldukça tatillere
koşuyor, “temel atmama” şirinlikleri yapıyor, ağaçlar çılgınca Başkan’ı
alkışlıyor… Odunlar da…
Her
şey çok güzel oldu. Keyifler keka, arzular şelâle...
İbrikler
muhteşem, kâğıt bardaklar efsane! Üstelik yüzde yüz yerli ve millî.
Neyimize
gerek İHA, SİHA, yol, köprü, havaalanı, üniversite, hastane, otomobil, uçak,
motor, petrol, doğal gaz…
Biz
size “İBB” logolu süpürge, faraş, leğen, mandal verelim, olma mı?
Kalınız sağlıcakla efendim…