DOĞU Akdeniz son
yıllarda konferans ve seminerlere konu olmaya başladı. Kültürel süreçlerini
içselleştirdiğimiz bir aşamanın akabinde devletlerin politika üretmeye
başlaması ve savaş makinesi gemilerin bu bölgeye gönderilmesi Türkiye’nin de
politika üretmesini tetikledi.
Gelinen
aşamada Doğu Akdeniz mevzu artık politika şeklinde Türkiye’nin gündeminde yer
alıyor. Mavi Vatan’ın geliştiricisi Cihat Yaycı’nın Doğu Akdeniz konusundaki
bakışı bu çerçevede yer almış olup Devlet’in politikalarına yön veriyor.
Doğu
Akdeniz, barındırdığı gaz ile ilerleyen zamanlarda gündemi yeniden işgal
edecek. Ancak geri dönüp bakıldığında, Türk F-16’ları tarafından düşürülen
SU-24 tipi bir Rus savaş uçağının bir savaşı tetiklemesi son anda önlenmişti.
Rusya’nın
yüzyıllardır kurduğu sıcak denizlere inme hayâli, Lazkiye’de bulunan Bassel
El-Esed (Himeymim) Hava Üssü ile gerçekleşmiş oldu. Himeymim’e bakıldığında,
Türk F-16’ları tarafından Rus uçağının niçin düşürüldüğü ve bu noktada Rusya’nın
ABD ile olan ilişkisi ortaya çıkmaktadır. Rus uçağının düşürüldüğü tarih
2015’tir. Yani 15 Temmuz’dan önce...
Böyle
bir aşamada Rusya’nın ABD’den izinsiz üs kurmasının düşünülemeyeceği bir kez
daha otaya çıkmış oldu. 15 Temmuz’dan önce bu olayın olması, 15 Temmuz’un da ABD’nin
çocukları tarafından yapılmış olduğunu deklare etti. Güneyimizde bir ciddî çıbanbaşı
oluştu. Haritayı açıp bakarsanız, Himeymim’in, uçağın düşürüldüğü bölge
civarlarında olduğu görülür. Tesadüf diye bir şey yok. Rusya’nın uçağı düştü
ama 300 yıllık Rus hayâli gerçek oldu.
Şimdilerde
Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Suriye’nin kuzeyi terörden temizlenecek”
ifadesini kullanıyor. Bu birkaç açıdan önemlidir. Birincisi, “Kuzey Suriye” ifadesi
kullanılmıyor, “Suriye’nin kuzeyi” ifadesi devlet aklını gösteriyor. Diğeri ise
ABD öncülüğündeki Batı’nın Irak ve Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurma
çalışmalarının hiç bitmediğinin bir göstergesidir. Son olarak, Türkiye’nin
Ukrayna’ya saldıran Rusya karşısındaki tutumunun dikkatle izlendiğinin bir
nişanesi de budur.
Türkiye’nin
tam bu pencereden İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusundaki yaklaşımı önemlidir.
NATO üyesi olmak isteyenlerin teröre destek vermemeleri, Rusya’nın da bu işe karışmaması
gerekir. Ancak Rusya’nın Ukrayna saldırısı Batı açısından işlerin hiç de iyi
gitmediğinin bir göstergesi olmuştur.
Miçotakis’in
son günlerdeki çıkışı Rusya-ABD işbirliğinin Suriye-Irak hattındaki duruşuyla
doğrudan ilişkilidir. Rusya’nın Ukrayna saldırısının ABD’nin bilgisi dışında
olmayacağı da düşünüldüğünde, ortada tek bir nokta kalıyor: Kuzey ve güneyden doğuya
doğru ilerlemek isteyen Batı’nın önündeki tek engel Türkiye’dir.
Özellikle
15 Temmuz’dan sonra Yunanistan tam anlamıyla bir ABD silah üssüne dönüştü.
Bunun tek nedeni vardır: Batı’nın Doğu’ya doğru ilerleyişine set çeken Türkiye’yi
aşmak... ABD ile Rusya, Ukrayna konusunda perde arkasında anlaştıklarında, kuzeyden
bir yol Batı için açık kalacak. Suriye-Irak’ın kuzeyinde terör devleti
kurduklarında ise güneyde bir yol açık olacak. Geride sadece Türkiye’nin olduğu
orta şerit kapalı kalıyor. İşte ABD ve Batı’nın tek derdi budur!
Fizik,
kabaca iki ana damara ayrılır: Biri Klasik, diğeri ise Kuantum mekaniği… Klasik
fizik ülkeler, dış politika ve toplumları anlamada yararlı yol gösterir.
Bireysel ve ferdî işlerde ise Kuantum daha çok anlamlı hâle gelir. ABD’nin bir
NATO üyesi ülke olan Türkiye’nin burnunun dibindeki Yunanistan’ı askerî silah
üssü hâline getirmesinin en iyi açıklamasını Klasik-Mekanik nedensellik
ilkesiyle cevaplayabiliriz: Tek hedef, Türkiye!
ABD
ve yandaşları 15 Temmuz’da başaramadıkları işi mutlaka başarmak istiyorlar.
Diğer bütün nedenler bahanedir. Türkiye’nin NATO üyesi ülke olması, ABD’nin
Türkiye’ye saldırmayacağı anlamına gelmez.
Ermenistan’ın
Azerbaycan’a karşı yenilgisi Batı açısından işleri iyice çıkmaza soktu. Rusya’dan
ayrılıp bağımsızlığını kazanan Türk devletlerine bakıldığında, buraya Türk-İslâm
şemsiyesini kullanarak ilk olarak ABD’nin girdiği görülür. ABD böyle girdiğinin
gerçek 15 Temmuz’a kadar hiç anlaşılmadığı dikkatlerden kaçmamalıdır. Şimdi de
olay aynıdır. ABD, Londra’dan, Berlin’den ve Paris’ten Pekin’e kadar Türk
devletleri üzerinden gitmek istiyor.
İngiltere,
hiçleşen Avrupa Birliği’nden (AB) bu nedenle ayrıldı ve kendi paçasını
kurtarmak için tek başına hareket etmeye başladı. AB’yi askerî olarak ABD’nin
beklediği havası hâkim. Bu nedenle Türkiye ve Türk devletleri üzerine büyük
oyunlar oynanıyor. Eğer Türkiye düşerse, diğerleri de düşer! Bunun denemesini
Kazakistan üzerinden İngiltere yaptı. Rusya da kurtarma görüntüsü sergiledi.
Türkiye
maalesef her geçen gün dört bir koldan kuşatılıyor. Türkiye, Ermenistan’ın
Azerbaycan tarafından İHA/SİHA ile devrildiğinde doğuya doğru yarma
operasyonunu da başarmış oldu. Buna sinir olan İngilizler Kazakistan’ı işte
bunun için vurdular. Şimdi Rusya ve ABD, Suriye ve Irak’ın kuzeyinden terör
devletini birlikte kurarak vurmak istiyorlar. Ama Türkiye, Suriye-Irak hattının
kuzeyinde yine başarılı bir operasyonu tereyağından kıl çeker gibi
başaracaktır.
Türkiye’nin
politikasını ve başarısını Batı küçümsemiyor ve buna göre konuşlanıyor. Türkiye’yi
anlamayan Arnavutluk Cumhurbaşkanı Ilir Meta’nın görevi sonlandırıldı. Türkiye
ile birlikte yürüyen Venezuela’yı ABD’nin petrol şirketleri yeniden muhatap
aldı. Bu aşamada ise Türkiye içeride derhâl bir müsilaj temizliğine başladı.
Türkiye son çeyrek asırdır Çanakkale’den sonra en şiddetli saldırılara hedef oluyor. Hedef olmasının ana omurgasını ise Türklerin Anadolu’dan 1071 öncesi topraklara sürülmesi plânı oluşturuyor. İç ve dış ihanet şebekesinin hepsi işte bu nedenle “Zulüm 1453’te başladı” yazdılar. Netice olarak, Türkiye’nin Çanakkale’de olduğu gibi yekvücut olmaktan başka çaresi yoktur.