AMBARGONUN, icat
edildiğinden beri işe yaradığını sanmıyorum. Peygamberimize ve sahabeye Mekkeli
müşrikler ambargo uyguladılar. Sonuç ne oldu? Öyle ki, yiyecek sıkıntısı dahi çektiler
ama İslâm’ın ilerleyişi durdurulamadı veya marjinal bir din hâline
getirilemedi.
Soğuk
Savaş dönemi gibi ambargoların çokça söz konusu olduğu dönemler var. İran’a,
Venezuela’ya ve Kuzey Kore’ye hâlen ambargo uygulanıyor. Sonuç?
Ambargo
hiçbir zaman muhatabını yolundan döndürmez. İlerleme hızını düşürebilir, ithalat
mâliyetini arttırabilir ama umulduğu gibi olmaz.
Şu
an ambargo uygulananlara bakıyoruz da bir şey olmuyor. Belki denilebilir ki, “Ambargo
uygulanan ülkeler gelişemiyorlar”. Çok basit bir cevabı var bunun: Ambargo
uygulanmayan ülkelerin hepsi gelişmiş mi? 2000’den önce Türkiye’ye ambargo
uygulandığı için mi Türkiye gelişemiyordu acaba?
Ambargo,
gelişmekle ilgili bir sebep olabilir ama yüzlerce sebepten sadece bir tanesi
olabilir. Hattâ (ölçmek çok zor olmakla beraber) ambargo sebebiyle o ülkenin
insanları kendilerine yapılanlar karşısında birlik, beraberlik ve dayanışma
içine girebilirler. Böylece ambargo, tersten bir etki yapmış olabilir.
Bırakın
ambargoyu, her türlü desteğin verildiği İsrail’de de nükleer silah var, her
türlü ambargonun uygulandığı Kuzey Kore’de de. İran da ambargo uygulandığı
söylenen ülkelerden biri. İyi de, bu İran, Suriye’deki askerî faaliyetleri, Lübnan
ve Yemen’de askerî açıdan nasıl finanse ediyor, nasıl gerçekleştiriyor
yaptıklarını? Ambargoyla murâd edilen nedir o hâlde?
Türkiye
de ambargo ile müttefikleri sayesinde tanışmış ve karşılaşmış bir ülkedir.
Kıbrıs Barış Harekâtı sebebiyle ABD bize silah ambargosu uygulamıştı. Türkiye,
“Amerika Abi, çok özür dileriz. Biz bir yanlışlık yaptık, al şu Kıbrıs'ı geri.
Biz yaptık, sen yapma kulun kölen olayım. Sen bana silah vermezsen ben nasıl
nefes alır, nasıl ayakta dururum” mu dedi?
Daha
sonraki yıllarda da ilân edilmemiş bir ambargoyu hep yaşadık. Almanya tank, ABD
de İHA tarzı araçlar vermedi. Gerekçeleri de çok ibretlikti: PKK ile mücadele
ettiğimiz için…
ABD,
Almanya, Fransa veya İsrail silah, İHA gibi gereçleri vermezse biz PKK’yı
temizlemeyecek miyiz? Nihâyet öyle oldu ve gerek 1974 sonrası resmî ambargo,
gerekse fiilî ambargolar bizi epey geliştirdi. Müttefiklere güvenmememiz
gerektiğini öğretti. “Müttefik” kelimesinin Batılı ülkelerin “insan hakları,
demokrasi, özgürlük” kelimelerinin, bir kendilerine göre, bir de muhataplarına
göre iki anlamı olduğunu öğrendik. Müttefik Batılılar için “dayanışma, birlik”
anlamına geliyor bu söylemler, ama bize uygulanırken “kafeslemek” anlamında… Bu
yüzden bizimle müttefikler ve bu yüzden bizi ne AB’den çıkarıyor, ne de AB’ye
alıyorlar.
Bizim
kafesleyicilerimiz, pardon müttefiklerimiz veya diğer ambargocular bunlardan
hiç mi etkilenmezler acaba?
Türkiye’ye
ambargo uygulanmasından Yunanistan, Kıbrıs ve Lüksemburg hiç etkilenmez. Çünkü
Türkiye’ye sattıkları bir şey yok!
Fransa
ve Avusturya’nın yöneticileri ise câhil oldukları için etkileneceklerinin
farkında değiller. AB’nin diğer üyeleri ise ambargo yüzünden para
kazanamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Şu pandemi döneminde mal satmak, mal
alacak ülke ve insan bulmak kolay mı? Üstelik dünyada tek üretici ve satıcı da
değilken…
Bir
de kalkmış, “Sana mal satmam” diyor… Akıl ve fikir var ama bazılarında pek yok
gibi görünüyor.
Ambargonun
falan boş iş olduğunu anlamaları lâzım. Akıllı ülkeler ve insanlar, ayak
oyunlarıyla uğraşıp vakit kaybetmezler. Çalışırlar, çabalarlar, murâd ettikleri
sonuçları hak eder ve haklarını da alırlar.
Biz
yıllarca Ermenistan’a kapılarımızı kapattık ama Karabağ’ı geri alabildik mi?
Hayır! Askerini eğittiysen, silahını hazırladıysan, stratejilerini
geliştirdiysen 45 günde sonucu alıveriyorsun…
Doğu Akdeniz’den de Yunanistan, Fransa veya diğer AB ülkeleri ile ABD sebeplenmek istiyorsa, orada yapılacak işlere talip olur ve emeklerinin karşılıklarını alırlar. “Birkaç asırdır sizi sömürdük, o yüzden sömürmeye devam etmek de en önce bizim hakkımız” gibi bir gerekçe, kusura bakmayın ama geçerli olmaz. Uyanın artık!