Her şey tamam, bir şeyler eksik

Adalet Bakanı, yağma olaylarının söylendiği gibi çok yüksek seviyede olmadığını, hatta sayısının. Sadece 4 olduğunu ve bu dört olayın faili olan 4 kişinin de tutuklandığını ifade ediyor. Bu ifadeye bakınca, bir dezenformasyon varlığından bizzat dem vuruyor. Fakat dezenformasyon yaptığı gerekçesiyle tutuklanan ya da gözaltına alınanlardan bahsetmiyor.

DÜN de Malatya’da bir öncü deprem meydana geldi. Onlarca bina yıkıldı, 1 can kaybı ve yaralılarımız var.

Her ne kadar zihnimizi düzlüğe çıkarmak istesek de gündemi biz belirleyemiyoruz.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, deprem bölgesinde suç teşkil eden başlıklar ve bu başlıklar altında tutuklanan veya gözaltına alınanlar hakkında bilgiler verdi.

Buna göre Cumhuriyet savcılıkları, 7 bin 598 müstakil binada bilirkişi incelemesi suretiyle delil tespiti yaptılar. Deprem-bina soruşturmalarının dökümüne bakıldığında, depremin ilk 20 günü itibariyle 612 şüpheli hakkında adlî işlem yapılmış. Bunlardan 184’ü hakkında tutuklama, 214’ü hakkında adlî kontrol, 71’i hakkında yakalama kararı verilmiş. 55 kişi hakkında gözaltı kararı alınmış. Hakkında işlem yapılıp tutuklananların 79’u müteahhit, 74’ü yapı sorumlusu, 13’ü yapı sahibi, 18’i de binada değişiklik yapanlar. Adlî kontrol kararı verilenlerin 72’si müteahhit, 92’si yapı sorumlusu, 22’si yapı sahibi, 28’i de binada değişiklik yapanlar.

Bozdağ, ilk 20 gün itibariyle deprem bölgelerinde 351 hırsızlık vakasının olduğunu, bunlarla ilgili 284 şüpheli hakkında işlem yapıldığını, 179 kişi hakkında tutuklama ve 36 kişi hakkında adlî kontrol kararı verildiğini de kaydetti. Yağma konusunda da depremin yaşandığı günden bugüne kadar vaka sayısının sadece 4 olduğuna işaret eden Bozdağ, tutuklu sayısının da 4 olduğunu, yağma konusunda kamuoyuna yansıyan bilgilerin çoğunun asılsız olduğunun ortaya çıktığını vurguladı.

Ayrıca 5 nitelikli dolandırıcılık vakası olduğunu da Bozdağ’ın açıklamalarından öğrendik. Bu kapsamda da 7 kişi tutuklanmış.

Bozdağ’ın açıklamalarını dinlerken, deprem bölgesine dair adlî sürecin titizlikle takip edildiğini gördüm. Her şey tamamdı. Fakat bir şeyler eksikti.

Bozdağ, sürecin adlî yönetimine dair bir noktadan bahsetmemişti: Dezenformasyon saldırılarını düzenleyenlerin akıbetleri…

Düşünsenize, Adalet Bakanı, yağma olaylarının söylendiği gibi çok yüksek seviyede olmadığını, hatta sayısının. Sadece 4 olduğunu ve bu dört olayın faili olan 4 kişinin de tutuklandığını ifade ediyor. Bu ifadeye bakınca, bir dezenformasyon varlığından bizzat dem vuruyor. Fakat dezenformasyon yaptığı gerekçesiyle tutuklanan ya da gözaltına alınanlardan bahsetmiyor.

Doğrusu ben, Antakya’daki Yarsel Barajı’nın yıkıldığı yalanını yayanların nasıl ifadeye çağırılıp neden salıverildiğini çok merak ediyorum.

Yine ben, her ne kadar Devlet’imizin bir mühlet tanıdığını düşünsem de Devlet’e meydan okuma densizliğiyle saldıranların neden bir ifadeye bile çağrılmadıklarını da merak ediyorum.

Meselâ şunu da merak ediyorum: Diyanet’e Sor Fetva Hattı’na evlât edinme konusunda sözde soru soran ve bu soruya cevap veren hiç araştırıldı mı? Zira ben, soruyu soranın da, cevabı verenin de, kamuoyunu bu soru cevaptan haberdar edenin de aynı kişi olduğunu düşünüyorum.

Hatta arttırıyorum: Merhum Hasan Karakaya’nın çok özel terimlerle tanımladığı küfürbaz herifin, kendisinden başka hiçbir yerde konuk olmayan şu ünlü kişiyle ne fetvalar patlatılacak ne fetvalar!

Bunlar da Sayın Bakan’ın açıklamalarının gündemine girecekler mi acaba? Girmezse, dediğimiz gibi, her şey tamam olacak ama bir şeyler eksik kalacak.