İbrahim Zaman: Işıkla şiir yazan fotoğrafçı

Müşkülpesent adamdır, kolay beğenmez; bir günlüğüne gittiği hâlde beş günde bin kare fotoğraf çektiği geziden dönerken, “Gene doğru dürüst bir fotoğraf çekemedik” diye hayıflandığına sık rastlanır.

OBJEKTİFİYLE baktı dünyaya bir ömür. İyiyi, güzeli, estetiği gördü hep. Yetmiş beş ülkeyi dolaşan bir dünyalı o. Bir seyyah… Bir sanat seyyahı...

Mevlâna’nın Adapazarlısı… Bir ayağı İstanbul’da sabit, diğer ayağıyla dünyayı dolaşıp ayağımıza getiren adam!

Evliya Çelebi’yle akraba, Mevlâna’yla hemdost, Atatürk’le yoldaştır. Gönül gözüyle görür, objektifiyle fotoğraflar.

Seksen yıllık ömrünün yarısı fotoğraf peşinde, kalan yarısı hayır kurumlarının toplantılarında geçti.

Razgrad Deliorman göçmeni bir ailenin çocuğu olarak 1937 yılında, Adapazarı’nda doğdu. Yirmi iki yaşında sanatsal nitelikli fotoğrafa ilgi duydu. “Hocası”, Hüsnü Gürsel’dir. “Adapazarlı Grup-5” ve “AFAK”ın kurucularından… Yönetmen Baha Gelenbevi’nin daveti üzerine 1964, 1965 ve 1966 yıllarında Adapazarlı Grup-5 olarak İstanbul Şehir Galerisi’nde üç karma sergiye katıldı. İlk kişisel sergisini 1967 Nisan’ında, İstanbul’da açtı: “Güvercinler”…

Haziran 1967’de Adapazarı depremi, nice sanat güzelliklerine kanat çırpacak bir göçe sebep oldu: Ver elini İstanbul!

1963’te, Adapazarı’nda, portre dalında aldığı ilk ödülden bu yana elli dört yılda yüz elliyi aşkın ödül... Ulusal ve uluslararası yarışmalarda aldığı ödüllerden bazıları, Uluslararası (FİAP) Doğa Bienali Büyük Ödülü (1985), Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu “Çalışan

Kadın” Birincilik Ödülü (1988), Uluslararası (FİAP) Doğa Bienali Şeref Mansiyonu (1989), Bursa Büyükşehir Belediyesi 3. Sami Güner Fotoğraf Yarışması Birincilik Ödülü (1994), 5. İstanbul Fotoğraf Yarışması Birincilik Ödülü (1995), Şark Hayat-Baymed “Toprak” konulu yarışmada hem renkli baskı, hem de saydam dalı Birincilik Ödülü (1998)…

Ödüllerinin tamamını yazsak, bu yazı sadece onlarla dolar.

“Anadolu’da Zaman”, “Akdeniz’de Zaman”, “Tunus’ta Zaman”, “Sularda Zaman”, “Karadeniz’de Zaman”, “Nil Vadisi’nde Zaman”, “Sis, Bulut, Duman ve Zaman”, “Işık ve Zaman”, “Türkiye’de Zaman” isimli ve daha sayamadığım birçok saydam prodüksiyonları vardır.

Türkiye’yi tanıtıcı birçok kitapta yüzlerce fotoğrafı bulunan Zaman’ın “Canım Türkiye’m” sergisi, Cumhuriyetin 75’inci yılı kutlamaları çerçevesinde (1998) ve Adana Altın Koza Film Festivali açılışında (1999) sergilendi.


On binlerce fotoğraflık muhteşem arşivinden 190 adedini “Türkiye’de Zaman” adıyla kitaplaştırdı (1999).

Başta Şinasi Barutçu Kupası jürisi olmak üzere, birçok ulusal ve uluslararası fotoğraf yarışmasında jüri üyeliği yapmıştır ve yapmaktadır.

Fotogen üyesi ve İFSAK onur üyesidir.

“Alaylı fotoğrafçılığı”, Türkiye’nin şartlarındandır; ömrü boyunca fotoğraf dünyasındaki teknolojik gelişmeleri ve yenilikleri çok yakından takip eden ve ilk uygulayan Türk -belki de- odur. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü öğretim elemanı olarak bir dönem verdiği eğitim ve yetiştirdiği öğrencilerle gurur duyar.

Fotoğraf dergisinde her ay eğitici yazılar yazmakta, National Geopraphic Traveler-Gezi dergisi için yurtiçinde ve dışında geziler yapmaktadır.

Yarım asırlık Bakırköylüdür; 1967’den bu yana, geçimini Bakırköy’de açtığı iki fotoğraf stüdyosuyla sağlamaktadır.

İyi para harcar; çünkü iyi yaşamayı sever. Onun için “iyi yaşamaktan murat”, insanlara hizmet ve dünyayı dolaşmaktır.

Başarısında, 1961’de evlendiği Gülten Hanım’ın payı büyüktür; eğitimi hayatın mihveri addeden Zaman çiftinin iki kızları var: Avukat Gülnur, tiyatro eğitimi alan işletmeci Melike.

Vermeyi seven adam! Vermenin yakıştığı adam!

“Vefa” kelimesi sanki onun için türetilmiş...

Beş on bin yıllık medeniyetleri objektifiyle gün yüzüne çıkarır.

Müşkülpesent adamdır, kolay beğenmez; bir günlüğüne gittiği hâlde beş günde bin kare fotoğraf çektiği geziden dönerken, “Gene doğru dürüst bir fotoğraf çekemedik” diye hayıflandığına sık rastlanır.

Sağlamcıdır; sık sık kullandığı sözü, “İşini kış tut, yaz çıkarsa bahtına!”dır.

Başarısında, kendini sürekli geliştirmesinin, yenilik arayışının, hiç eksilmeyen ilk günkü heyecanının ve titizliğinin payı büyüktür. Ona göre “fotoğraf, ışık demektir”; nitekim fotoğraf sanatçısı Servet Sezgin de onu -tek kelimeyle- “ışık” olarak nitelemektedir.

Yakın dostları, Türk fotoğrafının da dev isimleridir zaten: Hüsnü Gürsel, Prof. Dr. Sabit Kalfagil, İzzet Keribar, Gültekin Çizgen... Ve yönetmen Engin Uludağ…

O mükemmel bir dost, mükemmel bir eş, mükemmel bir arkadaştır; fotoğraflarındaki mükemmellik biraz da bundandır.

Elli yıldır güzeller güzeli İstanbul için “Buruk bir şiirdir İstanbul; onla da olmuyor onsuz da!” diyor.

“Fotoğraf, tek cümle ile sizin için nedir?” sorusuna cevabı, açık seçik ve nettir: “Benim için yaşam biçimidir. Mutluluğun her çeşidi benim için fotoğrafta saklıdır.”  

İbrahim Zaman’a İbrahim Zaman’ı sorsanız nasıl mı cevap verir? Ben sordum, işte cevabı: “Arkasına baktıkça kendini kamçılayan, ‘Her gün nasıl bir arpa boyu daha gelişip fark yaratırım?’ diyen ben…”

Hücrelerine kadar insan sevgisi ile doludur; vedası da “Sevgiyle kalın” şeklindedir.

Can insandır; en sık kullandığı kelimesi de “Canım”dır zaten.

Bir mekânda İbrahim Zaman varsa, bilin ki orada neşe vardır, hayat vardır, estetik vardır; hayatı dolu dolu yaşar.

Çevresine ışık ve hayat saçan adam!

Işıkla şiir yazan fotoğrafçı!