HaberAjandaNET’ten ne beklenir, ne beklenmez?

Vatan, millet ve devletin bölünmez bütünlüğünü kabul ederek ancak ve ancak İslâmca ilkeleri defterine kaydeden HaberAjandaNET, gerçek bilgiyi ve doğruyu ahlâklı ve seviyeli biçimde, zayıflık veya hatâları ancak İslâmî esaslarla ve bu millete yakışan bir vakarla yansıtarak ve çözümlerini de izah ederek sunacaktır. Haber Ajanda ve Kültür Ajanda dergileriyle bugüne kadar başımızın üstünde taşıdığımız bu ilke asla değişmeyecektir.

BRİTANYA Kralı Altıncı George, halktan gelen tepkileri dindirmek üzere ilginç bir hamle yapmıştı. Kraliyet Sarayı’na bir film ekibi davet edilmiş ve İngiliz toplumunun Windsor Hanedanının bir, hattâ birkaç gününün görmesi arzu edilmişti.

Bu arzudan maksat, toplumun yönetici hegemonyaya beslediği lüks ve umursamazlık düşüncesinin gerçeği yansıtmadığı ve hanedanın da tıpkı kendileri gibi bir hayat yaşadığını ispat etmekti. Hamle başarılı olmuştu, ancak bir sorun vardı: Halk, artık bir günden daha fazlasını istiyordu!

Bilgi öyle ilginç bir eşyadır ki, soyutluğuna, gerçek oluşu veya olmayışına rağmen sürekli talep edilebilir değerdedir. Davranışsal anlamda bir kimsenin veya kitlenin önüne sunulan herhangi bir bilgi, önce hayret uyandırsa da söz konusu hayret tükendiğinde merak kapaklarını açar. Eğer devamı gelmiyorsa, ilk bilgiyi veren, bir merak selinde boğulabilir.

Bu anlamda şu örnek önemlidir: ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra egemen düşünceyi sağlam kılmak üzere girdiği sığınağın adı korkuydu. Çünkü toplumuna sunabileceği başka bir veri yoktu. Toplum, o hediye heykelin vaat ettiğini arıyordu zira. Bu gerçek üzerine, Japonlardan sonra yepyeni bir düşman olarak uzaylılar, yaşayan ölüler ve sonrasında da Komünistler gösterilmişti. İlk uzaylı saldırısı radyolarda yayınlandıktan sonra, halk yeni bir saldırının gelip gelmediğini öğrenmek için evlerinden dışarı çıkmıyor, radyolarının başından ayrılmıyordu. Bu, her gün aynı saldırının kritiğinin yapıldığı yeni programlara sebep olmuştu.

Soyut, görülmemiş, şâhit olunmamış, gerçekliği ve yanlışlığına dair kanıtları sunulmamış haberler de daha sonra eskidi. Ancak medya adına büyük bir kazanım elde edildi: Reality (gerçekçi) şovlar (gösteriler)…

Uzaylılar ve yaşayan ölüler gösterilemiyordu ama onlardan bahseden insanlar gösterilebilirdi. Televizyonun sadece film oynatıcısı bir makine olmadığı ispat edilmeliydi ve radyolarda yüzleri görünmeyen insanların cisimli versiyonları televizyonlara kazandırılmıştı. Gerçekçi gösteriler önce haber bültenlerinde sunuldu. Kabul gören bu yöntem, önce ABD toplumuna, sonra da tüm dünyaya servis edildi. Spor müsabakalarına kadar işleyen bu yöntem, “WWE” adındaki güreş maçlarında toplumu fanatikliğe dahi sürükledi.

Artık haber bültenlerinden ayrılarak kendi evine çıkan gerçekçi gösterilere ait programlar başlamıştı. 1980’lerin ortalarında bu mecrayı ilk kuşatan ve büyük paralar kazanan Jerry Springer gibi isimler vardı. Springer, kendi ismiyle büyüyen bir hipnoz kuşağı oluşturmuştu. Ne uzaylılar tarafından kaçırılan vardı programında, ne de zombilerin yedikleri kimseler. O, birbirini aldatan, yalan söyleyen, insanları dolandıran, hattâ intihar eden, cinayete teşebbüs eden kişilerin hikâyelerini doğrudan kendi ağızlarından ve şâhitlerinden aktarıyordu.

Bu durum öyle bir hâl aldı ki, gerçekçi gösterilerde sunulan hikâyelerin doğruluğu, yanlışlığı ve ahlâklı olup olmadığı hakkında konuşmak yerine bu hikâyeler haber bültenlerine taşınır oldu. Artık toplumu bütünüyle ilgilendirmeyen ve lokal bazdaki olaylar tüm kitleye servis ediliyordu. Zira bu hikâyeler en az uzaylılar, zombiler ve de Komünistler kadar tehlikeliydi. Mazeret hazırdı: “Toplumu tehlikeden korumak için bilinçlendirmek önemli!”

Ülkemizde de bu seviyeye gelinene kadar vakây-ı âdiyeden türlü haberler okuyup izledik. Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne söz konusu haber ve gerçekçi gösterilerin türlü seviyelerde hayatımıza işlediğini gördük. Bugün için en öncekilerin masum olduklarını söylersek, bugüne nasıl hazırlandığımızı çarçabuk unuturuz.

Artık devir, şu satırlara gelene dek kavgası verilen “bilgi”nin has devri! Son medya ürünü internet ve sosyal medya ile bilgi, Britanya Kralı Altıncı George’nin elinde olsaydı bir haftada onun dahi psikolojisini altüst edici bir etki oluşturabilirdi. Kaldı ki, yaptığı hamleden birkaç ay içinde zarar görmüştü. Halk sürekli bilgi istiyordu. Bilgi simsarcıları ise “asparagas” tipi bir dedikodu yöntemini kurumsallaştırmışlardı. Ülkemize gelene kadar “magazin” kelimesi dahi ayağa düşmüş, ucuzlaşmıştı.

Bugün ülkemiz medyasına, haberciliğe, medya programcılığına, internetteki çoklu ortamlara ve sosyal medyaya baktığımızda, Kral George’den bu yana yaşanan tüm gelişmeleri sadece birkaç yılda emen bir Türkiye görürüz. Ancak bu nasıl bir emzirmedir ki, emilenin içine karışan antibiyotik, toplum vücûdundaki “şuur” denen probiyotiği neredeyse tamamen sıyırıp dışarı atmak kastındadır.

Peki, HaberAjandaNET nasıl bir vazife üstlenmiştir?

Öncelikle HaberAjandaNET’te bulamayacağınız şeyler mutlaka olacaktır. Meselâ bir kimsenin başka bir kimseyi öldürmesine dair bir haberi, habere dair yorumu veya analizi bu sitede asla bulamayacaksınız. Fakat insanlığa, ahlâka ve değerlerimize yönelik cinayet teşebbüslerine dair haberi, ancak çözümleri, seviyesi ve doğruluk ölçüsündeki analizleri ile bulacaksınız elbette.

Vatan, millet ve devletin bölünmez bütünlüğünü kabul ederek ancak ve ancak İslâmca ilkeleri defterine kaydeden HaberAjandaNET, gerçek bilgiyi ve doğruyu ahlâklı ve seviyeli biçimde, zayıflık veya hatâları ancak İslâmî esaslarla ve bu millete yakışan bir vakarla yansıtarak ve çözümlerini de izah ederek sunacaktır. Haber Ajanda ve Kültür Ajanda dergileriyle bugüne kadar başımızın üstünde taşıdığımız bu ilke asla değişmeyecektir.

Bu yüzden HaberAjandaNET’ten yalan haber beklenmez, sadece doğru bilgi beklenir; teröre katkı beklenmez, yalnız ona karşı mücadele beklenir; vicdansızlık ve şuursuzluk beklenmez, ille de ahlâk beklenir. Bir de bu ülkeye ihanet beklenmez, ancak sadâkat beklenir!

Önümüzdeki yayın döneminde sevgiyle, muhabbetle, doğruları konuşarak ve tartışılması gereken her şeyi tartışarak sizlerle birlikte olacağız. Yolumuz uzun, hizmetimiz bâki…

Selâm ve duâ ile…