
KONDA Araştırma’ya ait
olduğu iddia edilen ancak henüz kaynağı doğrulanmamış bir anket dolaşıyor
piyasada. Konda ne kabul etti, ne de reddetti şu ana kadar. Anket, AK Parti’yi
yüzde 30’un altında, İyi Parti’yi yüzde 20’nin üzerinde gösteriyor. “Koca çınar”
CHP ise ekonominin iktidarı salladığı fırtınadan hiç etkilenmemiş, yine yüzde
25’i zorluyor.
Her
zaman söylediğim gibi, anketlerin çoğunun güvenilirliği adına çekincelerim var.
Bu da onlardan biri gibi duruyor karşımda. Sebep çok...
Öncelikle
Konda’yı bir projenin parçası gibi hissediyorum. Gazeteci Levent Gültekin’in
Nisan ayında ortaya attığı iddia da bu hissimi destekler nitelikte. Gültekin’in
dediğine göre, 2018’de Abdullah Gül’ün aday gösterilebilmesini sağlamak
amacıyla, Gül’ün oy oranını yüzde 60 olarak gösteren bir anket sonucu koyulmuş
dört muhalefet liderinin önüne. Bu anketi verenin de Konda’nın sahibi ve Genel Müdürü
Bekir Ağırdır olduğunu, bahsi geçen dört liderden teyit ettiğini söylüyor
Gültekin. Gerçi Bekir Bey, olayı tamamıyla yalanlayarak, olayın bütün
taraflarını da yalanlamış oldu ama bu da durumu netleştirmeye yetmedi bence.
2018’de
“Çatı” aday yapılmak istenen Abdullah Gül’ün ise aslında Pensilvanya’nın adayı
olduğu konusunda kimsenin şüphesi yoktur herhâlde.
Aynı
araştırma şirketi, 2018 Seçimleri öncesi yayınladığı anketlerde de Meral
Akşener ve İyi Parti’yi olduğundan büyük gösterme çabasına girmişti. Sonuca en
yakın tahminlerde bulunmuş olmasına rağmen, en büyük yanılgıyı Muharrem İnce ve
CHP ile Meral Akşener ve İyi Parti tahminlerinde yaşamış olması sadece tesadüf
ile açıklanamaz. Bence, Gül kozunu kullanamayanların Akşener’i şişirme
gayretinden başka bir amacı yoktu bu “yanılgının”. Erdoğan’ın kazanacağı
gerçeğini değiştiremeyecekleri için CHP’den alıp İyi Parti’ye vermeye çalışmışlar
o dönemde.
Şimdi
ise durum farklı. Erdoğan için seçim “çantada keklik” değil bu defa.
Dolayısıyla Erdoğan’ın oylarını olduğundan düşük göstererek seçmeni etkileme
çabası anlamlı olabilir. Ancak bu ankette asıl dikkat çeken, bu kadar eridiği
iddia edilen Cumhur İttifakı oylarının neredeyse tamamının İyi Parti’ye kayması
ve CHP’nin bu erimeden hiç faydalanamamış olmasıdır. Peki, gerçekten AK Parti
bu kadar eridiyse, kaçan seçmenin sadece İyi Parti’ye geçmesi mümkün mü?
Matematiksel olarak imkân dâhilinde olsa da pratikte olmaz öyle şey! Burada
amaç, İyi Parti ve Akşener’i ana muhalefet konumuna taşıyabilmek.
FETÖ,
Abdullah Gül konusunda çok ısrarlı değildi bu defa. Ama ne İmamoğlu’nu, ne de
Yavaş’ı kabul ettirebildi Kemal Kılıçdaroğlu’na. Böylece altılı masanın CHP
Genel Başkanı dışında bir ortak aday çıkarma plânı neredeyse suya düştü. CHP’nin
en etkin ve yetkili isimlerinden, son günlerde ardı ardına gelen “Adayımız
Kılıçdaroğlu’dur” açıklamalarının ardından yeni plânlar üzerinde çalışılmaya
başlandı böylece. İttifakın ikinci büyük partisi, ya CHP liderini destekleyecek
ya da risk alarak da olsa Akşener’i aday gösterecek. Aslında bu senaryo üzerine
aylar önce yazmış ve yeni bir sağ ittifak ile HDP’yi yanına alamayan bir CHP’yi
geçmenin denenebileceğini anlatmıştım.
Belki
de FETÖ’nün bir kaset kumpasıyla genel başkanlık koltuğuna oturtulan
Kılıçdaroğlu, artık yeteri kadar kullanışlı bir lider olarak görünmüyor
olabilir. Hâlâ terör örgütünün argümanlarını kullanarak siyaset yapıyor olsa da
en azından ortak adaylık konusundaki “yaramazlıkları”, onu gözden düşürüyor.
Hâl böyle olunca, altılı masayı kurduran gücün, söz dinlemeye devam eden bir
parti liderini ön plâna taşıma gayreti hiç de anlamsız değil. Bu lider de tabiî
ki Akşener.
Daha
önce, hem masa altındaki HDP’nin, hem de CHP dışındaki beşlinin, üzerinde
uzlaşabileceği İmamoğlu vardı oyun kurucunun elinde. Ancak CHP’nin oyun dışı
kalması durumunda İmamoğlu’nun adaylığı sisteme ters gibi görünüyor. CHP’nin
zaten bir adayı varken diğer muhaliflerin CHP içinden bir aday daha çıkarması
işleri tersine çevirebilir. Öyle ise seçimi ikinci tura bırakmak pahasına
Kılıçdaroğlu’nun karşısına aynı ittifak içinden ama CHP dışından bir aday
çıkarmak gerekebilir. Bu riskli bir arayış olsa da CHP liderine göre daha
kullanışlı bir ismin adaylığı çalışması var bence oyun kurucularda. Konda’nın,
2018’deki gibi, Akşener’i olduğundan büyük gösterme çabasını da buna
bağlıyorum. Akşener ve İyi Parti oy oranları günden güne daha da yükseltilerek
CHP’nin önüne geçirilecek. Böylece hem yeni bir adres arayan sağ seçmene “İşte
alternatif!” denecek, hem de CHP seçmeni içindeki Kılıçdaroğlu karşıtlarından bir
miktar oy devşirilebilecek. İyi Parti, ana muhalefet konumuna yükseltilecek ve
ikinci turda Erdoğan’ın karşısına Akşener’in gösterdiği aday çıkartılacak. Tabiî
ki bu adaylık koltuğuna en yakın kişi, terörist Demirtaş’ın parmaklıklar arkasından
verdiği ayara bile ses çıkarmayan, Osmanlı soyunu simgeleyen Kayı bayrağını
kullandığı hâlde bir anda İttihatçı kesilip Osmanlı düşmanlığı yapan, partideki
Ülkücü kadroyu pasifize ederek HDP oylarına da göz kırpan Akşener.
Bu
senaryodaki tek sorun, CHP-HDP ittifakı. Zira eğer HDP kendi adayı ile seçime
girmez ve Kılıçdaroğlu’nu desteklerse, yukarıdaki hesapların hiçbiri tutmaz ve altılı
masanın beşli çetesi de Kılıçdaroğlu’na mecbur olur.
Sonuçta,
seçim ikinci tura kalırsa ne İyi Parti CHP ve HDP’den, ne de CHP İyi Parti’den
bağımsız hareket edebilir. Dolayısıyla bu işi ilk turda bitirmek için her türlü
imkân kullanılmalı.