Her tüketim bir gelecek

Tüketimi ailesiyle, çocuklarıyla, komşularıyla, akrabalarıyla, dostlarıyla birlikte yapanlar, elbette yaşlılıklarını da inşâ etmeye başlamışlar demektir. Ya tüketilen ömürler? Hayır yolunda tükenen ömürler? Bırakın geleceği inşâ etmeyi, fevkalâde hâller dışında cenazelerine katılacak insan sayısını bile belirlemiş olurlar. Kendi inancıma göre söylemem gerekirse, ömrünü güzel ahlâklı bir şekilde hayır yolunda tüketenler, eminim sonsuz hayatlarını da inşâ etmiş olurlar.

TÜKETTİKLERİMİ düşündüm. Dün tükettiklerim, benim bugünüm olmuş. Öyle anlaşılıyor ki, onlara bugün tükettiklerimi eklediğimde yarınımı inşâ edeceğim.

Bana ürün satanlar, “Beyefendi, bunlarla geleceğinizi inşâ edeceksiniz” deselerdi, eminim, adamın bu sözlerini tuhaf bulur, “Al sana bir ‘Mandıra Filozofu’ daha!” derdim. Eşyayı, fiilleri, insanları, durumları ve olayları farklı cihetlerden görme hususu ilgimi çektiğinden, adamın vakti varsa, ısmarladığı çay eşliğinde oturur dinlerdim onu. Öyle ya, üstelik adam benim geleceğimden, benim geleceğimin inşâsından bahsediyor...

Körler okulundaydım ve o güne kadar radyo ve televizyonlardan duyduğum ama hiç kendileriyle müşerref olamadığım satrançla karşılaştım. Satranç piyonuyla, filiyle, atı, kalesi, veziri ve şahıyla ilginç bir oyundu. Hepimizin parası çok olmaması ve körler için satrancın bulunmaması nedeniyle aramızda topladığımız parayı okulun marangozuna verip bize bir satranç takımı almasını ve onu körlere uygun olacak şekilde modifiye etmesini istedik. Sırayla satrancı hem öğrendik, hem de oynadık. Okul yönetimi konuya ilgimizi görünce her sınıfa birer satranç takımı yaptırdı. Arkasından turnuvalar geldi.

Okul yıllarımda inşâ olan o dönemki geleceğimin bin tuğlasından 50’si satrançla ilgili ise, şimdiki hayatımın 20 bin tuğlasından 60’ı satrançla ilgilidir. Birkaç sene önce aldığım mayo ise şu anki hayatımda satranca göre daha çok paya sahip.

Bu örnek verme işini mayo ile bırakmayayım. Uzun süreden beri almadığım takım elbiseler veya takım elbiseler yerine aldığım rahat kıyafetler sizce beni nasıl bir geleceğe taşımış veya taşıyor olabilir?

Madem öğrencilikten başladık, benim için çok özel ve önemli olan tüketimlerimden birini, ilk bilgisayar sahibi oluşumu da arz edeyim…

Yurtta, aynı odada kaldığımız, uzak yerlere gidip gelen gemi kaptanı bir arkadaşımız vardı. Tayvan’dan bir laptop bilgisayar getirmişti. Laptop bilgisayarla ilk defa karşılaşıyorduk. Çok hoş bir şeydi. Çok da havalıydı. Satmayı düşünüp düşünmediğini sordum. Düşünebileceğini söyledi. Fiyatı hakkında da, “Piyasada 4 bin dolar ama eğer kendine alacaksan, sana aldığım fiyata, yani 2 bin 550 dolara satarım” dedi. Son derece cazip bu fiyat karşısında almak istediğimi fakat bir anda o kadar para bulamayacağımı söyledim. Zaten parayı okulda eğitim için harcayacağını ve bir anda o kadar paraya ihtiyacı olmadığını söyledi. Gözümü karartıp o bilgisayarı satın aldım. O borcu burslarla öderken, olmadık yerlerden tasarruf etmek zorunda kaldım, pek çok sıkıntı çektim. Çektiklerimi bir Allah, bir de ben biliyorum. O bilgisayarı almam bana öyle bir istikbâl sundu ki bugün olsa yine aynı kararı verir ve daha fazla sıkıntıya katlanmayı tercih ederim.

Bu kadar konuşuyor, yazıp çiziyoruz; siz de okuyorsunuz. Ağzınız kurumuştur. Belki de mideniz guruldadı. Yiyecek tüketimlerimiz de aslında geleceğimizin inşâsında bizim tuğlalarımız. Sağlığımız, uyku düzenimiz, sosyal çevremiz, günlük hayatımız da yiyecek ve içeceklerimizden bağımsız değil. Vejetaryen beslenen bir insan herhâlde kebapçıya gitmez veya arkadaşlarını kebapçıda ağırlamaz. Tatlıyla arası olmayanların tatlıcıda, baklavacıda ne işi olur? Balıkla arası olmayanlar da balık lokantalarına pek uğramazlar herhâlde. Türk usulü çayı hayatının bir parçası hâline getirenlerle filtre kahveyi tüketenler, belli ki aynı geleceğe yürümezler.

Tüketimi ailesiyle, çocuklarıyla, komşularıyla, akrabalarıyla, dostlarıyla birlikte yapanlar, elbette yaşlılıklarını da inşâ etmeye başlamışlar demektir. Ya tüketilen ömürler? Hayır yolunda tükenen ömürler? Bırakın geleceği inşâ etmeyi, fevkalâde hâller dışında cenazelerine katılacak insan sayısını bile belirlemiş olurlar. Kendi inancıma göre söylemem gerekirse, ömrünü güzel ahlâklı bir şekilde hayır yolunda tüketenler, eminim sonsuz hayatlarını da inşâ etmiş olurlar. Sonsuz hayat tüketimlerimizi de bir ara konuşuruz…