BİLİM dallarının insan
tabiatına benzer efektlerini gördükçe yazdıklarım da iç içe geçen anlamları
teşkil eder oldu. Bilhassa matematiğin ve coğrafyanın davranış biçimlerine ve
duygulara yakınlık gösteren uçları var.
Davranış
biçimleri üzerinde fikir yürütürken, bu defa bir üçgen modeli üzerinden
yürüyeceğim. Çünkü benim dikkat çekeceğim davranış tipolojisinde 3 ayrı odak
mevcut.
İnsanın
kendisi “hipotenüs”, kendine benzer ama farklılıklar taşıyan bir başkası “komşu
kenar” ve düşman olarak bellediği ise “karşı kenar”.
Hipotenüs,
bir dik üçgende en uzun kenardır. Bir yerde “en” zarfı kullanılıyorsa, o
muhakkak öznenin kendisini anlatıyordur(!). Ne yazık ki insanın bir “en”
tutkusu baskın. Hiçbir şey ifâde etmese bile hipotenüs, bir dik üçgende üstün
dereceyi teşkil eden “en” zarfına sahip. Ayrıca komşu ve karşı kenar
adlandırması da yine insanın davranış ve hissediş grafiğini anlatmada gayet
uygun.
Hipotenüs
bir erkekse, komşu kenar bir kadındır ve karşı kenar da onun sahip olmadığı
inanç, düşünce ve duygu sarmalına sahip olan düşmandır. Hipotenüs bir kadınsa,
komşu kenar bir erkektir ve karşı kenar da yine onun sahip olmadığı inanç,
düşünce ve duygu sarmalına sahip olan düşmandır.
Şimdi
bu betimlemeyi akıllarda tutarak, ama biraz da sayısal teşbihlere ara vererek
asıl derde değinmek zamanı!
Örneğin,
trafikte bir erkek saçma bir kaza yaparsa, bu diğer erkekler tarafından “insanoğlu”
sıfatıyla eleştirilir. Fakat aynı saçmalıkta kazayı bir kadın gerçekleştirirse,
erkekler bu komşu kenar için “insanoğlu” sıfatını kullanmaz, “Kadınlar böyle”
gibi birtakım cinsî ifâdelerle genelleme yaparlar.
Kadın
ve erkek, bu bahsi geçen dik üçgende hipotenüs ve komşu kenardır. Ama ne zaman
erkeği ve kadını tehdit eden bir düşman (karşı kenar) ortaya çıkarsa, orada
diğer inanç, düşünce ve duygu birliktelikleri gün yüzüne çıkar. Böylece yergi
dolu tüm sıfatlar karşı komşu (düşman) için telâffuz edilir hâle gelir.
Bir
başka örneği de kadınlar üzerinden vermeli: Bu defa hipotenüs yani üçgenin “en”
sıfatlı kenarı kadın olsun. O hâlde erkekler komşu kenarı ve diğer bütün ayrık
cenahlar da karşı kenarı teşkil edecek.
Örneğin
bir kadın, başarısız olduğu herhangi bir kulvarda kusuru kendinde ya da kadın
cinsinde bulmayı tercih etmez. Daha ziyâde, işin kendisine birtakım sıfatlar
yakıştırır. Ya o iş “çok zor”dur ya da “gereksiz”. Fakat aynı başarısızlığa bir
erkek düşerse, hipotenüsü teşkil eden kadın, burada işin zorluğundan,
gereksizliğinden ya da işteki diğer tüm arızalardan bahsetmez. Burada kuracağı
tek cümle şu olacaktır: “Erkek milleti…”
Bu
tip genellemeler ve benzetmeler, hayatımız içinde sıklıkla karşımıza çıkıyor. Örnekler
daha da çoğaltılabilir ki çok can sıkıcı birkaç örnek daha vermek isterim…
Kadının
giyim kuşam konusunda bu üçgenin kenarları çok farklı öbekleri teşkil eder hâle
geliyor. Başörtülü bir kadın hipotenüsü teşkil ediyorsa, başı açık bir kadın
komşu kenar, dinsiz bir kadın ise karşı kenarı teşkil eder. Başı açık bir kadın
hipotenüsü teşkil ediyorsa, kapalı kadın komşu kenar olurken açıkları eleştiren
diğer kapalılar da karşı kenarı teşkil eder. Bu bile biraz daha olağan
gelebilir. Ama işin çok daha abartılı bir şekle dönüştüğü üçgen tipleri de
mevcut. Bir üçgenin bütün kenarlarını kapalılar ya da açıklar oluşturabiliyor.
Meselâ
X şeklinde kapanan kadınlar hipotenüsse, Y şeklinde kapananlar komşu kenar ve
bu ikisinden çok uzakta, A şeklinde kapananlar karşı kenar oluveriyor. Ve
hipotenüs yine “en” sıfatlı kenar olduğundan, komşu kenarı -düşman olmamakla
birlikte- eleştiriyor. Karşı kenara zâten düşman oluyor.
Aynı
şekilde, başı açık kadınların oluşturduğu üçgende de böyle durumlar var. Mesela
X-Y ve A derecelerinde açık kadınlar yine birbirlerine karşı aynı duyguları
besliyorlar. Her kenar kendini hipotenüs sanıyor ve kendine biraz benzeyeni ama
farklılıklar taşıyanı komşu kenar ilân ediyor, kendinden tamamen ayrık olanı da
karşı kenar olarak kabul ediyor.
Bunlar
kendi aramızda, bizim insanımız içinde var edilen çarpık üçgen tipleri. Fakat
dünyada işler çok daha saçma bir hâl almış durumda.
Bir
futbol karşılaşmasında seyircilerin taşkınlık yaptığını düşünün; eğer bu
taşkınlık bir Müslüman ülkede meydana geliyorsa, kendini hipotenüs zanneden
gayr-i Müslimler için karşı kenarı teşkil eden Müslümanlar yaftalanıyor. Böyle
bir durumda, bütün dünyada kullanılacak kalıp şudur: “Müslümanlar böyle!”
Aynı
taşkınlık bir Avrupa ülkesinde baş gösterecek olursa “Dünyanın hâli” gibi daha
genel bir eleştiri işitiyoruz.
Şimdi
tam bu konuya bir serzenişte bulunacakken, daha kendi içimizde peyda ettiğimiz
bu saçma üçgen modelleri aklıma düşüyor ve önce oradan başlamak lâzım gibi
geliyor.
Önce
insanın, kendini üçgenin en uzun tarafı olarak görmekten vazgeçmesi gerekiyor.
Sonra da karşı ve komşu olarak farklı ayrıklıklar peşinde koşmak arzusuna da
gem vurması lâzım geliyor.
Allah’ın
istediği insan, Kur’ân ve Peygamber ile şekillenir. Bu gayet açık ve net. Fakat
insan kendini bu kıymette görüp de diğerlerini farklı adlandırmalara maruz
bırakacak yetkide değildir. Bunun kararı insanın kendisine bırakılmamıştır. İbâdetlerde
de, giyim kuşamda da ve diğer tüm tavır ve davranışlarda da insan doğru olmaya
gayret eder fakat “Doğru benim!” diye ortalıkta gezinmez. Bir kulvarda “en” olan
insan, bir diğer kulvarda fire verecektir. Her hâli ve her davranışıyla “en” sıfatına
nail olan tek insan Hazreti Muhammed olduğuna göre, kendimizi her şeyde en
iyisi zannedip de bir başkasını etiketlemek sevdasına düşmemek gerek.
Hiçbirimiz
hiçbir şeyde üstün ya da mükemmel değiliz. Evet, bir takvada üstünlük mevzusu
var ki onu da kendi aklımıza danışmak yerine Yaradan’ın takdirine bırakmak
gerek.
Şöyle
giyinen kadınlar, böyle giyinen kadınları eleştiriyor. Öyle davranan erkekler,
böyle davranan erkekleri yeriyor. Sonra öyle ve böyle bir şekilde erkekler bir
oluyor, kadınları yerden yere vuruyor… Daha az önce öyle böyle diye ayrışan
kadınlar da birlik olup erkekleri yaftalıyorlar. Daha da ileride öyle ve böyle
bütün erkek ve kadınlar bir olup karşı komşuyu yani düşmanı hedefe alıyorlar. O
hâlde sürekli birbirimizin açığını bulmak yerine, bir olup düşmana karşı güçlü
durmak daha akıllıca gibi görünüyor.