DİJİTAL
teknolojinin sosyal medya sahiplerinin, bireyin tam can damarına yani
benlik/ego duygusuna hitap etmesi araz değildir.
Hıyânetin karşıt anlamlısı olan “emânet”
ifadesinin, Ahzâb Sûresi’nde, “güvenilen
bir kimseye koruması için geçici olarak tevdi edilen şey” mânâsında, insana
Allah (cc) tarafından verilen benlik/ego duygusunun Hakk’a bakan yüzü olması
kuvvetle muhtemeldir.
İnsanın iradesiyle ârî ve doğruyu tercih
etmesi gerekir. Buradaki tercih, yukarıda adı geçen “emânetin” doğru
teslimidir. Aksi durumda hıyânetle karşılaşılır. Dijital teknolojinin sosyal
medya sahiplerinin böyle tuzaklarına düşülmemelidir.
Dijital teknoloji ve ürünleri
kullanıma göre anlam kazanırlar ki bu, demokrasi, hürriyet, iletişim ve
anarşizm açısından yeni fırsatların ortaya çıkması anlamına gelir.
Her teknoloji devriminde bazı iş ve
meslekler ömür tamamlar. Dijital teknolojiyle birlikte bazı iş ve mesleklerin
yerlerini de yeni iş, meslek ve ekonomi alanlarının alması normaldir. Öğretim
ve insan yetiştirmede ahlâkî bir erdem ve imkân ölçüsünde olanları istemekle kasr-ı emel, yerini tûl-i emele bırakıyor.
Gençliğimizin diğer ülke gençlerine
göre hızlı bir interaktif iletişim biçimini içselleştirmesi, yüzeysel ve
derinliği olmayan gündelik hayatı da beraberinde getirdi. Bunun netîcesinde de
hakîkî mânâda İlâhî tecellîye mazhar olan gönül hayatı yara aldı.
Sınırları olmayan “tek dünya
devleti” kavramı, gençlere enjekte edilmeyi de başarıyor. Gençler “siyâset/politika”
alanını pek sevmediklerinden, sınırları olmayan “dijital öğretilere” açık hâle
geliyorlar; böylece garîze bozuluyor ve plâstik insan isteyenlerin ekmeklerine
yağ sürülüyor.
Maddî, mânevî ve millî değerlerin
sosyal medya ve dijital teknoloji ile gençlere istenen düzeyde aktarılamamış
olması bir kayıptır. Ülkemiz
e-öğretim, e-sağlık, e-bankacılık, e-kültür ve e-devlet gibi alanların hizmet
sunumunda başarılı bir “dijital” sınav vermiş olmasına karşın, dijit içeriklerin
yetersizliği giderilememiştir. Bunun iki nedeni vardır: Birincisi, pandemi
sonrasında yüz yüze eğitime geçilecek beklentisi… Diğeri ise, performansa dayalı
bir sistemin olmaması…
Batı’dan
medet ummayı bırakıp kendi yazılım, dijital ürün ve dijital öğretimin içeriğimizi,
“fikrî iktidarı” inşâ edecek şekilde dokumalıyız. Araçsallaştırılmış “dijital
teknoloji”, milletin gençliğine/geleceğine hizmet eder. Kadim medeniyetimize
ait hikmetli bilgi, “dijital dünyada” asrın idrakine uygun şekilde sunulmalıdır.
Devletin
resmî yolla ortaya koyacağı “dijital çağ” öğretileri, bireyin şekillenmesinde
ve kendisini gerçekleştirmesinde büyük öneme sahiptir. Dijital teknolojinin
sunduğu teknolojik getiriler, gençleri kalabalıklar içinde yalnız bırakmadan, irfânî
öğretim ile dijital ortamda inşâ edilmelidir.
Klâsik
ve sosyal medya dönüştü. Tamamen materyalist öğretileri kendisine rehber
edinmiş olan dijital teknolojinin sahibi olan Batı, dijital Haçlı seferleriyle
kıyâmeti hazırlamaya çalışıyor olabilir. Bizim insanımızın, ürettiği şeyin bir
nesnesi hâline dönüşmesine izin vermemeliyiz.
Medeniyet
âmil/sâî, kültür ise sonuçtur. İrfân, insanoğlunun has bahçesidir. Kendi kadim
kültürümüze dijital çağın idrakiyle yeniden nefes vermek için irfânı ilk tahsil
olarak inşâ etmeliyiz. Zira Mevlâ’nın
tecellîlerinin temâşâsı ancak bu şekilde hayat libası giyer.
Bu
tür irfan öğretilerinin Türkçeden farklı en az 4 lîsanla da yayımlanması
gerekir. Bunlar; İngilizce, Arapça, Çince ve Rusça… Çünkü dünyaya Batı’nın
söyleyecek bir sözü kalmamıştır. Ayrıca Haç kötünün yanında, Hilâl ise doğrunun
yanında durur. Dünyanın bu duruşa ihtiyacı vardır.
Dijital
teknolojinin irfânî öğretilerimizle donanması şarttır. Çünkü geleceğin tüm
öğrenme süreçlerinde dijital medya araçları hâkim olacaktır. İçeriğinin
kullanıcılar tarafından belirlendiği dijital teknolojinin kadim kültürümüzle
belirlenmesi büyük bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırmak ise akla ziyandır.