SAM Amca çok kızmış
bize, günümüzü gösterecekmiş.
Yaptığı
iyilikler yüzümüze gözümüze dursunmuş! Ne kadar da iyilikten anlamayan bir
milletmişiz. Bundan sonra da bu iyilikleri rüyamızda görürmüşüz.
Ülkemize
karşı CAATSA (yani gâvurcasıyla “Countering America’s Adversaries Through
Sanctions Act”, Türkçesiyle de “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla
Mücadele Etme Yasası”) yaptırımlarını işleteceklermiş.
Yani
an itibâriyle bizleri hasım bir ülke olarak görüyorlar. Yandığımızın resmidir!
Muhtemelen
yıllardır ülkemize bilâbedel gönderdikleri binlerce tır ve uçak dolusu silah ve
mühimmatı bundan sonra PKK’ya, PYD’ye, YPG’ye verecekler.
Ülkemizin
güneyinde kurulmaya çalışılan terör devletine bugüne kadar engel olmaya
çalışıyorlardı, artık umurlarında bile olmayacak.
15
Temmuz’da darbecilerin elinden bizleri ABD kurtarmıştı, artık iş başa düştü. Benzer
bir kalkışma olursa tankları, uçakları çıplak ellerimizle durdurmaya
çalışacağız.
ABD’ye
sığınan FETÖ’cü alçakları ülkemize birer birer teslim ediyorlardı, bundan kelli
bunu da yapmazlar.
Savunma
sanayimiz için sağladıkları eşsiz desteği kesip, yerden ve havadan atılan
güdümlü roketleri, optik cihazları, motorları vermekten de vazgeçeceklerdir.
ABD’den
kelepir fiyata aldığımız Patriot hava savunma sistemini de çekerler büyük
ihtimâlle ve hava savunma sistemimiz çöker.
Katar’ın
mütemadiyen ülkemize yaptığı ekonomik saldırılarda sağlamış olduğu sıcak para
desteklerini ve yatırımlarını da durdururlar kesin.
Buyurun
cenaze namazına!
Bu
kadar ironi yeter sanırım…
Aşırı
doz ironiden okuyucuyu telef etmeyelim.
ABD,
CAATSA ile Türkiye’yi, hem de NATO üyesi olan Türkiye’yi “düşman” olarak
değerlendiriyor. Sanırsınız, bugüne kadar dost iki ülke idik ve dostane bir
şekilde muamele gördük.
ABD,
yıllardır, sadece 19 yıllık AK Parti döneminde değil, çok daha uzunca bir
süredir zaten ülkemize karşı düşmanca bir tutum içerisinde.
CAATSA
ile sadece bu tutumlarını kâğıda dökmüş oluyorlar.
Peki,
bundan sonra ne olacak?
Bugüne
kadar ne olduysa, yine o olacak! Ne eksik, ne fazla... ABD, ülkemize ve
milletimize düşmanlık etmeye devam edecek.
Biz
de zaten ABD’nin ve etkisi altındaki ülkelerin yıllardır vermediği ürünleri
kendimiz üreteceğiz. Savunma sanayiindeki dışa bağımlılığımız yüzde
seksenlerden yüzde otuzlara düştüğü gibi, bu oran daha da düşmeye devam edecek.
Kötü
müttefik, bizi savunma sanayii yüzde yüz olan yerli bir ülke yapacak.
CAATSA
tartışmalarında arada kaynayan bir konu var ki, bunu da dikkatlerinize arz
etmeden geçemeyeceğim: ABD bize neden bu yaptırımları uygulama kararı aldı?
El-cevap:
Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini tedarik ettiğimiz için…
Peki,
bundan ABD neden rahatsız? İşte kritik soru bu!
S-400,
adı üzerinde bir “savunma” silahı.
ABD, S-400’leri kornerlerde ileri çıkıp gol atan savunma oyuncusu sanıyor
muhtemelen...
Tekrar
edelim: S-400, bir savunma sistemi… Bu silahla ABD’ye füze atamazsınız,
yavuklusu İsrail’e saldıramazsınız.
Bu
sistem, havadan gelecek tehditlere karşı gelişmiş radar ve güdüm sistemiyle
ülkemizi koruyacak sadece!
ABD
ya da İsrail ülkemize saldırmayacaksa, bu feveranlar, bu hezeyanlar nedendir?
Meselâ
hava savunma sistemimizi S-400 yerine Patriot ile sağlıyor olsa idik, NATO
envanterinde olan ve -muhtemel- NATO taarruzlarını düşman olarak algılamayan
Patriotlar, bu “dost” füzelerin ve uçakların ülkemize taarruzlarını sadece
yeşil radar ekranlarından izlemekle yetineceklerdi.
“Alınamaz”
denen S-400’lerin alınması, “Fişini bile takamazlar, depolarda çürütürler”
denmesine rağmen kurulması, “Aktive edemezler” diyenlere inat testlerinin başarıyla
tamamlanması, “İade edilsin” diye höykürenlere inat geri adım atılmaması, büyük
bir “saldırı” plânını bozmuş olmasın
sakın!
Sam
Amca’nın dellenmesini bir de bu minvâlde değerlendiriniz lütfen!
Kalınız sağlıcakla efendim…