Hizmet almaya amâde, yükümlülüklerden azâde olma hezeyanına tedbir

Bu ay dergimizin kapağına Doç. Dr. Necati Çavdar hocamızın hazırladığı “Kutsallıktan Tutsaklığa: Vergi Olgusunun Tekâmülü” adlı dosyasını taşıdık. Diliyoruz ki, ebeveynlerin, öğretmenlerin, ilgililerin dikkatini çeker. Ve diliyoruz ki, hizmet almaya amâde, yükümlülüklerden azâde olma hezeyanına mâni olacak bir istifadeye vesile oluruz.

MİLLET kavramı, “Bir toprak, bir vatan üzerinde yaşayan, benzer özelliklere, ortak geçmişe ve ortak kültüre sahip homojen insan topluluğu” şeklinde tanımlansa da, bana göre tüm ortak paydaların eşitlenmesinde etkin rol üstlenen bireylerin devlet iradesine saygısını, vatanın sahiplenmesini, vatandaşlık sorumluluğunu, inanç merkezli mesuliyet anlayışını sessizce ve sözsüzce ilâm eder.

Dolayısıyla bu ilâm, koruyucu bir zırh gibi, vatan sınırları içerisinde bedenen, zihnen, fikren ve kalben müreffeh bir hürriyet tanımını doğururken, kendisinin ve kendisiyle birlikte yaşayanlarla bağ kurmayı gerekli kılar. Ki işte bu, bağımsızlığın ilânı, hürriyetin adıdır!


Devlet aklı, vatan sınırları içinde insanî, millî, dinî, ahlâkî, hukukî, siyâsî, ticarî, içtimaî ve ailevî değerler bütününün inşâsı ile kavileşen milletin tüm imkânlardan eşit mesafede istifade etmesini sağlar. Milletin her bir ferdi ise tüm imkânsızlıkların mümkün hâle gelmesi, tüm tehditlere direnç gösterilmesinde birlikte hareket etme sorumluluğunu taşıdığı, yükümlülüklerini yerine getirdiği kadar sahip olduğu millî kimliğe aidiyetini ispatlar.

Kaldı ki, millet olmak için bir devletin varlığı esastır. Ve o devletin halkının haklarını eşit şartlarda korumakla mükellef olması kadar, yasalaşmış kanunlar dairesinde ve sınırları belirli bir coğrafyada her bir vatandaşın da yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülüklerin dikkatle yerine getirilmesi millî bir iradeye işaret eder ve her bir bireyi toplumsal inkişafın kahramanı kılarak millî kimliğin korunmasını sağlar. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen bireylerin yasalar gereği “suçlu, kaçakçı” addedilmesi, aslında sorumsuzluğun ve kimliksizliğin izharıdır.

İşte tam bu noktada, kültürel dinamiklerin devreye girmesi büyük önem arz eder. Ahlâk kültürü, din kültürü, erdemler ve millî değerler bütünüyle sorumluluğunun farkında olan, evrak hükmündeki kimliğini şahsiyeti ile taşıyan fertlerin omuzlarında yükselen aydınlık ve müreffeh bir gelecek inşâ edilebilir.

Yasalardan korktuğundan değil, kimi kendine duyduğu saygıdan hareketle, kimi hak talep ettiği kadar bir başkasının hakkını ihlâl etmemek haysiyetiyle, kimi inanç merkezli “vebal” altında kalmama hassasiyetiyle bu yükümlülükleri yerine getirdiğinde, “suçlu” olma seviyesizliğinden korunmayı tercih eder ve “insan” olma makamını muhafaza eder. Böylesi şahsiyetli yönelimleri aklınca “kâr-zarar” hesabı ile tercih etmeyenlerse toplumun sırtına konumlanmış hak emici asalaklar olarak bir süre başarılarıyla övünebilirler.

Dar çerçeveye alınmış bu tanımlara temas etmekten muradım, 27 Şubat-5 Mart tarihleri arasında toplumda vergi bilincinin arttırılması, gençlerin bilgilendirilmesi ve farkındalığın sağlanması için “Vergi Haftası”na dikkat çekmek içindir.

Malûmdur ki, ülke ekonomisi kültürel gelişim ve değişimde büyük bir faktör. Ve bu faktörü yönetip yönlendiren aktör, yegâne güç olarak Devletimiz. Ülkemizde “devlet” ile “iktidar”ı ayırt edemeyen kimileri için karmaşık bir kimlik sorunu yaşanıyor olsa da, hem dinî hassasiyetlere, hem de millî şuura haiz insanlarımızın çokluğu övüncümüzdür. Yeni nesillerin bilinçlendirilmesi ve gelecek zamanların aydınlığı için yasaların öngördüğü yükümlülüklerimizi hatırlatmayı görev addediyorum.

Bu hassasiyetten hareketle, bu ay dergimizin kapağına Doç. Dr. Necati Çavdar hocamızın hazırladığı “Kutsallıktan Tutsaklığa: Vergi Olgusunun Tekâmülü” adlı dosyasını taşıdık. Diliyoruz ki, ebeveynlerin, öğretmenlerin, ilgililerin dikkatini çeker. Ve diliyoruz ki, hizmet almaya amâde, yükümlülüklerden azâde olma hezeyanına mâni olacak bir istifadeye vesile oluruz.

Huzurlu okumalar diliyoruz efendim…

Hoşnut kalınız!