Hangi çağda yaşıyoruz?

Karanlık çağ anlayışına göre, bütün insanlığın açık, net ve pak olan hakikatlerden giderek uzaklaşmakta olduğu sonucuna ulaşılır. Karanlık çağda hakikatlerden giderek bir uzaklaşma söz konusudur. Aşılması güç ve kalın duvarlar ile gerçekler perdelenmeye temayül etmiştir. Aydınlık çağ olarak nitelendirilen düzeyde ise maneviyat öndedir, hakikat öndedir ve ulaşması kolaydır; perdeleme yoktur ve hakikate ulaşmak her geçen gün artar.

KARANLIK ve aydınlık birbirine tenakuz ölçeğindedir. Gündüzün zıddı görülebileceği gibi, günün tamamlayıcısı olarak da gece görülebilir. İnsanın kötülükleri karanlık olurken, iyilikleri aydınlığa şahittir. İnsan grupları ise daha çok ara bölgede yer edinmeyi şiar biliyorlar.

Medeniyet ve çağ açısından bakıldığında, karanlık ve aydınlık farklı boyutlarda görülebilir. Bütün insanların aydınlık için olumlu tutumu yanında karanlık için olumsuz tutumu vardır. Büyük ayrışma, karanlık ve aydınlık kavramlarının içinin ne ile doldurulduğu zamanlarda yaşanır.

Öyle bir anlayış var ki, karanlığın içi aydınlık, aydınlığın içi de karanlık verileriyle dolu olabiliyor. İnsanlar karanlık ve aydınlık kavramı karşısında aynı düzeyde konuşlanırken, bu kavramların içerikleri açısından zıt yerlerde konuşlanabiliyorlar.

Bir parantez açıp günümüzde de bazı gelenek, değer, maya ve dokumuza uygun kelimelerin içlerinin boşaltıldığını belirtmek isterim. Bazı kelimeler var ki, bu aziz milletin bin yıllık geleneğinin en önemli omurgalarından biriyken, ticarî isim ve şirket isimleri olunca toplumda karşılığı değersizleşiyor.

Karanlık ve aydınlık kavramlarının içerisinin ne ile dolu olduğu, esas mesele olarak karşımıza çıkıyor. Karanlık, “açık ve net olarak görünmeyen, ışık olmama durumu, anlaşılıp bilinemeyen, ne olacağı ve sonu belli olmayan” gibi çeşitli anlamlara gelir. Kesin olan şu ki, olumsuz bir anlama karşılık gelir.

Modern çağ ve modern zamanların kavramları başkalaştırdığı düşüncesinde yorum, ideoloji ve tarafgirlik yatar. Gerçek anlamda bilimsel bir netice, açık ve net olarak olması gerekeni işaret eder. Bu işaret sadece ve sadece mümkünlerin en olası durumuna bir atıftır.

“Karanlık” kelimesinin bir de fen bilimi açısından karşılığı, “ışığı yutan, dışarı bir aydınlık ve bilgi vermeyen” anlamındadır. Karanlık bir cisimden ışık kaçarsa, buna “kara cisim ışıması” denir. İşte tam da bu durum kuantumun doğuşuna neden olmuştur.

“Aydınlık” kelimesi ise karanlığın zıddı olarak, “açık/net görünen, ışıklı durum ve kolay anlaşılan derecede açık olan ve vazıh” bir durumdur.

Bu tanımlama ve kavramlara bakıştan sonra medeniyet, zaman ve çağ açısından karanlık ve aydınlık çağa bakmak gerekiyor. Bu minvâlde karanlık; maddeye alâka göstermek, mâkâma kutsiyet atfetmek, maddeyi kutsallaştırarak maneviyattan uzaklaşma şeklinde düşünülebilir. Daha çok dünya işleri, görünen ve toplumun madde açısından önde olan verilerine toplumun akın etmesidir.

Karanlık çağ anlayışına göre, bütün insanlığın açık, net ve pak olan hakikatlerden giderek uzaklaşmakta olduğu sonucuna ulaşılır. Karanlık çağda hakikatlerden giderek bir uzaklaşma söz konusudur. Aşılması güç ve kalın duvarlar ile gerçekler perdelenmeye temayül etmiştir.

Aydınlık çağ olarak nitelendirilen düzeyde ise maneviyat öndedir, hakikat öndedir ve ulaşması kolaydır; perdeleme yoktur ve hakikate ulaşmak her geçen gün artar. Beşerî olmayan hikmet, kaybolmadan, insanlığın baş tacı olarak görülür. 

Bugün Rusya ve Almanya birbirlerine zıt görüşlere sahip görünseler de birbirlerine yakın iki Batı medeniyeti gibi düşünülebilir. İkisi arasında bir kıyaslama yapıldığında elbette Rusya, Almanya’ya göre daha yumuşaktır. Almanya, Batı medeniyet ve zihniyetinin en aşırı uç noktalarından biridir. “Alman usulü”  kavramı da bunun müşahhas bir göstergesidir.

Doğu medeniyetlerinde veren el, alan elden üstün görülüp hediyeleşme önerilirken, Batı medeniyetinde en aşırı uç nokta olan “Alman usulü” ise ferdiyetçiliğin tezahürü olarak peyda olur. Almanya’ya yakın olan Rusya, Doğu medeniyetlerinden bu yönüyle ayrışır. Geçek anlamda Çin de Rusya’ya yakın değildir. Bugünkü idare şekli ve modern teknolojiden beslenme isteği Çin’in medeniyet açısından kendisine yer açma girişimidir.

ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere için Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasına karşı olmalarının en temelinde yatan neden budur. Böyle bir savaş Doğu ülkelerine yapılmış olsaydı, sanırım Rusya’nın yanında yer alırlardı.

Karanlık ve aydınlık kavramlarına çağ açısından bakılıp içerisinin hangi kavramlar ile doldurulduğu kıyaslandığında, günümüzde insanlığın “Aydınlık Çağ”da mı, yoksa “Karanlık Çağ”da mı yaşadığı düşünülmeden edilmiyor.