Hüzün üzerine bir deneme

Hüzün insana sorumluluk duygusu ve görev bilinci kazandırır. İnsanın bir kalp sahibi olduğunu anlamasını sağlar. Hakikat bir hazinedir ve insan, bu hakikati ancak kalbiyle anlayabilir. Kalbin en önemli kazanımı hüzündür.

İNSAN kalıbıyla madde âleminde yer kaplarken kalbiyle de mânâ âleminde yer alır ve fakat insan kalıbına canlılık veren asıl şey ruhtur, kalbidir, duygu ve düşünceleridir.

Sevgi ve hüzün gibi duygular, insanın kendi kendisiyle konuşmasıdır. Bir duygudan ziyade varoluşun nedenidir sevgi. İnsanın olaylara ve olgulara kalbiyle bakmasıdır. Hüzün, insanın kalbini ve duygularını yeşerten bir mevsimdir. Hüzün dolu olan kalp, insanın insanlarla muhabbetini gerektirir. İçini, derdini döküp rahatlamak da buradan gelmektedir.

Kişi, derdini döktüğünde yani başkalarıyla konuşup muhabbet ettiğinde rahatlar. Çünkü insan sosyal bir varlıktır; paylaşmak ve yardımlaşmak zorundadır. Hüzün dolu olan bir kalp, aynı zamanda merhamet, vicdan ve izanla dolup yeşerir. Bu yüzden kalbi hüzün dolu insan dert, tasa, endişe ve dâvâ sahibi olmaktadır. Faydasız ve içi boş şeylerden uzaklaşmaktadır.

İnsan sadece jest ve mimikleriyle gülümsemez, gülümsemenin başladığı yer kalptir. Kalbe dolan iyilik, güzellik ve mutluluk, kalbi sevindirir ve gülümsemeyi sağlar. İnsan, jest ve mimikleriyle bu gülücükleri dışarıya yansıtır sadece. Bazen gülümsemenin dışarıya yansımadığı mutluluk anları olmaktadır. Kalp, insanın sakin, huzurlu ve mutlu olduğu anlarda daha iyi çalışır. Bu yüzden kavgalı, tartışmalı, gürültülü ortamlarda, stresli anlarda kalp büzüşür, çalışması daha zor olur. Stres ve gürültü, kalbin düşmanıdır. İnsanda en önemli organ kalptir ve asla ihmâl edilmemelidir. İhmâl edildiği zaman karanlığa gömülmüş gibi zor çalışır.

Bunun tersi de mümkündür hayatta. Kalp, huzurlu ve mutlu olursa insanın içine sevgi dolar, ışık saçıp insanın içini aydınlatır. Dünyayı ve insanı aydınlığa kavuşturur. Bu yüzden denilebilir ki, insanın iç ve dış dünyası aslında kalp ile aydınlanmaktadır. İnsanın kalbi karanlığa gömülürse, güneşin aydınlığı bile fayda vermez. İyilik, güzellik ve mutlulukla birlikte kalbin gülümsemesi, aslında mutmain olmuş kalbin kuş gibi hafiflemesi ve kuş gibi kanat çırpmasıdır.

İnsan kalbin içine bütün dünyayı sığdırabilir, mezara gömer gibi dünyanın mezalimini de gömebilir. Kalbinin derinliklerinde her şeyi bulabilir.

Çiçekler sevginin yegâne sembolüdür. Sevgi ise hüzün ile birlikte kalbin temel unsurlarından biridir. Kalpte hüzün olması üzüntü hâlidir. Bütün çiçekler sevgi ile açmaz. Bazı çiçekler hüzünle de açabilirler. Bazen ağaçlar hüzünle de yeşerebilirler. Hatta bazen sevinç bile hüznün eseridir. Hayata tat veren şey, her zaman sevinç değil, bazen de hüzündür. Tıpkı hayatın acı ve tatlı yönünün olması gibi…

Hüzün insana sorumluluk duygusu ve görev bilinci kazandırır. İnsanın bir kalp sahibi olduğunu anlamasını sağlar. Hakikat bir hazinedir ve insan, bu hakikati ancak kalbiyle anlayabilir. Kalbin en önemli kazanımı hüzündür. Çünkü hüzün sayesinde dert, tasa, bilinç, kaygı, sorumluluk ve dâvâ sahibi olur.  

Kalbin durgunluktan kurtulup harekete geçmesini sağlar hüzün. Öyle bir akar ki, insanın içinde bir pınardan farksız. Ve insan ile kâinatı susuzluktan kurtarır. Dünyadaki bütün düşmanlıkları yok eder, bütün varlıkların vicdanına dokunup insafa getirir.  

Kalbi sağlıklı çalışan kimsenin kalbinde bütün çiçekler açabilir. Bütün zamanlarda gülümseyebilir, bütün sorumluluklarına sahip olabilir, ne zaman ne yaptığını bilebilir. Hem insan, hem diğer çiçekler hüzün sayesinde büyütürler aşklarını. Kuşlar da hüzünle kanatlanır gökte. Kalbin bağrında serpilip gürleşir aşk bağları, kalbin sayesinde gürleşip hayata renk katar güller. Dünyanın karanlığını dağıtan sevgi ve hüzündür.

Kalbi sağlıklı çalışan, gökte süzülen kuş gibidir. Hafif ve mutludur; bütün insanlara, bütün varlıklara huzur ve mutluluk dağıtabilir.

Hüzün kalbin meyvesidir. İnsanı insan yapan, insana ruh katan şey hüzündür aslında. Hüzün, vicdan, insaf, adalet ve merhamet duyguları kazandırır insanın kalbine. Bu duygular insanın kalbini besleyip en iyi, en sağlıklı şekilde çalışmasını sağlar. Hüzün, insana bir kalp armağan eder. İnsan, kalbi varsa insandır. Eskiden, “Kalbini kaybeden, insanlığını da kaybeder” derlerdi. Gerçekten de öyledir, zira kalp ve merhamet sahibi olmayan insan dünyayı zindana, cehenneme çevirir.

Ayrılıklar, gitmeler, yolculuklar genellikle hüzün dolu olur. Neden böyledir? Çünkü hüzün bir şeyi, bir kimseyi terk etmekle ilgili bir durumdur. Yolculukların çoğunlukla hüzün dolu olmasının da bir nedeni vardır elbette. İnsan hayatının zaman ve mekânda bıraktığı hatıra ve izlerin terk edilmesi yahut unutulması insanı hüzne boğar.

Hazin bir dünya, dertsiz, tasasız, sorumsuz ve hüzünsüz bir dünyadır. Hüzün sadece üzüntüden ibaret değildir; bazen de bilinç ve sorumluktur. Hüzün her zaman kış mevsimi değildir, çoğunlukla bahardır.  

Hüzün mazlumların, mahzunların, garibanların, yalnızların, yetimlerin, terk edilmişlerin, ayrılıkların ve aykırılıkların içinde gizli olan, yaşanan bir duygu değildir sadece. Hüzün hazin bir durum değil, sevinçli bir durumdur aslında. Hüzün kalbi ve dolayısıyla insanı olgunlaştırır. İnsan hüzünle bütün zorlukları yenebilir. Hüzünle sevgi ve huzur dolu bir dünya kurabilir.