Helâlleş-me

“Bırak kardeşim sen helâlleşmeyi! Neyin helâlleşmesi? Helâlleşme olayı sadece ve sadece insanları avutmak amacıyla veya insanların inançları veya duygularını sömürmek amacıyla… ‘Onların yaşadıkları sıkıntıları nasıl unutturabiliriz?’, öyle bir çaba… Bu beyhude bir çabadır. Biz hakkımızı helâl etmiyoruz!”

KEMAL abimiz “helâlleşme turlarına” çıkacakmış. Çünkü iktidara yürüyorlarmış. Sadece iktidara gelmek yeterli değilmiş, yaraları da sarmak gerekecekmiş.

Eline tutturulan kâğıttan kimlerle helâlleşeceğini okuyor Kemal abi kürsüden.

Roboski, Diyarbakır Cezaevi mahkûmları, Sivas ve Kahramanmaraş mağdurları ve mahalleleri gasp edilen Romanlarla helâlleşecekmiş.

Bir de Ali “İhsan” Korkmaz ile de helâlleşecekmiş. Doğrusu Ali “İsmail” Korkmaz olacaktı lâkin Kemal abinin, eline tutuşturulan kâğıdı okuma konusunda yaşadığı sıkıntıları bildiğimiz için hoş görelim.

Tamam, iktidara yürüyen Kemal abi bunlarla ve elindeki kâğıtta yazan mağdurlarla helâlleşsin, sıkıntı yok.

Lâkin mevzu CHP’nin helâlleşmesi olunca, insan o kâğıtta başkaca konuların da yazmasını bekliyor hâliyle. Hatta o tek sayfaya sığmaz bile CHP’nin helâllik istemesi gereken maddeler.

Misâl, bir Tuncelili olarak Kemal abiden Dersim ile ilgili bir helâlleşme cümlesi duymak istiyor gönül.

“Nuri Demirağ ve Nuri Killigil’in uçak ve silah fabrikalarını başlarına geçirdik. Türkiye’nin sanayi devrimini 80 yıl geciktirdik” diyerek helâllik istese güzel olurdu.

Yahut ne bileyim, 1960 Darbesi hakkında, asılan Adnan Menderes ve arkadaşlarının ailelerinden helâllik istese iyi olabilirdi. Bir de, “Yirmi yıl boyunca 27 Mayıs’ı bayram olarak kutladık, hakkınızı helâl ediniz” deseydi…

“Başörtüsü yasağı 411 oyla Meclis tarafından kaldırıldığında, CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı itiraz başvurusunda benim de imzam vardı. Ellerim kırılsaydı da o imzayı atmasaydım” deseydi…

Diyarbakır Cezaevi mağdurlarından helâllik isteyen Kemal abi, keşke Diyarbakır Anneleri için de, “Yahu 800 gündür oradan sesinizi duyurmaya çalışıyorsunuz. Yuh bana ki bir kez olsun gelip hâlinizi hatırınızı sor(a)madım!” diye onlardan da haklarını helâl etmelerini dileseydi.

Meselâ, “Ermeni Soykırımı masalını kabul eden ve 24 Nisan’da bu konuda tivit atan kadını İstanbul İl Başkanı yaptık” diyerek helâllik isteseydi iyiydi.

15 Temmuz şehitlerinden, gazilerinden ve ailelerinden, “Sizler o gece canla başla savaşırken, ben güvenli bir yerde gelişmeleri izledim. Mücadelenize omuz ver(e)medim” diye tüm Türkiye’den helâllik talep etseydi…

Hatta “15 Temmuz sonrasında ‘tiyatro, kontrollü darbe’ diye tüm Türkiye ile dalga geçtim, FETÖ’nün değirmenine su taşıdım. Bilmem, bana hakkınızı helâl edebilir misiniz?” diye sorsaydı. Biz de bu konuyu biraz düşünseydik.

“FETÖ’nün yayın ve finans organlarına el konulmaya başlandığında her birinin önüne FETÖ’ye destek için vekillerimi gönderdim, hakkınızı helâl edin” de yazmalıydı o kâğıtta meselâ.

“Daha dün, sınır ötesi teskeresine ‘Hayır’ oyu kullandık. Bilmem ki, TSK ve oradaki askerlerimiz bize hakkını helâl ederler mi?” diye bir sorsaydı yine de…

Bu parantezin içerisine Libya’ya gönderdiğimiz askerler için CHP’li Engin Altay’ın “lejyoner” demesini de dahil edebiliriz elbette.

Karabağ Savaşı’nda CHP’nin dış ilişkilerden sorumlu baş danışmanı Ünal Çeviköz, “Türkiye, Azerbaycan’a maalesef silah desteği sağlıyor. Cihatçılar gönderiyor” açıklamasını yapmıştı. Acaba CHP orada savaşan askerlerimizden ve Azerbaycan halkından helâllik istemeyi düşünüyor mu?

Bu listeyi çok daha fazla uzatmak o kadar mümkün ki…

“Kemal abinin, asıl helâllik istemesi gereken konuları etrafından dolaşıp eline tutuşturulan kâğıttan helâllik çağrısı yapması gözlerimi yaşartıyor” desem yeri var. Kıyamam valla...

Son söz olarak, Erdoğan’ın pandemi sürecinde sıkıntıya düşen esnaftan helâllik istediğinde Kemal abimiz ne demiş, onu da not edelim:

“Bırak kardeşim sen helâlleşmeyi! Neyin helâlleşmesi? Helâlleşme olayı sadece ve sadece insanları avutmak amacıyla veya insanların inançları veya duygularını sömürmek amacıyla… ‘Onların yaşadıkları sıkıntıları nasıl unutturabiliriz?’, öyle bir çaba… Bu beyhude bir çabadır. Biz hakkımızı helâl etmiyoruz!”

Kalınız sağlıcakla efendim…