Hayret, Ramazan ertelenmedi!

Kutlu Meclisimizin açılışının 100’üncü yılını kutlu bir günde kutlamak, bu zorlu günlerin hediyesi gibi… Bini aşan kaybımız, fedakârca çalışan insanımızın yorgunluğu yüreğimizi burksa da coşkumuz daim. Hamdolsun, bir asrı deviren Meclisimizin bugününde, Türk insanının farklılığını, koruduğu insanî mîrasın yüceliğini yaşıyoruz.

ÜLKEDE muhalefet yok, haklısınız. Varsa yoksa iktidarın plânları, söylemleri, eylemleri…

Yok, Erdoğan despotluğundan falan değil yahu! Muhalif olmak da bir duruş, karakter, görüş gerektirdiğinden yok… Yani bunlara sahip bir muhalif görmek artık gerçekten güçleşti.

Bu gece ilkini yaşayacağımız Ramazan’ın, Coronavirüsten dolayı cemaatle girişin yasak olduğu camilerde teravih kılınamayacağı için ertelenmesini öneren bir CHP’li ile kahkaha atmıştık geçen hafta.

İnancı kendisini bağlar ama siyaset yaptığı ülkenin koskoca bir ay süren ve takvime resmî olarak giren bayramı ile sonuçlanan Ramazan ayından ve mânâsından bîhaber olması ilginç!

Bir başkası, böylesi salgın günlerinde oruç tutmanın sakıncalarından, sağlığın öneminden bahsediyor. İyi niyetli olduğunu varsaysak bile, tüm dünyada kontrollü açlığın ve uzun aralıklı beslenmenin sağlığı korumada, hattâ hastalıkların giderilmesinde tavsiye edildiğini, açlığın bizzat tedavi unsuru olarak öne çıktığını duymamış.

Bu haftanın bombasını da o çok özgürlük savunucusu, insan hakları bekçiliğini yapıyor gibi görünen CHP’nin bir başka mensubu patlattı yine, başkası değil. Hem de ilçe başkanı imiş bu acar fotoğrafçı… Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evi, CHP’li bir ilçe başkanı tarafından, özel hayatın gizliliği ilkesi hiçe sayılarak fotoğraflandı.


Sözde kaçak inşaat kontrolü bahanesi ve hem de yine CHP’nin olaylı, saygısızlık zirvesi İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu emri ile…

Bakalım her fırsatta tatile gidip, “Ben tatile gitmedim, spor yaptım” diyerek kendisini savunan ve tatilde fotoğraflanmaktan hiç hazzetmeyen Sayın İmamoğlu, siyaset arkadaşlarına bu konuda ne diyecek…

Dikkatini çekeceğini umarak hatırlatalım, olayın mekânı, halka açık bir mekân ya da tatil merkezi değil, “kişisel konut”!

***

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Corona mücadelesine ilişkin eleştirileri fevkalâdenin fevkinde. Asgarî ihtiyaçların karşılanması, tıbbî malzeme ihtiyacının giderilmesi ve hemen sevk edilmesi, personel açığının kapatılması gibi harikulâde önerileri bulunan Sayın Başkan’ın “Evde kalın” çağrısı da mânidar. Sanırsınız ki, Türkiye’de iki aya yaklaşan bir süreçte kronik hastaların, 65 yaş üstünün ve ardından 20 yaş altının dışarı çıkması engellenmedi, kurumlardaki işleyişler en az personelle yürütülecek şekilde düzenlenmedi…

Oysa gelişen durumlara göre neredeyse birkaç günde bir yeni genelge ile kriz yönetimi güncelleniyor.

Sosyal yardım desteklerinin ödenmesinde ikinci aşamaya geçildi ve ödeme ertelenmesi, maaş destekleri gibi önlemler ilk aydan itibaren uygulanıyor; hem ekonomi, hem sağlık anlamında gerekli kararlar alınıyor. Süreleri uzatılan raporlu ilâç uygulamalarındaki sorunları ise her ilde il ve ilçe sağlık müdürlüklerine bağlı çalışan evde bakım hizmetleri, bizzat vatandaşın konutuna giderek en konforlu şekilde çözülmesini sağlıyor.

***

Biraz daha devam edecek gibi görünen evde kalma zorunluluğunda can sıkıntısı ve kısıtlamaların, virüsle ilgili duyulan endişelerin zorluğu şu anda daha çok bizim ülkemizde yaşanan. Vatandaşımızı, özellikle çocuklarımızı ve yaşlarıyla birlikte sosyalleşme ihtiyacı da artan büyüklerimizi zorlayan şey, -şükür ki- çok büyük bir kesimde aç veya çâresiz kalmak değil, yalnız kalmak…

Sağlıkla atlattığımız günlerde bu sevgi ve ilgi ihtiyacını da giderip doyasıya sarılacağız birbirimize inşallah.

Hep dile getiriyoruz ya, öykünerek anlattıkları Batı resminde refah hayâli çöktü. Tıbbî malzemenin diğer Avrupa ülkelerinden değil, Türkiye’den ulaştığı İtalya örneğinde olduğu gibi, bir felâket yaşanmadığı için hazırlandıkları muhalif cümleler içlerinde kaldı.

Yeni durumda bu kadar dinamik bir sorun giderme çabası beklemedikleri aşikâr. Ama bu durumda bile beklediğimiz, en azından saçmalamak yerine, sessiz kalmaları olurdu. Takdiri başarabilmeleri zor görünüyor.

Ama kendilerine teşekkür ediyoruz sergiledikleri kara mizah için. Türk siyasetinin en komik, bazen trajik ve fakat çok özgün örneklerini yaşatıyorlar bizlere el birliği ile.

***

Kutlu Meclisimizin açılışının 100’üncü yılını kutlu bir günde kutlamak, bu zorlu günlerin hediyesi gibi…

Bini aşan kaybımız, fedakârca çalışan insanımızın yorgunluğu yüreğimizi burksa da coşkumuz daim. Hamdolsun, bir asrı deviren Meclisimizin bugününde, Türk insanının farklılığını, koruduğu insanî mîrasın yüceliğini yaşıyoruz. Binlerce kahramanın hikâyesinden süzülen değerlerin yok olmadığını, birlikte olduğumuzda her güçlüğü aşabileceğimizi görüyoruz.

Bugün, 23 Nisan 2020… Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı… Çocuklarımıza anlatacak yeni kahramanlık hikâyelerinin yazıldığı bir tarihi yaşıyoruz. Biz bize yetiyoruz!

Ramazanınız mübarek, bayramınız kutlu olsun efendim…