
- SEÇİMİ kazanıp iktidar olduğumuzda HDP’ye elbette bakanlık
vereceğiz.
CHP sözcüsü: “Partimizin görüşü değil.”
- Diyarbakır, Kürdistan’ın parçasıdır.
CHP sözcüsü: “Partimizin görüşü değil.”
- Osmanlı’ya sövmek CHP’lilerin millî sporudur.
CHP sözcüsü: “Partimizin görüşü değil.”
- İran ile Türkiye savaşsa, İran tarafında yer alırım.
CHP sözcüsü: “Partimizin görüşü değil.”
- Kimi aday göstereceğimizi dışarıdaki karar vericiler
belirler.
CHP sözcüsü: “Partimizin görüşü değil.”
- İktidara geldiğimizin ertesi günü bize karşı olan
basın kuruluşlarına el koyacağız.
CHP sözcüsü: “Partimizin görüşü değil.”
*
Mızrak çuvala sığmıyor. Ya sivri ucu dışarıda kalıyor,
ya sapı.
Partililer ne zaman içlerinden geldiği gibi konuşsa,
halktan gelen tepkiler üzerine parti sözcüsü mecburiyetle kameraların karşısına
çıkıyor ve hep aynı açıklamayı yapıyor: “Partimizin görüşü değil.”
İyi… Bir de partinizin görüşü olsaydı!
Sorulara geçelim yüksek müsaadenizle.
Siz bu kadroyla ve bu kafayla mı iktidara talip
oluyorsunuz?
Hiç mi aynaya bakmıyorsunuz?
Partinizin görüşü nedir, söyler misiniz?
Bu kadar çıkıntı, nasıl bir araya gelebilmiş?
Nasıl olmuş da hepsi sizde toplanmış?
Nasıl seçiyorsunuz bunları? Nerede yetişiyorlar?
Bunlar içinde kaç tanesi partinizin 6 ok ile ifade
edilen ilkelerini sayabilir?
Garip ama maalesef hepsi sayamaz kanaatini taşıyoruz.
Ancak varsayalım, hepsi bütün ilkeleri sayabilecek seviyede olsun, içlerinden
kaç tanesi o ilkeleri gerçekten benimsemiş, -çok sevilen o tabiri de kullanalım
yeri gelmişken- kaç tanesi o ilkeleri içselleştirebilmiştir?
Oy beklediğiniz milletten tepki gelmese, bu haince
açıklamaları sessizlikle mi geçiştireceksiniz?
Böylesi aykırı açıklamaların sadece dışa yansıyanlar
olduğunu kabul eder misiniz?
Geride açıkça dile getirilmeyen çok daha vahim
düşünceler bulunduğunu söylersek, haksızlık mı etmiş oluruz?
Böyle saçma sapan konuşanlara ne gibi bir yaptırım
uyguladınız? Bugüne kadar ceza verdiğiniz oldu mu?
Yoksa âdet yerini bulsun diye hafiften uyarıp kulağını
çekmekle mi yetindiniz?
Hiçbir tepki vermedikleriniz daha cüretkâr olunca,
kulak çekmekle yetinmeseniz, bir de burnundan çekseniz nasıl olur?
Aranızdan cevap verecek biri çıkarsa, istediği sorudan
başlayabilir.
*
Sorular bu kadar değil esasen.
Sorunun büyüğü heybede.
Belediye başkanıdır, parti meclisi üyesidir,
milletvekilidir, her neyse; bu tür kişilerin ülkemizin aleyhine olduğu net
şekilde görülen konuşmalarını, yazılı sözlü açıklamalarını parti sözcüsü
aracılığıyla “Partimizin görüşü değil” diyerek geçiştirebilirsiniz…
Peki, ya Genel Başkanınızın ikide bir “Pot kırdı, dili
sürçtü” şeklinde değerlendirilen açıklamalarını da aynı şekilde savuşturabilir
misiniz?
Çukur kazanlara “arkadaşlar” demesini…
Türkiye’yi kötülemesini, dış yatırımcıların buraya
yatırım yapmaması için tavsiyelerde bulunmasını…
Her fırsatta ülkemizi şikâyet etmesini…
“YPG bize mi saldıracak?” diyebilmesini…
“Tank mı vardı? Hani, tank nerede? Getirsinler tankı,
üstüne çıkayım” mavrasını…
“Şu kişi neden hapiste, bu kişi neden hapiste?” diye
teröristlere destek çıkışını…
“Hiç kimse Atatürk’ün şu sözünü unutmasın” dedikten
sonra söylemeye çalıştığı sözü ilk önce kendisinin unutmasını ve “Hattı müdafaa
yoktur, hattı müdafaa yoktur” diye kekelemesini… Sözün tamamını hatırlamak için
önündeki kâğıda bakmak zorunda kalmasını…
Darbeye “tiyatro” demesini…
Sonra çarkçıbaşılığını hatırlayarak çark etmesini ve
“15 Temmuz’da beraber direndik” diye açıklama yapmasını…
Sandığı meşru bulmayışını…
“Biz söz verip de verdiği sözü tutanlardan değiliz”
türünden bin türlü pot kırmasını…
Terörist cenazesine katılan vekillerine ses
çıkarmayışını… Aksine, makul bulmasını…
Aday olduğunda kendisi için sandığa gidip oy
kullanamamasını…
Daha yüzlerce örnek var.
Her konuşmasında ya ciddî bir pot kırıyor, ya ülkeye
zarar verecek açıklamalar yapıyor.
Bunlar için de CHP sözcüsü çıkıp, “Partimizin görüşü
değil” diyebilir mi?
*
Görüntülere bakarak safiyane tahminde bulunalım.
Aslında serbest bıraksalar, Genel Başkan için de öyle
söylemek istediğini tahmin edebiliriz.
Zat-ı muhterem, kürsüde konuşurken oturduğu koltukta
bunalan, sıkılan, oflayıp puflayan, gayriihtiyari kravatını gevşetmeye çalışan…
Genel Başkan’ın ağzından çıkan sözlerin abesliği
karşısında kendi saçını başını yolmamak için ellerine zor hâkim olan
partilileri görüyoruz.
Sonuç değişmiyor tabiî.
Girdiği her seçimi kaybetmesine rağmen koltuğunu
korumayı başarıyor.
Bundan ötesini beklemek de doğru olmaz zaten.
Haksızlık etmeyelim.
Eldeki malzeme budur!
------------------
*Bu yazı, Haber Ajanda NET'in
"Yazar Günü" politikası nedeniyle, yazarından 12 Eylül 2022 günü
alınmasına karşın 14 Eylül 2022 günü yayınlanmıştır.