Hatıra

Ve yine buruktur gülümsemeler artık. Hep karşılıksız olanın acısını görmüştür insan. Ve şimdi sevilip kaybetmenin acısını tatmaktadır. Ve yine sevgiliden hatıradır sözler insana…

BİR insan vardır, bir de insanın gönlü. Hasrettir gönül, sevgiye hasrettir; sevilmek ister ve bir de sevmek. Sever insan. Ama korkar, açılamaz. Bekler, üzülür, bekler ve yine üzülür. Açılır, kabul görmez ve yine üzülür. “Sevmeyeceğim” der insan, rahat durmaz insanın gönlü. Yine sever insan ama yine açılamaz; dolar gönül, sıkışır, yanar, acır. Bekler insan senelerce; tâ ki sevgilinin kolunda bir başkasını görene dek. “Mutlu olsun” der, uğurlar sevgiliyi:

“Kimi sevdimse ben, bir sevgili buldu kendine,

Yalnızsan eğer, gel seni de seveyim delice…”

Hep dolmaktadır gönül, boş durmaz. İnsan “Sevmeyeceğim” dese de gönül rahat durmaz. Sevdikçe insan ve gönderdikçe sevgilileri acır gönül, dolar ve doldukça yanar, yandıkça olur, oldukça olgunlaşır, olgunlaştıkça dil söz dökmeye başlar. Her sevgilide yandıkça yanar gönül ve her sevgilide nice söz döker dil, her sevgilide nice söz kalır insana:

“Nice dilber sevdim ben, ellere oldu hep yâr;

Nice söz kaldı bana, her birinden yadigâr…”

Sıkışır kalır gönül. İnsan isyan eder ve düşüp kalkmalar başlar onunla bununla. İnsan “Seveyim” dese de gönül “Yok” dedi mi bir defa, gelmez gerisi. Sevmeyecektir insan, sevmez bir süre, ama gönül pusudadır. Hasrettir gönül. Sevgiye hasret… Ne zaman el ele iki sevgili görse insan sıkar dişlerini, gönülde bir şeyler kanar; acıtır, acır gönül. Hasrettir gönül ve gönül dolar, doldukça yanar, yandıkça olur, oldukça olgunlaşır ve söz dökmeye başlar dil. “Şair”e çıkar insanın adı. Gönül yanar, dil döker, kalem yazar. Yazdıkça kalem, dil olgunlaşır, dil olgunlaştıkça kalem yazar. Hep yazar kalem…

Ve biri çıkagelir. “Sevmem” der insan ama gönül rahat durmaz. Yanar gönül, gönül doludur. Dil gönlün emrinde, kalem dilin, kâğıtsa kalemin. “Sevmem” der insan. İnsan korkar. Öncekiler gelir aklına, geldikçe korkar. Korksa da insan, gönül dolmuştur bir defa ve dil söyler, kalem yazar. Yazsa da kalem, insan korkar; yansa da gönül, acısa da korkar insan, açılamaz. Zaman beklemez kimse için, geçip gider. Zaman geçtikçe dolar gönül ve acır; acıdıkça gönül, dil döker sözleri ve kalem kâğıda yazar dökülenleri. Bir zaman olur, o “biri” açılır insana. İnsanın gönlünü sevmiştir o “biri”, görmeden sevmiştir. Sevmiştir işte, yoktur ötesi. İnanmak istemez insan ama gönül kaptırıverir kendini. Dolmuştur ya gönül, dil döker sözleri durmadan. “Şair”e çıkmıştır adı bir defa insanın. Ve sevmiştir “şair”, sevmiştir. Çünkü önce sevilmiştir ve gönül emreder, dil söyler:

“İnsanın başına gelen en güzel şeymiş sevmek, en güzel şeymiş inanmak. Çocukça bir sevinçle gülümsemek hayata... Ve bilmek sevildiğini...”

Olmuştur gönül, pişmiştir. Sevgiye kanmayı tadar gönül, uçar, koşar. Gönül çocuktur, oynar. Elinde olmadan gülümser insan herkese, herkese şaka yapar, güldürür herkesi, herkesle güler. Gönül mutludur, insan mutlu. Ve dünya en güzel yerdir artık. Ve hayat, yaşamaya değerdir:

“İki uzak şehirde, aynı güneşe bakar ya iki insan, aynı havayı solur ya bir hasretle doyasıya... Aynı korkuyla çarpar yürekleri, gözleri aynı sevinçle dolar ve elleri aynı heyecanla titrer ya...”

Velâkin uzun sürmez mutluluk. Korkuları vardır insanın ve ortaya çıkmaya başlar yavaş yavaş. Pusudadır korkular hep, zaman kollar, en çok acıtabilecekleri vakti beklerler. Acımasızdır hayat ve korkular pusudadır yine:

“Hep acı yüzünü gösterdi hayat bana, hep korkuttu. Ve ben korkar oldum sevinmekten bile... Hep pusu kurdu korkularım, sevinçlerimin en uç noktalarında. Ve ben korkar oldum hep sevmelerin şafağında...”

Acımaya başlar yine gönül, gönül dolar, doldukça acır. Bir yanma başlar insanın midesinden göğsüne doğru; yandıkça yanar. Sonra sırtına geçer yanma, omuzlarına çıkar, takılıp kalır boğazında. Bir yumruk oturur insanın boğazına, yutkunamaz. Dişlerini sıkar, gözleri yanmaya başlar. Puslanır dünya, bir perde arkasından görünür hissi âdeta. Gözler yanar ve dolar gözler. İki damla inci süzülür yanaklardan çeneye doğru ve damlar yere. İki damla inci ve iki damla kahır hayata, iki damla sitem, iki damla keder…

Ve yine buruktur gülümsemeler artık. Hep karşılıksız olanın acısını görmüştür insan. Ve şimdi sevilip kaybetmenin acısını tatmaktadır. Ve yine sevgiliden hatıradır sözler insana…