Güzel aile

Aile, toplumun temelidir. Dinimiz de toplumun temeli olan aileyi sevgi ve saygıya dayanan bir kurum olarak tanımlamıştır. Toplumun mutluluğu, onu oluşturan ailelerin mutlu olmasına bağlıdır. Mutlu ve huzurlu toplum huzurlu aileden, huzurlu aile ise imanlı ve ahlâklı kişilerden oluşur. Aile, huzur ve mutluluğumuzun kaynağıdır…

GÜNÜMÜZDE çoğunlukla babalar iş hayatında olsalar da anneler de çalışmaktadırlar. Özellikle büyük kentlerde çalışma şartlarının zorluğu ve vaktin kıymeti daha da iyi anlaşılmaktadır. İyi bir hayat geçirmek için harcanan emekler kadar, ebeveynlerin neyi, nasıl yapmaları gerektiği de önem taşımaktadır. Bazı aileler yoğun işgücü ve hayretle çalışmaları sebebiyle mesai sonrasında yorgun bir hâlde evlerine gelmektedirler. İş hayatında babanın çalışması, anneninse ev kadını olması hâlinde çocuklarla birlikte olmak ve ilgilenmek pek fazla ikileme sebep olmaz. Sevgiyle, bilgiyle, bilinçli yaklaşımlar, aile içinde anne, baba ve çocuklar açısından sorunlar olsa da bertaraf edilebilir.

Toplum hayatında çocuklarına fazla zaman ayıramayan aileler de vardır. Çocukların iyi yetişmelerini her aile elbette arzu eder, bunun için gayret eder. Fakat çocukların yetiştirilmesinde ailenin eğilimi dışında iki faktör daha vardır. Bunlar da okul ve çevredir.

Çocuklarla geçirilen zaman konusunda aileler, önemli olanın geçirilen zamanın miktarı mı, yoksa kalitesi mi olduğu yönünde düşüncelidirler. Çocukların aileleriyle daha fazla zaman geçirmeleri, ilgi ve sevgiyi görmeleri açısından bir zarurettir. Ancak son yıllarda çocuklarla geçirilen zaman miktarının nasıl geçirildiğinin uzmanlar tarafından ağırlık kazanmaya başladığı öne sürülüyor. Her ne hâlde ve sebeple olursa olsun, çocukların manevî iklimden kopmadan, koparılmadan çağın gereklerine göre yetişmeleri önemlidir. Aslolan budur.

Dikkatinin tamamını çocuklara vererek ilgi ve sevgiyi çocuklara hissettiren duygusal yakınlaşma ve paylaşımda bulunulmalıdır. Okulların kapanması, tatile girmesiyle birlikte çocuklar aileleriyle daha da fazla vakit geçirmiş olacaklar. İşte bu durumlarda evde, çocukları bıktırmadan küçük, güzel ve incelikli sohbetler yapılabilir. Zekâ gelişimi ve yeteneği öne çıkarmayı amaçlayan oyunlar oynanabilir. İmkânlar dâhilinde geziler yapılabilir. Farklı yerlerin görülmesi, çocukların hayâl gücünü de kuvvetlendirecektir.

Zekâ gelişiminin pek çok yolu vardır. Bunlardan biri de kitap okumaktır. Kitap okuma eylemi öncelikle iyi bir bilinç işidir. Son birkaç yıldır ülkemizde kitap okuma alışkanlığı üzerine projeler geliştiriliyor ve çeşitli etkinlikler yapılıyor. Yapılan bu tür faaliyetlerin sonucuna bakılmalıdır. Okuma işi, tanıtım veya reklâmdan öte gitmediği takdirde bir önem taşımaz. Bugün de kanaatimce yapılanların ekseriyeti “öne çıkmak” olarak görülebilir.

Çocukların yaşlarına, seviyelerine, ilgi alanlarına göre kitaplar okutmak kadar, okumanın süresi ve zaman dilimi de düşünülmelidir. Bir de okunacak kitapların konuları iyi belirlenmelidir.

Çeşitli aktivitelerin yapıldığı yaz aylarında tercih edilen hususlardan biri de “yaz kursları”dır. “Ağaç yaşken eğilir” atasözü unutulmamalıdır. Çocuklarını vaktinde eğitmeyen, eğitemeyen aile bunun karşılığını mutlak surette alır. Toplumun bazı katmanlarındaki çürümüşlük ve çözülmeler, sağlam ve iyi bir ailenin kurulmayışından veya işlemeyişinden kaynaklanmaktır. Aile içi iletişimde olumlu yaklaşımlarda bulunulmalıdır. İnsanî değerlerin hızla yozlaştığı günümüzde, toplum kitap okumaktan ziyade boş geçen günün çoğu vaktini televizyon başında geçirmektedir. Televizyon, internet, cep telefonu ve sosyal paylaşım ağlarına daha az zaman ayrılmalıdır. Doğru yerde kullanımı da sağlanmalıdır. Yaz Kur’an kursları çocuklar iyi bir fırsattır.

Çocukların zihnî melekelerinin sağlıklı, çevreye duyarlı, insanî değerlere saygılı olmaları iyi verilebilecek terbiye, eğitim ve öğretimle mümkün olacaktır.

Çocukların dünyasına dâhil olmak şarttır. İyi ve güzel ilişkileri hissettirmenin yolu, sevgiyle dolu manevî atmosferde geçecek paylaşımlardır. Çocuğunuza, on on beş dakika oturup faydalı ve hikmetli hikâyeler okumak ve bu hikâyeyi çocuğa anlatmak, üzerine görüşlerini almak oldukça faydalı olacaktır.

Modern yaşamın gerektirdiği çalışma koşulları ve toplum hayatı, evdeki duygusal birlikteliğin keyfini, güzelliğini ve önemini görmelerine engel olmamalıdır.

Özellikle ilkokul çağlarında anlatılanın, görülenin çoğu çocukların zihninde depolanıyor. Manevî eğitim de kişiyi hayatı boyunca etkilemektedir. Çocuğun duygu ve düşüncelerine, tutum ve davranışlarına yön vermektedir. Ahlâk eğitimi almış kişilerin eşya ve olaylara bakışlarındaki farklılık, kendisini hissettirmektedir. İman duygusu insana güven ve manevî huzur sağlar. İmam Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi’d-Din’de çocuklarla ilgili şöyle demektedir: “Çocuk, ana babasının yanında bir emanettir. Onun her türlü şekli almaya hazır, temiz ve boş kalbi de âdeta bir cevherdir. O her türlü nakşa müsait olduğu gibi, meylettirildiği her şeyi almaya da kabiliyetlidir. Eğer çocuk iyiliklere yöneltilirse, hayır üzere büyür, dünya ve ahirette mesut olur.”

Aile, toplumun temelidir. Dinimiz de toplumun temeli olan aileyi sevgi ve saygıya dayanan bir kurum olarak tanımlamıştır. Toplumun mutluluğu, onu oluşturan ailelerin mutlu olmasına bağlıdır. Mutlu ve huzurlu toplum huzurlu aileden, huzurlu aile ise imanlı ve ahlâklı kişilerden oluşur. Aile, huzur ve mutluluğumuzun kaynağıdır. Huzurlu anne babalar, mutlu çocuklar büyütürler. Kim istemez ki ailesinin iyi, güzel, faydalı ve sevgiyle olmasını?