Güneş batmak üzereydi

Bugün kıyıya ulaşabilmesi için ışığını bekleyen insanlık, kendi denizinde fenerini arıyor. Bu milletin nasıl ki izzeti, cevdeti, iffeti, hikmeti, ülfeti, beşaşeti, ismeti, himmeti varsa, aynı ölçüde -belki daha fazla- hamiyeti vardır. Hamiyet ki, elinde olmasa bile verebilen bir yüreğin maharetidir.

GÜNEŞ batmak üzereydi. Koca denizin boz sularında sağa sola yatıp kalkan ufak bir tekne vardı, kara kara düşünüyor, az sonra başlayacak olan fırtınaya karşı nasıl tedbir alacağının hesabını yapıyordu...

Güneş batmak üzereydi ve ağır adımlarla gömülüyordu, gömüyordu kendini, ışığını... Yakamozu hüzün doluydu. Süzülüyordu...

İlk başlarda başı hafifçe sallanan tekne, şimdi daha tempoluydu. Beşik gibiydi... Dakikalar ilerledikçe suyun sesi daha belirgin, küçük tekne daha tedirgindi. Teknenin işi şimdi daha zordu. Gök karardı. Zaman, böyle bir karanlığa esir düşmüş gibi umutsuzca geçmez olmuştu.

Yağmuru sırtlayan bulutların altında, denizin hırçınlaşan koynunda ve bilmem hangi metrekarede hasar almış küçük yorgun bir tekne...

Telaşlandı... Bir sağa, bir sola... Dengesini kaybediyordu. Her uğultunun ardından, gök bir anda yırtılırcasına bağırıyordu. Gök yırtılıyordu adeta. Başından aşağı tüm hiddetiyle yağan bir yağmur vardı. İçi doluyordu. Çırpınmak ise beyhude... Her teşebbüs sonuçsuz kalıyordu...

Karanlıkta teknenin yolu silinmişti. Tekneyi bilmediği bir yöne sürüklüyordu fırtına. Karanlık, göze perde, kalbe ürperti olmuştu. Karanlık ki azmettirmiyor, azmini eritiyordu. Gayrete perde bir karanlık... Karanlık ki, ürpermemek elde değil... Cehdetmeye perde bir karanlık...

Dalgalar tarafından acımasızca sarsılmak, salınmak... Geriye kalan son mumun da denize düşmesiyle umut ışığını karanlık geceye terk etmişti.

"Buraya kadarmış!"

Yakışmazdı bunu demek. Yakışmadı zaten... Dedi... Ve yüreğinde yanan son alev de sönüverdi. Bağıran gök, ürküten gece, tokatlayan tufan arasında kalmıştı. Düşen her damla, kaya gibi gökten yağıyor, önce sancak, ardından iskele tarafını tarumar ediyordu. Soluk soluğa bir varoluş mücadelesiydi bu yaşadıkları.

Her fırsatta bir kurtaran var mı diye bakındı, kimseyi göremedi. Boğulmamak, onu içine almaya çalışan denizin içinde kaybolmamak adına, menziline ulaşabilmek adına çırpınıyordu var gücüyle. Var olmak adına var gücüyle...

Yorgunluk bir hırka oldu teknenin omuzlarına. Yoruldu artık. Kalp yorgun, beden yorgun, umutsuzca atılan adımlar yorgundu artık. Sallandı, sallandı, sallandı ve daldı. Suyun dibine doğru bir dalış... Ve çıktı... Doğal bir dalıp çıkmaktı bu. Dalıp dalıp çıkıyordu... Sağa vurdu, sola vurdu. Alabora olup duruyordu. Harap olmuştu.

Gök sustu. Deniz de adeta yorulmuş gibi uysallaştı. Sessizlik çöktü her yana. Kan dolmuş gözlerini son bir kez açtı. Sanki son kez açıyordu. Bulanık bir görüş alanı ve ufukta parıldayan ince bir ışık huzmesi belirdi. Işık ki, bir görünüyor, bir kayboluyordu. Son şanslar hep böyle olur; bir var olurlar, bir yok. Önceleri umursamadı; lakin ışık, ümitsizliğin celladıdır. Umut dolu adımlarla, büyük bir heyecanla ışığa uçarcasına yaklaşıyordu. Umut yeşeriyordu baharı hisseden kalbinde. Siyah boşluğun ortasında, karanlık gecenin dalga dalga sularında semaya asılmış bir ışık, bir kayanın üzerine tutturulmuş, olduğu yerde dönüyor, “yönsüzlük içinde kaybolmuş”, yardım sayıklayan masum bir tekneye iz açıp yol gösteriyor, yardım ediyordu.

Teknedir yüreğimiz kardeşim! Ömrün denizinde bitmeyen bir yolculuktur afiyetimiz. Meşgaleler arasında bir batıp bir çıkar gibiyiz. Meşgale ki, dalgalarıdır tufan yerinin.

Teknedir yüreğimiz kardeşim! Yönsüzlük ise Allah’ın gazabı... Korusun Rabbim! Her kalbin düştüğü bir deniz, her denizin bir feneri vardır muhakkak... Korusun Rabbim!

Bugün kıyıya ulaşabilmesi için ışığını bekleyen insanlık, kendi denizinde fenerini arıyor. Bu milletin nasıl ki izzeti, cevdeti, iffeti, hikmeti, ülfeti, beşaşeti, ismeti, himmeti varsa, aynı ölçüde -belki daha fazla- hamiyeti vardır. Hamiyet ki, elinde olmasa bile verebilen bir yüreğin maharetidir.

Allah razı olsun... Sen de razı olan Allah’ın kulusun... Ve Allah bu milleti korusun!