Günümüzün “Pamuk Prenses ve 7 Cüceleri”

Ak a(t/d)lı Prens Erdoğan gelip baktı ki, Pamuk Prenses yaşıyor ama uyuşuk vaziyette. Pamuk Prenses’i kaldırdı, şöyle bir silkeledi. Kız kendine geldi. İlk seçim kazanıldı. Tabiî bu arada Cadı durur mu, tablet bilgisayarını açtı, internete girip Google’a sordu: “Ayna! Ayna! Söyle bana, benden daha fazla sözü geçecek var mı dünyada?”

SANIRIM epeydir o masalı okumadınız veya dinlemediniz… Hepimizin boyu posu, kilosu, saç rengi az biraz değişti. Hele hele dünyadaki uçaklar, internet, bilgisayar, cep telefonu gibi binlerce değişiklik, masalları aratırcasına gerçekleşti.

Bizde ve dünyada bu değişiklikler oldu da masalda olmadı mı?

Olmaz mı?

Masalımızdaki cadı, artık aynaya değil, tablet bilgisayarına soruyor.

Neyse, fazla gevezelik yapmadan masalımızı anlatıvereyim…

***

Bir varmış, bir yokmuş. Dünya meşgalesi çokmuş. Prensesi sevenlerin karnı aç, cadıyı sevenlerin karnı acayip tokmuş…

Kadın kılıklı cadı gidiyor, kralı ayartıyor. Kral da ayartılmaya müsait olsa gerek. Çünkü kraliçenin ölümünün derin üzüntüsü içinde… Kralın derdi öyle şehvet falan değil aslında. Annesiz kalan biricik kızı Pamuk Prensesi’ni annesiz bırakmamak…

Pamuk Prenses de dünyalar güzeli. Adâletten, merhametten, tevazudan, ilimden, irfandan asla taviz vermeyen, helâl süt emmiş bir kız… Fakat bizim tüm zamanlardan tanıdığımız Cadı, kendini boyadı, Pamuk Prenses’in babasına sattı. İşte o zaman başladı ne başladıysa!

Tarih boyunca sürüp gelen Pamuk Prenses ile Cadı savaşı başladı böylece. Eski Cadı fakat yeni Kraliçe, allem etti, kallem etti, kızı devreden çıkardı.

“Gözümle gördüm” desem yalan olur, söylenenlere bakılırsa kıza okunup üflenmiş elma yedirmiş diyorlar.

Adâletsizlikten, merhametsizlikten, kibirden, cehâletten inim inim inleyen 7 cüceler, Pamuk Prensesi ormanda bir kenara atılmış şekilde buldular. Tamam, o kız mazlum, mağdur, gariban cücelerin derdine derman olacak ama o Pamuk Prenses’i uyandıracak “Ak” a(t/d)lı bir prense ihtiyaç var. Duydular ki, Kasımpaşa’da böyle bir prens varmış. Cüceler hemen apar topar geldiler ve “Erdoğan” adlı bu kişiye, “Gel, sen bizim prens adayımız ol!” dediler. O da kabul etti.

Ak a(t/d)lı Prens Erdoğan gelip baktı ki, Pamuk Prenses yaşıyor ama uyuşuk vaziyette. Pamuk Prenses’i kaldırdı, şöyle bir silkeledi. Kız kendine geldi. İlk seçim kazanıldı.

Tabiî bu arada Cadı durur mu, tablet bilgisayarını açtı, internete girip Google’a sordu: “Ayna! Ayna! Söyle bana, benden daha fazla sözü geçecek var mı dünyada?”

Google ilk sırada Pamuk Prenses’i çıkardı. Bunu gören Cadı çıldırdı. Hemen BM Güvenlik Konseyi ile AB Konseyi’ni falan topladı. “Pamuk Prenses’in uyanış emâreleri olan Doğu Akdeniz, Karabağ, Irak ile Suriye’nin kuzeyi ve Libya meselelerini hemen hâlledin ve Pamuk Prenses’i tekrar ölmüşten beter edin!” diye talimat verdi.

Pamuk Prenses cephesinde ise olaylar, öyle Cadı’nın alıştığı gibi değil tabiî.

Cadı’nın pisliklerini öğrenen Prens Erdoğan, “One minute” dedi ve beyaz atına binip “Yedi cüce bir cadıdan büyüktür!” hakikatini, hem de Cadı ve avenelerinin duyacağı şekilde haykırıp yoluna devam etti.

Eminim, masalın sonunu hatırlıyorsunuzdur. Hatırlayamasanız bile tahmin edersiniz…

Günün veya hayatın yahut şu yalan dünyanın sonunda iyiler ve iyilik kazanır. Kötüler, yaptıkları kötülükleriyle kalır. Zira iyiliklerin bütünü olan hayat, kendini bir şekilde tamamlar. Eğer kötüler ve kötülük kazanmış olsaydı, hayat diye bir şey olmazdı.

Gökten düşen elmaları da âdil bir şekilde paylaşırız, sorun yok!