
DERİN kesilmiş bir tırnak acısıdır Filistin kalbimizde. Neyi tutsak, nasıl dokunsak sızlayan…
O kutlu belde için zikrimiz coşarken ve fikrimiz koşar adım giderken adımlarımız mukim bir ağıda tutsak nicedir. Bir yanımız umut, bir yanımız ağıt. Yaşamak serüvenimizin içine ne çok şey sığıyor. Her kederimizin içinde bir parça sevinç saklı duruyor. Her ölüm sonrası bir bebek doğuyor. Her zorlukta bir kolaylık kapımıza geliyor. Ayrılıklarımıza vuslat umudu lütufken, birlikteliklerimize şeytanî duygular musallat oluyor.
Bir nehrin biteviye akış emri alması gibi, ömrümüz kuruyuncaya, havzamız mezarımız oluncaya kadar akıp gidiyoruz. Zaman zaman “La rahate fiddünya” (“Dünyada rahat yoktur”) diyor olsak da şekvanın ağına düşmeden edemiyoruz.
Kimi yetişkinlerin pervasızca, bencilce, beyni yıkanmışlığının izahınca duyarsızlığına şahit olurken, küçücük kalbiyle hayatı sorgulayan, yaşamak meselesine mercek tutacak kadar kendini sorumlu hisseden altıncı sınıf öğrencisi Esmanur, saf kalbiyle gözlemlediği hayata “Karmakarışık” tespitini yapabiliyor. Sonra, “Bazen göremezsin/ Yanı başındaki güzellikleri/ Ya aklın yetmez ya da algın/ Gün geçer, en aşılmaz engel olur/ Ya gücün yetmez ya da sözün/ Ay geçer, mevsim geçer, yıl geçer/ Her şey yeter de ömür yetmez” diyerek şiirce cevap veriyor kendinden büyüklere, uzaktan ağıt yaktığımız kederlere.
Yaşamaya duyduğumuz sevgi, ölüme sevdalanmaktan daha güçlü çünkü. İmtihanın şifreleri böyle kodlanmış. Kimi vakitler bu dünya temayülümüz sarhoş edip başımızı döndürse de bir olay oluyor ve ayıkıveriyoruz. Silkelenip kendimize geliyoruz. Şu geçtiğimiz yılın bize ne kattığını düşünsek, unutmak lütfunu askıya alıp idrak penceresinden bir bakıversek, her kederin bir nasihat olduğunu, Rabbimizin bizi unutmadığını, uyardığını görürüz.
6 Şubat 2023 gecesi 11 ilimizde yer yerinden oynamıştı. Ne çok canı uğurlamıştık, ne çok canımız yanmıştı. Henüz üzerimizden atamamışken bu afetin ağırlığını, 7 Ekim 2023 gecesi Müslüman bir halk olan Filistinlilerin kaderi değişiverdi. Gerçi onlar, yetmiş beş yıldır Siyonist işgalcilerin zulmüyle imanlarını pekiştirmiş, daracık şehirlerde azalmış sayıları ile kendi yurtlarının yabancısı olmanın kederine aşinaydılar.
Onlar, tüm ülke sınırlardan uzaklaştırılıp Siyonist zalimlerin belirlediği hatlar içinde hapsedilmiş olduklarının nicedir farkındaydılar. Onlar bir kadere iman manzumesi sunuyorken, son teknolojiye sahip silahlarla donatılmış sapkın işgalcilere sapanla taş atmak kadar masum ve bir o kadar yürekli taraftaydılar hep.
Rabbimizin kalplerine nakşettiği iman ile şu ahir zamanda, tüm dünya Müslümanlarına nasıl iman edilir, nasıl bunca zulme inançla direnilir, nasıl tebessüm ederek ölünür, nasıl şehadet kabulü ile yaşanır, bizzat cevap olup sunanlardı onlar.
Son günlerde, ilgilenen ilgilenmeyen herkesin bir şekilde gözünün iliştiği haberlerle biliyor dünya; Siyonistlerin Müslüman bir halka uyguladığı soykırımın cinnet seviyesindeki vahşetine tanıklık ediliyor. Bugün Filistin halkına bir hayvana reva görülmeyecek muameleyi yapan katillerin tarafında yer alanların, bir gün aynı muameleye maruz kalabilecekleri hesabını yapmıyor olmaları ise, olanların zekâ seviyelerine işaret ediyor. Çünkü radikal Siyonist rejimin din adamından siyâsî yetkilisine kadar hepsi, tüm dünyaya alenen kendi bâtıl itikatları gereği diğer insanları değerli bulmadıklarını çekinmeden deklâre ediyorlar.
“Fanatik görüşleriyle tanınan 78 yaşındaki haham Meir Mazuz, Sefarad Yahudileri tarafından kurulan aşırı dindar Şas Partisi’nin ruhanî lideri sayılıyor. İsrail’in Kanal 7 televizyonunun haberine göre, Mazuz, kurucusu olduğu bir Yahudi dini okulunda yaptığı haftalık sohbetinde, ABD Başkanı Joe Biden’in Gazze’ye insanî yardım ulaştırılması yönünde yaptığı çağrıya karşı çıkarak, İsrail’in ABD’nin bu talebini reddetmesi gerektiğini savunarak, ‘Biden’e şunu söylemeliyiz: Haklısın, insanlarla uğraşıyor olsaydık Gazze’ye insanî yardım gönderirdik ama hayvanlarla uğraşıyoruz. Ne yapacağız?’ ifadelerini kullandı.” (Kaynak: aa.com.tr/ Ayrımcılık Hattı, 11 Kasım 2023)
Daha önce de İsrailli Savunma Bakanı Yoav Gallant, “İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve ona göre hareket edeceğiz” diyerek kendi sapkın inanışlarına katılmayan herkesi “hayvan” olmakla itham etmişti.
Filistinlileri “hayvan” addeden İsrail’in insanlık dışı katliamlarını hiçbir hayvan cinsinin yapmadığına cümle âlem tanıktır. Öyleyse insanlık dışı bu tutum, hayvanlardan daha aşağı bir derekenin izahıdır. Öte yandan bilinmelidir ki, bu açık ve küstah ve de insanlık dışı ifadeleri bilen, duyan ve hâlâ bu haksız işgale destek veren şuursuzların akıbeti pek hayr olacağa benzemiyor.
Özgürlük, insan hakları ve demokrasi anlayışlarının yerlere düşen çıtalarıyla çelik çomak oynayan bu zalimlerden Rabbimizin merhametine sığınıyoruz. Bizlere, musibet gelmeden nasihat almayı nasip etmesini diliyoruz.
Bin 812 kilometrelik mesafeden böylesi yutkunması zor bir ahvali seyrediyorken, dualar ediyor ve elimizden geleni yapıyorken, işlerimize daha sıkı sarılarak 2023 yılını geride bıraktığımız Aralık sayımızı “insan olmak” sorumluluğumuzla ve tüm insanları insan bilerek, her kim neye inanıyorsa inancımız gereği saygı duyarak hazırladık. “Her şey zıddı ile kaimdir” hakikati gereğince insan kalabilmenin hamdıyla yazdık ve sizlere sunduk.
Hoşnut kalınız efendim…