Hayâller antrkot, hayatlar kapuska: Endişeliyiz!

Türkiye’de yüzde 50 oy ile seçilmiş Cumhurbaşkanı’nı tanımayan, ısrarla, inatla ve tükürükler saçarak Erdoğan’a “diktatör” demeye devam eden, hattâ ve hattâ, “Demokrasi sandıktan ibaret değildir” diye çemkiren, Gezi Kalkışmasını ve 17-25 Aralık hukuk darbesi girişimini bizzat destekleyen, 15 Temmuz’u “tiyatro” ya da “kontrollü darbe” olarak tesmiye eden ve bulduğu her fırsatta gündeme darbe kılçığı atan güruh için umut verici bir gelişme bu!

GEZİ Kalkışması günleriydi…

Keyifler gıcır, arzular şelâleydi…

Tarafları itidâlli davranmaya çağırıyordu ABD yetkilileri…

Yaşanan gelişmelerden çok da endişelilerdi, canlarım benim!

Can’lı yayın aygıtları ile matine-suare Gezi’den bildiriyorlardı gelişmeleri. Hattâ canlı yayın araçları, eylemcilerden önce yerleşmişlerdi Gezi Parkı’na…

Aç parantez: O Can’lı aygıtlardan birisi de kuyruğunu kıstırıp Alamanyalara kaçmıştı ve deri koltuk üstünde ABD bayrağı desenli battaniye ile romantik pozlar vermişti. Kapa parantez.

Buldukları her fırsatta da ayar vermeye çalışıyorlardı Türk yetkililerine. Demokratik haklarını kullanan göstericilere nazik davranalımmış…

“Barışçıl” gösterilerde bulunan esprili çocukları üzmeyelimmiş…

Oysa o “barışçıl” eylemlerde yüzlerce dükkân, mağaza, banka şubesi yakılmış, yıkılmış, yağmalanmış; otobüs ve ambulanstan polis aracına kadar kamuya ait yüzlerce taşıt kullanılamaz hâle getirilmişti.

Borsa yüzde 40 düşmüş, yüzde 4’lere kadar gerileyen faizse yeniden iki hâneli değerlere yükselmişti. Hâlâ tek hâneye düşmüş değil.

O günlerde İbrahim Kalın, CNN’in canlı yayınına katılmış, Amanpour’un ayarsız sorularına gereken cevapları vermişti. Hattâ ona kontra bir soru yöneltmiş, “Göstericiler Beyaz Saray’a saldırsalar siz ne yapardınız?” demişti de Amanpour, yayını nasıl keseceğini şaşırmıştı.

Allah mı söyletmişti ne?

Keser ve sapın dönen nesneler olduğunu söylüyor atasözlerimiz. Binlerce ABD’li gösterici, senato binasında kostümlü balo düzenlediler; hem de senatörler toplantı hâlindeyken…

Ellerinde molotof kokteyller, sapanlar, havai fişekler, kaldırım taşları filan da yoktu üstelik.

İbrahim Kalın’ın ABD’li sunucuya sorduğu sorunun cevabını almış olduk böylece!

Resmî rakamlara göre dört gösterici, polis tarafından öldürüldü ve ülkede sıkıyönetim ilân edildi. Hâlen sokağa çıkma yasakları yürürlükte. Ulusal Muhafızlar caddelerde kol geziyor.

Mağazalar, alışveriş merkezleri epeydir vitrinlerini tahtalarla kapatmışlardı zaten.

Amerikan rüyası kâbusa mı dönüyor ne?

Velhasıl, çok kötü pis fena endişeliyiz, öyle böyle değil!

Tarafları sükûnete davet ediyor bakanlarımız, Hükûmet sözcülerimiz. Demokrasinin yeniden tesis edilmesini ümit ediyoruz ABD’de.

Ayrıyeten, ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarını da kalabalık yerlerde dolaşmamaları konusunda uyarıyoruz. Allah muhafaza!

ABD hakkındaki bu iyi temennilerimiz -nedense- Can Ataklı’yı pek sinirlendirmiş. Niçin “taraflar” diyormuşuz canım? Sadece tek bir taraf varmış, o da senato binasına saldıran çapulcularmış.

Demokratik düzenin yeniden sağlanmasını dilememiz de neyin nesiymiş… ABD’de demokrasi, İsviçre saati gibi tıkır tıkır işliyormuş.

Amerika’ya hukuk ve demokrasi dersi vermeye çalışıyormuşuz, ne hâddimizeymiş canım? Kargalar bile gülmezmiş buna…

Gelişmeleri neden endişeyle takip ediyormuşuz ki? Neden, bize ne?

Bu ne hiddet Ataklı? Yahu Beyaz Saray sözcüsü oldunuz da haberimiz mi yok?

Bu ülke gerçekten çok eğlenceli bir yer, kıymetini bilelim; lâkin biz yine de ABD için endişelenmeye devam edelim lütfen!

Malûm, Senato binasındaki kostümlü partiyi düzenleyen ekip Trump taraftarları ve yapılan eylemler de Biden’e yönelik.

Durum bu minvâlde olunca, Biden’in Türkiye’deki dostları -kim olduklarını biliyorsunuz- hep bir ağızdan Trump’a ve ABD vatandaşlarına sesleniyorlar sosyal medya üzerinden.

 

 Bu eylemleri seçmen iradesine, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne yönelik darbe girişimi olarak görüyorlar. Demokrasiden yana tavır koyuyorlar.

Türkiye’de yüzde 50 oy ile seçilmiş Cumhurbaşkanı’nı tanımayan, ısrarla, inatla ve tükürükler saçarak Erdoğan’a “diktatör” demeye devam eden, hattâ ve hattâ, “Demokrasi sandıktan ibaret değildir” diye çemkiren, Gezi Kalkışmasını ve 17-25 Aralık hukuk darbesi girişimini bizzat destekleyen, 15 Temmuz’u “tiyatro” ya da “kontrollü darbe” olarak tesmiye eden ve bulduğu her fırsatta gündeme darbe kılçığı atan güruh için umut verici bir gelişme bu!

Çok güzel hareketler bunlar! Gidiş yoluna da puan vermek gerek.

Tabiî, gönül bu demokratik tavırları sadece ABD için değil, “yalnız ve güzel ülkemiz” için göstermelerini beklemek ister ama… Olmuyor işte!

Hayâller antrkot, hayatlar kapuska!

Kalınız sağlıcakla efendim.