“KADER” kelimesi “güç, miktar ve ölçü”
anlamlarında da kullanılır. Allah’ın (cc) yarattıklarına verdiği güç, burada
maksat olan anlamdadır. Süre ve sayılabilme ise miktar olarak düşünülebilir. Madde
ve mânâ açısından estetik, uyum, nizam ve düzen, bir tertibin sonucudur. Bu
tertip, nizamdan intizama geçişte ölçü olarak ortaya çıkar.
Gücü yetmeyene
fazla yük yüklenmez, omuzlara yüklenen de kişinin nazar, dikkat ve gücünü
dağıtmamak şartıyla üstesinden geleceği bir durumdur. Malayani işlerle meşgul
olunmadığında ve nazar dağıtılmadığında, omuzlara yüklenen her yüke insanın
gücü yeter.
İnsanlığın en
çok kullandığı kavram ve işlerin başında “saymak” gelir. Bir şeylerin
değerlendirilmesi ve anlamlandırılması miktara bağlı olduğundan, adet, âdet hâline
gelmiştir. Fotonların adetlerini toplamak âdet olmaya başladığından beri,
“yenilenebilir enerji kaynağı” bir başka sevilmeye başlandı.
Az bir masrafla
çevreye zararsız çok enerji elde etmek, insanlığın ortak kırbacı olmuştur.
Hoş olan her şeyde
bir ölçü vardır. Ölçü, bir nesnenin ve bir kişinin niteliğini belirler. Bu
nitelik, maya ve hamura tesir eder. Ölçü, miktarların uyumlu olanlarını
keşfetmenin ve belirlemenin adıdır. Ölçü, nizamdan intizama geçişin köprüsüdür.
Ölçü, ihanet etmemenin adıdır.
Hattatlar,
eserlerini inşâ ederken bir ölçü ile hareket ederler. Eserin göze, gönle ve
ruha hoş gelmesine özen gösterirler. Son yıllarda iyice aşina olduğumuz
nakkaşlar da koca dünyaları küçücük takılara nakşetmeleriyle gündemimize
giriyorlar. Demek ki maharet, az ve öz olanı sade olarak sunmakta yatıyor.
En güzel eser,
hiç şüphesiz insandır. İnsan, madde ve mânâ olarak her işle hemhâl olacak
cihazlarla donatılmıştır. Az ve öz olan ise, emaneti teslim edene kadar Eser Sahibine
olan sadakati miktarınca değerlidir.
“Elif” harfi
yazılmadan önce Allah’a (cc), yazılmaya başladığında ise eserlere nispet
edilmesi veya düşünülmesi yanlış olmaz. Mürekkep elifi gayb âleminden şehadet
âlemine indirmeye başladığında, göz ve nizam devreye girer. Elifin boyu eninin
sekiz katı olduğunda harf tamamlanmış ve eser aşikâr olmuş olur.
Elifin az ve öz
olanı, insanın sözü kadardır. İnsan sözünü tuttuğu ölçüde eserin antika değeri
de artar. Elif harfinin enininse boyunun sekizde biri kadar olması, harfin
yazılmaya başladığı noktaya ve noktanın işaret ettiği insana bakar.
Elif, insanın
az, öz ve izi iken; nokta, bu noktada maddenin az, öz ve sözüdür. Noktanın sözü
maddedir. Maddenin bütün özelliğini taşıyan en küçük az ve öz ise atomdur. Elif
yazılırken oluşan ilk nokta, işte bu maddenin en küçüğünün adıdır!
Madde en, boy ve
yükseklik olarak üç eksen boyunca kesilirse, sekiz parçaya ayrılır. Bu
parçalardan sadece bir tanesi madde âlemine aitken diğer yedi tanesi mânâ
âlemine gider. Burada mânâ âleminden maksat, Hakk’a bakan (olmak) yöndür.
Yedi adet
parçanın mânâya bakması ise maddenin kendinden geçip bir bütünün parçalarını
oluşturmaya çıktığı yolculukta kendisini sıradanlaştırması, elifin olumsuz
yönünü (insanın şer tarafı) ortadan kaldırmasıdır. İnsanın bu yönü, ısrarla
yapılması gereken en önemli iş olarak öne çıkar.
İnsana şu
söyleniyor: “Eserin Sahibini göster, O razı olsun, gerisi mühim değil! Sana da
bir hisse düşer. O’nun ipi, az, öz ve izi bir olanın yoludur.” Bu anlam yedi
katlı olarak insana gösteriliyor. Ancak dünya nimetleri hazır ve kolay
olduğundan lezzetli gelse de insanı aldatmamalıdır.
Lezzete aldanan
insan, maddenin hiçleşmesine ve bir yapı/eser oluşturmamasına neden olur.
İnsanın kendisine bakan yönü bir iken, Hakk’a bakan yönü yedi katlıdır. Maddeyi
de, insanı da ayakta tutan şey, Eser Sahibinin İlâhî nizamına uyup emanete
sahip çıkmasıdır.
İnsanın kendine
bakan yönüyse olmaktır, ölmek değil. Olmak ise kendisine göre daha olgun olan,
daha lâyık olan kardeşini tercih etmesidir. Günlük hayatta buna rastlamak pek
mümkün görünmüyor. Bu nedenle de başımız dertten, aklımız belâdan kurtulmuyor.
Gündemi belirleyenler ölen insanlar olurken, olan insanlar ölülerin peşinde
koşuyorlar.
Rızık derdine
düşüp paranın miktarını arttırmaya çalışıyorsa bir insan, bu para parmaklıklarından
kurtulmanın tek yolu, rızkını daraltmaktan geçiyor. İşte bu elifin ölçüsü,
insanın kaderidir. İnsan karar vermelidir; ölmek (şer) mi istiyor, yoksa olmak (hak) mı?
Elifin eni bir
ise, boyu sekizdir. Madde ve insanın kendine bakan yönü bir ise, mânâya bakan
yönü yedi katlıdır. Her çizgi elif olmadığı gibi, her insan da kul değildir.