Her gence e-kitap içeren tablet şart

Teknolojinin ilerlediği bu aşamada, sırtında on beş yirmi kilogram ağırlıkla haftanın altı günü yük taşıması sonucunda kas ve iskelet sistemi hastalıklarına yakalanması genç için çok kolaydır. Ayrıca cep telefonu ile dünyaya açılan gençlerin on beş yirmi kilogram ağırlıkta kitap yükü taşımaları ilkel bir durumdur. Bakanlık bunu hiç gecikmeden çözmelidir.

İNSANLARIN, özellikle de gelecek neslin sağlıklı, hür ve üretken bireyler olması herkesin beklentisidir. Bunun başarılması aşamasında motivasyon ve eğitim-öğretim, araç-gereç açısından teknik şekilde desteklenmelidir.

Avrupa’nın on üç ülkesinden daha fazla genç, Türkiye’de üniversite sınavına giriyor. Bunlardan ancak onda biri üst düzey yerlerde öğretime devam edebilme şansına sahip.

Zorunlu eğitim, ara eleman ihtiyacını sekteye uğrattığı gibi, normal süreçte öğrencileri üniversite sınavına da yönlendirmiş oluyor. Bu, çözülmesi gereken birinci sorun olarak orta yerde duruyor.

İkincisi, bu kadar çok sayıda kişinin üniversite sınavına girdiği bir süreçte üniversite sınavına girecek gençlerin sağlık sorunları göz ardı ediliyor. Hem ortaöğretimden liseye, hem de liseden sonra üniversiteye geçiş sürecinde özellikle gençlerin son sınıf süreçleri bir kâbusa dönüşüyor. Bunun yanında ruhen, psikolojik olarak, bedenen ve fiziken çocuklar ciddî sağlık sorunları yaşıyorlar.

Psikolojik ve ruhsal sıkıntı yaşayan çocuklar azımsanmayacak kadar çok. Özellikle bu süreçte çocukların psikolojik danışmanlık hizmetleri son derece yetersiz. Ruhsal ve psikolojik özellikleri çözümden ziyade bastırılma, önemsenmeme ve dikkate alınmama gibi bir durumla karşı karşıya.

Bu birinci sağlık sorunu olarak ortada dursun, ikinci durumsa büyüme ve gelişim aşamasındaki çocukların iskelet sistemi, nörolojik ve fıtık gibi ciddî sağlık sorunlarını yaşıyor olmasıdır. Özellikle sınavlara girecek çocuklar tam bir yarış hâlindeler ve yüzlerinde gülme belirtisi yok. Her biri ders çalışma makinesi gibi görülüyor.

Çocuklara yazık ediliyor. Yanlış yapılıyor!

Ne zaman düzeltilir bilemiyorum ama daha derine girmek gerekiyor.

Ortaokuldan liseye ve liseden üniversiteye geçiş sürecinde çocukların sırtına tam anlamıyla birer yük konuyor. En iyi şartlarda kırk kilo olan çocuklar, sırtlarında on beş ilâ yirmi kilo ağırlığında kitap yüküyle her sabah okula gidiş-dönüş yapıyorlar. Lise son sınıflarda ise yirmi kiloya yaklaşan ağırlıktaki kitapları her gün taşımak zorunda kalan bu gençler ülkelerini sevemez duruma düşüyorlar.

Eylemsizlik veya atalet momenti, bir cismin dönme hareketine karşı durması ve hareketinin devamını sağlaması anlamına gelir. Otomobillerin lastikleri değiştirilirken, lastikler hava basıldıktan sonra bir devinime sokulur. Usta, lastiklerin dönme dengesine (ataletine) bakarak nerede bir eksiklik olursa oraya gramlar çakar. Bu şekilde bir tekerleğin sağlıklı yol alması istenir. Aksi durumda, zamanla yıpranarak kritik durumlarda tekerlek, otomobilin takla atmasına bile neden olabilir.

Benzer bir durum iskelet sistemi için de geçerlidir. Bir insanın yürümesi aşamasındaki normal, doğal olarak yürümesidir. Günlük eşya veya bir miktar ağırlık taşıması çok zarar vermez.

Ancak ortaokul ve lise çağındaki gençlerin her gün on beş yirmi kilo ağırlık taşıması sürecinde iskelet sisteminin yürüme ve yerin sürtünme kuvvetine karşı direnci azalacaktır. Böylelikle bir genç, tam devinimle yürüyemez hâle gelir. Tam devinimle yürüyebilmesi için normal şartlarda dik durması gereken kas ve iskelet sistemi, durumunu bozacaktır. İki üç yıl bu şekilde haftanın beş altı günü yük taşıyan bir genç, zamanla skolyoz (omurga eğriliği), osteoartrit (kireçlenme),  fibromiyalji (kronik ağrı sendromu, yumuşak doku romatizması) ve psoriatik artrit gibi hastalıklara duçar olacaktır.

Birinci çözüm, kitapların beyaz hamur kâğıda değil de daha hafif, güçlendirilmiş saman kâğıda basılmasıdır. İkincisi ise, kitapların tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Yani her öğrenciye birer tablet verilerek e-kitap şeklinde tüm kitapların bu tablete yüklenmesidir. Öğrenciler hem bu tableti not tutma olarak kullanır, hem de çok sayıda kitabı yanlarında ve günlük çantalarında taşıyabilirler.

Teknolojinin ilerlediği bu aşamada, sırtında on beş yirmi kilogram ağırlıkla haftanın altı günü yük taşıması sonucunda kas ve iskelet sistemi hastalıklarına yakalanması genç için çok kolaydır. Ayrıca cep telefonu ile dünyaya açılan gençlerin on beş yirmi kilogram ağırlıkta kitap yükü taşımaları ilkel bir durumdur. Bakanlık bunu hiç gecikmeden çözmelidir. Aksi durumda cep telefonunun içerisine dünya sığdıran gençlerin, sırtlarında bunca yük taşımalarının anlamlı olacağına inandırılması mümkün değildir.

Haftanın altı gününe takılmamak gerekir, bilerek yazdım. Zira bu ülkede mevcut okula alternatif olarak her zaman dershane, özel ders, etüt merkezleri ve danışmanlık gibi yerler var olmuştur. Korkarım bu şekildeki oluşumlar daha çok devam edecektir. İşte altıncı gün, bu işlere ayrılıyor.

Bir de, çoğu ders kitabının içerisi yetersiz olduğundan, yardımcı ders kitabı olmayan öğrenci yok. Türkiye bu sorundan kaçarak bu durumu çözmüş olamaz. Odaklanmak ve çözmek zorundadır. Bakanlığın kitaplarından çok daha fazlasının yanına yardımcı kitaplar alınarak eğitim-öğretim süreci devam ettiriliyor. Kendimizi daha ne kadar kandıracağız?